İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunları Cemiyeti’nin gerçekleştirdiği 41. İktisatçılar Haftası toplantıları başladı. 24- 25-26 Nisan tarihlerinde gerçekleşecek toplantı kuşağının gündemi “Krizin yansımaları, iktisat, siyaset ve adalet” olarak belirlendi. Oturumların ilk günü Prof. Dr. Asaf Savaş Akat’a armağan edilirken, ikinci günü Prof. Dr. Akın İlkin’in anısına ve son günü de Prof. Dr. Bedii Feyzioğlu anısına gerçekleştiriliyor.
Etkinliğin ilk günü toplantılarının sabah oturumunda ‘Kapitalizmin krizi ve yansımaları’, öğleden sonraki oturumda ise ‘Krizin toplumsal yansımaları’ konuları ele alındı. İlk günkü oturumlar öncesi İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti Başkanı Sevil Usanmaz, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Dekanı Haluk Alkan ve İktisatlılar Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Kasım Kolcuoğlu açılış konuşması yaptı.
Birinci gün sabah oturumun başkanlığını Prof. Dr. Kaya Ardınç üstlendi. Sabah oturumunun açılış konuşmasını Prof. Dr. Taner Berksoy yaptı. Berksoy konuşmasında günümüzde hızla gelişip ilerleyen küreselleşmenin işsizliğe, istihdam sorununa ve fakirliğe neden olduğunu söyledi. Kapitalizmin açık bir sistem olduğunu ifade eden Berksoy, “Küreselleşme bu krizlerin bir miktar frekansını arttırdı. Gelişmiş olan ülkelerde irili ufaklı krizler var. Dünyada açık ve fazla veren ülkeler var. ABD dış ilişkilerinde açık veriyor, bu da bir dengesizliği oluşturuyor” diye konuştu.
“2008 KRİZİ KİMLİK KAYGISI DOĞURDU”
Birinci günün sabah oturumunda sırasıyla Ege Cansen, Prof. Dr. Erol Katırcıoğlu, Prof. Dr. İzzettin Önder ve Doç. Dr. Emine Tahsin konuştu. Ege Cansen oturumda milli gelir ile milli servet ilişkisini değerlendirdi. Milli servetin kaynağının milli gelir olduğunu anlatan Cansen, “Yüksek milli servet, yüksek milli gelir yaratır. Ama yüksek milli servetin kaynağı da yüksek milli gelir ve yüksek tasarruf oranıdır. Bir ülkede milli servet her yıl ancak ulusal tasarruf oranı kadar artar” diye konuştu. Cansen bunun yanı sıra konuşmasında finansal sistem ve reel sektör kopuşuna da değindi.
Erol Katırcıoğlu da oturumda kapitalizmin yansımalarını iktisat teorisindeki yetersizliklere ve sıkıntılara bağladı. Aynı zamanda Katırcıoğlu, özellikle 2008’deki krizinin kimlik kaygısını ortaya çıkardığını vurguladı. İktisat teorisinin bireye odaklandığını, ‘biz teorisini’ sevmediğini söyleyen Katırcıoğlu, “Oysaki birey bir toplumun parçası” diye konuştu.
Prof. Dr. İzzettin Önder, epistemolojik yaklaşımla iktisat biliminin diğer bilimlerle nasıl ilişkiler içerisinde olduğunu ve iktisatçıların bir aletle olgulara baktıklarını söyledi. Önder ayrıca, siyasetten soyutlanarak tekil bir iktisat alanının içinde kalındığı sürece yabancılaşmanın kaçınılmaz olunduğunu sözlerine ekleyerek, “Umarım ileride ekonomik dünyanın bilime değil de bilimin ekonomik dünyaya hakim olduğunu konuşuruz” dedi. Son konuşmacı olan Doç. Dr. Emine Tahsin de özellikle Latin Amerika’daki gelişmeleri örnek alarak buradaki yöneticilerin nasıl neye karşı alternatif üretmeye çalıştıklarına vurgu yaptı. Tahsin konuşmasında ABD yöneticilerinin kendi kaynaklarına sahip çıkmaya çalıştıklarının altını çizdi. Tahsin son olarak ise, bu durumun kapitalist sistemle çatışma noktasına gelmesiyle yabancı yöneticilerin başta emtia fiyatlarındaki artışla kazandıkları gücün eşitlik kurgusu alanında olumsuz gelişmelerle bir krize dönüştüğünü söyledi. (Dünya / İrem Çetingöz)