Dünya'nın sanayileşmiş en büyük 7 ülkesi ve Avrupa Birliği'ni (AB) bir araya getiren dışişleri bakanları düzeyindeki G7 toplantısı sonrasında pek çok konuda görüş bildiren ortak bildirge açıklandı.
Dönem başkanı İtalya'nın ev sahipliğinde Lucca kentinde düzenlenen G7 Dışişleri Bakanları toplantısının ardından açıklanan 30 sayfalık bildirgede, ilk konu başlığı teröre ayrılırken, terörün her türlü halinin kınandığı ve terör mağdurlarının yakınlarıyla dayanışma içinde olunduğu vurgulandı.
Terör ve şiddetle mücadelenin uluslararası toplumun öncelikli konuları arasında yer aldığı belirtilen bildirgede, uluslararası işbirliğinin terörle mücadelenin zirvesinde yer alan bir unsur olduğu bu nedenle de Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi kararlarını ve konuyla ilgili uluslararası araçların çabalarının destekleneceği aktarıldı.
Bildirgede, "Terörle mücadelede üçüncü ülkelerle partnerlik de öncelikler arasında" ifadesine yer verildi.
Yabancı savaşçıların geldikleri ülkelere olası dönüşleri ve buralarda yapabilecekleri hareketler konusunda alarm durumunda olunduğu vurgulanan bildirgede, sınır geçişlerinin denetiminde ve bilgi alışverişinde partner ülkeler olarak tanımlanan; Orta Doğu, Kuzey Afrika, Merkez Asya, Arap yarımadası, Sahel, Güneydoğu Avrupa, Afrika boynuzundaki ülkelerle işbirliğinin arttırılacağı kaydedildi.
Bildirgede, geçen yıl Japonya'da yapılan G7 Zirvesi'nde alınan Terör ve Şiddetle Mücadele Eylem Planı'nın tam uygulanması konusundaki kararlılık vurgulandı.
DEAŞ TERÖRÜ
Irak ve Suriye'de yaygın olarak faaliyet gösteren terör örgütü DEAŞ'ın bu ülkelerdeki varlığının azaltılmasına yönelik anlamlı ilerleme kaydedildiği belirtilen bildirgede, DEAŞ'ın dini ve etnik azınlıklara yönelik suç ve tacizleri güçlü şekilde kınandı.
Bildirgede, DEAŞ'ı Irak ve Suriye'de yenilgiye uğratmak konusundaki kararlılık vurgulanırken, "DEAŞ ve diğer terörist oluşumların bölgede yeniden ortaya çıkmaması için yerel partnerlerle çalışacağız." ifadesi kullanıldı.
SURİYE
Suriye'de 6. yılını dolduran ve halkın büyük sıkıntılar çekmesine neden olan iç savaşta devam eden şiddet ve insani yardım eksikliği konusunda duyulan ciddi endişeler dile getirildi.
Bildirgede, tüm taraflara, rejim ve Rusya ile İran'ın da dahil olduğu rejimin arkasında duranlara sürdürülebilir, engelsiz, yeterli insani yardımın ihtiyacı olanlara sağlanması konusunda çağrı yapıldı.
Ülke çapında ateşkesin sağlanması amacıyla Türkiye ve Rusya garantörlüğünde 30 Aralık 2016'da ilan edilen ateşkesin de dahil olduğu tüm uluslararası çabaların memnuniyetle karşılandığı kaydedilen ortak açıklamada, "İran, Rusya ve Türkiye'nin 23-24 Ocak'taki Astana Zirvesinde yaptığı ortak açıklamadaki taahhütlerini yerine getirmek ve taraflar üzerindeki nüfuzlarını kullanmaları için teşvik ediyoruz." ifadesi kullanıldı.
Ülkede ateşkesin sıklıkla ihlal ediliyor olmasından derin endişe duyulduğu aktarılan bildirgede, Suriye rejiminin iddiasına rağmen rejimin eylemlerinin, BM'nin terör örgütü olarak tanımladığı terör örgütlerine yönelik olmadığı belirtildi.
Suriye'de kimyasal silah kullanımına dair gelen raporların endişe verici boyutta olduğu kaydedilen bildirgede, İdlib kentine bağlı Han Şeyhun'da 4 Nisan'daki kimyasal silahlı saldırının G7 üyelerini dehşete düşürdüğü ifade edildi.
