Piyasalar, şubat ve mart aylarındaki pozitif eğilimin ardından 16 Nisan'da yapılacak referanduma odaklanmış durumda. Referandum sonrası ne olacağı merakla bekleniyor. Böyle bir ortamda uzmanlar daha temkinli bir portföy dağınım öneriyor. Sabit getirtti TL varlıkların yanında döviz cinsi varlıklara olan ilginin arttığı gözleniyor. Hisse bazında ise 'seçici olunmak' vurgusu öne çıkıyor.
Yılın ilk ayında sarsıntılı bir süreç geçiren piyasalar, şubat ayının ardından mart ayında da olumlu trendini devam ettirdi. Hisse senedi piyasası yukarı eğilimini korurken, TL döviz karşısında Merkez Bankası'nın politikaları ve asıl önemli başlık olan FED'in politikalarıyla birlikte değer kazanma trendini sürdürdü. Piyasalar iki olumlu ayın ardından 16 Nisan'da yapılacak olan anayasa referandumu sürecine giriyor. Bu süreçte ve sonrasında yatırım stratejisini belirlemek, portföy dağılımını yapmak büyük önem kazanıyor.
Ekonomist’ten Talip Yılmaz bu süreçte nasıl bir portföy dağılımı yapılması gerektiğini sordu, yatırım tavsiyelerini ve yatırım araçlarındaki beklentilerini aldı.
PORTFÖY NASIL OLMALI?
Uzmanlar tarafından, “Mevcut durumda yurtiçi piyasalarda cazip fırsatlardan ziyade biraz daha temkinli olunması gereken bir dönem” vurgusu yapıldı.
Hemen her yatırım aracı, portföyde dengeli bir şekilde dağıtılmış durumda. Burada döviz ürünler ise bir miktar öne çıkıyor. Özellikle yüzde 12,7 pay alan diğer kısmında Eurobondlar, yurtdışı hisseler tavsiye ediliyor. Geçen ay yaptığımız benzer bir çalışmada piyasa uzmanlarının portföy önerilerinde hisse yüzde 22,5, mevduat yüzde 20,8, dolar yüzde 14,2 pay alarak ilk üçte yer almıştı. ÖST ve ÖST fonların payı da yüzde 12,8 seviyesindeydi.
TEMKİNLİ DURUŞ
Gedik Yatırım Genel Müdürü Metin Ayışık, BİST 100 Endeksi'nin 90 bine yakın seviyelerde getiri potansiyelinin azaldığı vurgusunu yapıyor. Ayışık, "Kurlarda son haftalarda yaşanan sert düzeltmenin, küresel ölçüde değerlenmesini beklediğimiz dolar için yeni alım fırsatları oluşturabileceğini düşünüyoruz" diyor.
KURDA DÜŞÜŞ SINIRLI
Dolar, faiz ve altın tarafına bakıldığında referandum kısa vadede önemli bir belirleyici olmakla birlikte sonrasında tekrar global gelişmelere odaklanacağımız uzmanlarca ifade ediliyor.
Son dört yıldır peş peşe dolar karşında değer kaybı yaşayan TL 2017 yılına da kötü bir başlangıç yapmıştı. Ancak gerek kurun geldiği seviyeler gerekse Merkez Bankası tarafından alınan önlemler sayesinde oluşan kayıpların bir bölümü geri alındı. Merkez Bankası'nın likidite adımları ve gelişmekte olan ülkelere fon akışıyla birlikte dolar/TL kuru bu yılın ilk ayında 3,9422 tarihi zirvesini gördükten sonra 3,55 seviyesine doğru gerilemişti.
Bu noktadan sonra ara yükselişler olabileceği yorumunu yapan Yapı Kredi Yatırım Genel Müdürü Gülsevin Çipli ise yılın ilk yarısında 3,50-3,70 bandında bir seyir oluşabileceğini söylüyor.
GÖSTERGE FAİZDE BEKLENTİ
Piyasalarda risk iştahının azaldığı ve FED beklentilerinin ağırlaştığı dönemlerde gösterge tahvil faizinin yükseldiğini gördük. Fakat yüzde 11,60'ın üzerindeki her oran tarihi zirveler olduğu için bu noktalardan aşağı gevşemeler söz konusu oluyor. TCMB'nin ağırlıklı ortalama fonlama maliyetini yükselterek TL varlıklarının maliyetini artırması, tahvil faizleri üzerinde baskı kurabiliyor.
Gülsevin Çipli, enflasyon oranındaki yükselme eğilimi paralelinde gösterge bono faizinin genel piyasalardaki rahatlama eğilimine eşlik edemediğine dikkat çekiyor. Çipli, "Global anlamda yükselen faiz oranlarının negatif etkilediği piyasada, yılın ilk yansında yüzde 10,50-11,50 bandında bir seyir oluşabileceğini düşünüyoruz" diyor.
ALTIN 140-150 TL BANDINDA
Gülsevin Çipli de ons altının dolar endeksindeki zayıflama ile oluşan yükseliş eğilimi sonucu 1.300 hedefine doğru devam edebileceği yorumunu yapıyor.