Ankara Cumhuriyet Savcısı Ramazan Dinç’in hazırladığı Akıncı iddianamesinde, darbe girişimi şüphelilerinin HTS (telefon trafiği) kayıtlarına da yer verildi. Darbe girişiminden önce Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan ve Prensipler Başkanı olarak görev yapan Tümgeneral İdris Aksoy’un 15 Temmuz’da Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının İstanbul’daki düğününe davetli olmasına rağmen katılmadığı ifade edildi. Aksoy’un, aynı gün Bandırma’ya geçtiği ve kalkışmayı buradan yönettiği iddia edildi.
İddianamede, Aksoy’un, 15 Temmuz 2016’da İngiltere’de kullanılan bir numarayla mesajlaştığı anlatıldı. Aksoy’un, 16 Temmuz günü saat 01.29’da da ABD’de kullanılan 120641..... numaralı telefon hattıyla 9 kez görüştüğü tespit edildi. Aksoy’un, darbe girişiminin başarısızlıkla sonuçlandığı 16 Temmuz’da saat 13.30’da İngiltere’de kullanılan 4478020..... numaralı telefonu aradığı, aynı gün saat 21.29 ve devamında ABD’de kullanılan 120641..... numaralı telefonla 9 kez görüştüğü, saat 23.01’de ABD’de kullanılan 170330..... numaralı hattı 2 kez aradığı ve aynı numaradan bir kez aranarak 543 saniye görüşme yaptığı belirlendi.
ABD’YE SIK SIK GİDERİM
Aksoy’un 17 Temmuz 2016 tarihinde ABD Washington’da kullanılan bir hatla 8 kez görüşme yaptığı, 18 Temmuz 2016 tarihinde saat 20.45’te Washington’da kullanılan bir telefon hattından aranıp 125 saniye görüştüğü belirtildi. İddianamede, örgütün mahrem yapılanması içinde yer alan Ufuk Işık’ın, Aksoy’un ‘abi’liğini yaptığı yazıldı. Aksoy, ifadesinde özetle şu bilgileri verdi:
“Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal’ı aradım. Ünal, ‘Eskişehir’e gel, Eskişehir’in verdiği emirlere uy’ dedi. Recep Ünal’ı arayarak, ‘Elimden geleni yapıyorum ama yetkim kısıtlı’ dedim. Eskişehir’deki Hava Savunma Komutanı Korgeneral Nihat Kökmen’e ulaştım. Kökmen, ‘Düğünden çıktım, Eskişehir’e geçiyorum’ dedi. Kurmay Başkanı Demirarslan’ı tekrar aradım. ‘Hava Kuvvetleri Komutanı’nın emri var, ben Eskişehir’e geçiyorum, sen de sabah geçersin’ dedim. Bandırma’da sabah saat 07.00’ye kadar kaldım. Üzerimi değiştirerek, araba ile Eskişehir’e geldim. Amerika’ya görevim gereği 10-15 kez gitmişimdir. Pensilvanya’ya hiç gitmedim. Fetullah Gülen ile de kesinlikle görüşmedim. FETÖ’cü değilim. Fetullah Gülen kitaplarını okumadım. Darbe girişimine kadar Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda FETÖ’cü olarak bildiğim kimse bulunmamaktadır.”
ÖKSÜZ’LE AYNI TARİHTE
İddianamede yer verilen yurdışı giriş ve çıkış analiz raporunda, Aksoy’un, 10 Temmuz 2016’da İngiltere’ye gitiği, 15 Temmuz’da da geri döndüğü belirtildi. Aksoy’un İngiltere’de bulunduğu tarihlerde FETÖ’nün ‘Hava Kuvvetleri imamı Adil Öksüz ve Kemal Batmaz’ın da ABD’de olduğuna’ dikkat çekildi.
İddianamede telefon trafiğiyle dikkat çeken bir başka isim de, olay tarihinde Hava Kuvvetleri Komutanlığı Plan Harekât Başkanı olan Tuğgeneral Ercan Dursun oldu.
Dursun’un HTS kayıtlarına göre 15 Temmuz saat 22.56’da Danimarka Kraliyet Büyükelçiliği adına kayıtlı bir numaradan arandığı belirtildi. Şüphelinin ayrıca 30 Mayıs tarihinde ABD’de kullanılan bir hatla 9 kez görüştüğü, 18 Temmuz 2016 tarihinde ise Suudi Arabistan’da kullanılan bir hatla 2 kez görüşme yaptığı belirlendi.
İLGİNÇ NOT
İDDİANAMEDE, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın Akıncı’da olduğu 16 Temmuz 2016 saat 03.30 sıralarında Başbakan Binali Yıldırım’ın, Akar’a, kendisini araması için not gönderdiği kaydedildi. İddianamede Beykoz’daki SAT Komutanlığı’nda görevli SAT Komando Kıdemli Başçavuş şüpheli Melih Albayrak’ın 15 Temmuz’da beraberindeki 18 SAT ekibi ile birlikte CASA uçağıyla Ankara’daki Akıncı Üssü’ne gittiği anlatıldı. Albayrak ve ekibinin Kara Kuvvetleri Komutanı, Kara Kuvvetleri Personel Daire Başkanı, 2 albay ve bir yarbayın rehin alındığı odaların başında nöbet tuttukları anlatıldı. Başçavuş Albayrak ifadesinde şöyle dedi:
“Biz binaya geldiğimizde saat 03.30 sularıydı. Üzerinde havacı tulumu bulunan bir askeri personel yanımıza geldi ve elindeki kâğıdı bana gösterdi. ‘Genelkurmay Başkanı bu numarayı arayacak’ dedi. Gösterdiği kâğıtta Başbakan Binali Yıldırım ve 0532’li bir numara yazılıydı. Ben de Genelkurmay Başkanı’nın burada olmadığını söyledim. Gelen kişi elindeki kâğıtla birlikte geri döndü.” (Hürriyet)