Bildirgede, Suriye Silahlı Arap Kuvvetleri'nin sorumlu olduğu 3 kimyasal silahlı saldırı ile DEAŞ'ın sorumlu olduğu 1 kimyasal silahlı saldırıya dair Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) ile BM Ortak Araştırma Merkezi'nin birlikte soruşturma yürütmesine olan güçlü destek pekiştirildi.
Han Şeyhun'daki kimyasal silahlı saldırıya yönelik ABD müdahalesinin dikkatlice ve sınırlı şekilde planlandığı ve bu savaş suçuna cevap niteliği taşıdığının bildirgede altı çizildi.
IRAK VE LİBYA'DA TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ VURGUSU
Ortak bildirgede, Irak'ın egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliğinin desteklenmesinin sürdürüleceği belirtildi.
Libya'da da terörle mücadele ve siyasi istikrar için uluslararası toplumun tutarlı bir destek verdiği, ülkenin egemenliği, toprak bütünlüğü ve birliği konusundaki taahhütler teyit edildi.
Libya'daki siyasi diyalog görüşmelerinin desteklendiği kaydedilen bildirgede, taraflara Roma, Viyana ve New York kentlerinde düzenlenen bakanlar toplantısında kararlaştırdığı ilkelere uyma çağrısı yinelendi.
Libyalı kuvvetlerin Sirte kentinde DEAŞ'ı yenilgiye uğratması takdir edilen bildirgede, buna karşılık ülkede yoğun şekilde görülen insan ve göçmen kaçakçılığına yönelik derin endişe aktarıldı ve taraflara insani yardım kuruluşlarına ihtiyaç duydukları kolaylığı sağlama çağrısı yapıldı.
Ayrıca bildirgede, İran ile yapılan nükleer müzakere anlaşmasının önemi vurgulanırken, bu anlaşmanın İran'ın nükleer programına yönelik güveni inşa etmede hayati olduğu belirtildi. Bildirgede İran, ifade özgürlüğü, keyfi gözaltı ve idamı sonlandırma gibi uluslararası insan hakları yükümlülüklerine uymaya davet edildi.
İsrail-Filistin meselesinin Orta Doğu barış sürecinin bölgesel istikrar ve güvenlik için anahtar unsuru olarak kalmaya devam ettiği belirtilen bildirgede, bununla birlikte taraflara tek taraflı gerilimi ve ön yargıyı arttırıcı adımlardan kaçınmaları çağrısı yapıldı.
UKRAYNA VE RUSYA
Bildirgede, Rusya'nın Kırım'ı işgali güçlü şekilde kınanırken, Ukrayna krizinin uluslararası hukuka uygun, ülkenin bağımsızlığını, egemenliğini, bölgesel entegrasyonunu destekleyici diplomatik adımlarla çözülebileceği vurgulandı.
Rusya'nın uluslararası arenada önemli oyunculardan olduğunun G7 üyeleri tarafından bilindiğine değinilen bildirgede, pek çok bölgesel krizin ve terörle mücadele, düzensiz göç gibi pek çok küresel zorluğun Rusya'nın işbirliği olmadan çözülemeyeceği ifade edildi.
Bildirgede, Rusya'nın başka ülkelerin egemenlik haklarına müdahale etmesinin ve onlara zarar vermesinin gelecekte yapılacak işbirliğine zarar vereceği kaydedildi.
KUZEY KORE
Kuzey Kore'nin de uluslararası gündemin ilk sırasında kalmayı sürdürdüğüne dikkat çekilen bildirgede, "Kuzey Kore'nin 2016'nın başından bu yana dramatik şekilde artış gösteren ve uluslararası yükümlülükleri ihlal eden, uluslararası güvenliği tehdit eden nükleer testlerini ve balistik füze atışlarını güçlü şekilde kınıyoruz." ifadesi kullanıldı.
Bildirgede, Pyongyang yönetiminde yeni testlerden kaçınması talep edildi.
AFRİKA BOYNUZUNDAKİ KURAKLIK
Bildirgede, Afrika boynuzundaki kuraklığın çok geniş bir bölgeyi etkisi altına alarak siyasi ve ekonomik istikrarı etkilediği ve göç gibi sonuçlara yol açtığı aktarıldı.
Somali'de süre gelen son seçimler ve siyasi kurumların yapılanma sürecinin olumlu karşılandığı kaydedilen bildirgede, İngiltere'nin başkenti Londra'da mayıs ayında düzenlenecek konferansın, Somali'nin siyasi, ekonomik ve güvenlik ihtiyaçlarının karşılanmasının hızlandırılması için önemli bir fırsat olacağı ifade edildi. (Habertürk)