İddiaya göre pide ustası A.O.V., 2015 yılı Mart ayında, evde yalnız kaldığı 4 ve 5 yaşındaki çocukları P.V. ve N.V.’ye istismarda bulundu. Çocukların birbirleri ile oynadıkları sıradaki davranışlarından şüphelenen anne A.A., onlara sorular sordu. Aldığı cevaplardan, eşinin çocuklarına cinsel istismarda bulunduğu kanaatine varan A.A., polise başvurarak şikayetçi oldu. Polis tarafından gözaltına alınan A.O.V., suçlamayı kabul etmese de sevk edildiği adliyede tutuklandı.
Soruşturmayı yürüten savcı, 4 yaşındaki P.V.’nin yaşı ve gelişimi nedeniyle ifadesine başvurulamadığını, 5 yaşındaki N.V.’nin ise Çocuk İzleme Merkezi’ndeifadesinin alındığını belirtti. Savcı, iki çocukla ilgili, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Salığı Hastalıkları Anabilim Dalı Kurulu’nca yapılan muayane ve düzenlenen değerlendirme raporunda, cinsel davranışlarının, çocukluk çağında olabilen cinsel oyunlardan farklı olduğu belirtildi. Aynı raporda erişkin cinsel yaşantısını deneyimleme sonucunda oluşan travmatik cinselleştirme bulgularının bulunduğunun, cinsel ihmale ya da cinsel istismara uğramış olabileceğinin yer aldığını vurgulayıp, babanın yargılanması için ağır ceza mahkemesinde dava açtı. Anne A.A., bu süreçte dava açıp, eşi A.O.V.’den boşandı.
İzmir 5’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde ’Çocuğun cinsel istismarı’ suçundan 30 yıl hapis cezası istemiyle yargılanan tutuklu sanık A.O.V., suçlamayı kabul etmedi. A.O.V. karar duruşmasında yaptığı savunmasında, "Biz eşimle 2011 yılında isteyerek evlendik. 2012 yılında ilk çocuğumuz olduktan sonra aramızda geçimsizlikler başladı. Bu çocuğa hamileyken aldırmak istemişti. Daha sonra ikinci çocuğumuz oldu ve geçimsizliğimiz arttı. ’Eşim boşanacağım’ dedi. Ben de ’Beni istemiyorsan ben seni hiç istemem’ dedim. Ben evinden işine, işinden evine giden biriyim. Bazen günlük 17-18 saat çalışıyorum, evde çok az zaman geçiriyorum. 2015 yılında eşim çocuklarıma cinsel istismarda bulunduğumu söyleyip şikayetçi oldu ve bana boşanma davası açtı. Ben kesinlikle çocuklarıma cinsel istismarda bulunmadım. Çocuklarımın altını bile hiç temizlemedim, değiştirmedim. Eşim boşanma davasına dayanak oluştursun diye bu asılsız iddialarda bulunuyor. Suçlamaları kubul etmiyorum" dedi.
Eşinden boşanan A.A. ise sanıktan şikayetçi olduğunu belirterek cezalandırılmasını istedi. Cumhuriyet savcısı da mütalasında, sanık A.O.V.’nin cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti de sanığı, kızlarına cinsel istismarda bulunmak suçundan 30 yıl hapis cezasına çarptırdı.
Sanık avukatının temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 14’üncü Ceza Dairesi, mağdur P.V.’nin yaşı nedeniyle ifade verememesi, diğer mağdur N.V.’nin anlatımının içerikten yoksun olması, suçun unsurlarını açıklayamaması, mağdurların adli raporlarında cinsel istismara ilişkin kesin bir bulgunun bulunmaması, sanığın suçlamaları kabul etmemesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk ve Ergen Ruh Salığı Hastalıkları Anabilim Dalı’nca hazırlanan raporda cinsel istismar olasılığından bahsedilip, kesin bir tespit yapılamaması nedeniyle, verilen kararı bozarak sanığın tahliyesine karar verdi. Tekrar yargılanacak olan A.O.V., bu kararın ardından, 2 yıldır tutuklu bulunduğu cezaevinden çıktı.
KORUMA KARARI ALDIRDI
Eski eşinin cezaevinden çıktığını öğrenen A.A., adliyeye başvurup, can güvenliği olmadığı gerekçesiyle koruma kararı aldırdı. A.A., 30 yıl ceza alan bir kişinin nasıl serbest bırakıldığına bir anlam veremediğini belirtip, "Ben artık öldürülme korkusuyla sokağa çıkmaz hale geldim. Kapımı ne zaman çalacak diye gözüm sürekli kapıda. Sokakta sürekli arkamdan geliyor mu diye dönüp bakıyorum. Olay sonrası benim ve çocuklarımın psikolojisi bozuldu. Bu nasıl bir adalet. Ben onun cezaevinde ölmesini bekliyordum. Böyle kişiler hiç dışarı bırakılmamalı" dedi.