Süzer Grubu’nun veliahtlarından Serhan Süzer, holdingin yönetim kurulu yenilenebilir enerji ve dijital teknolojileri yatırımlarına inanmayınca gruptan ayrıldı ve kendi kanatlarıyla uçmaya karar verdi. Greenpeace gibi örgütlere üyeliğiyle “aktivist işadamı” olarak da tanınan Süzer, Destek Market adını verdiği gıda bankacılığı projesiyle de ABD’de ödül aldı.
İŞ dünyasının yakından tanıdığı bir aile Süzerler. Tarihi 1952’de Hasan Süzer’in Gaziantep’te ilk temellerini attığı inşaat işleriyle başlıyor. Ve Türkiye’nin Turgut Özal’la başlayan liberalleşme yıllarında, yani 1980’lerde ikinci kuşak Mustafa Süzer döneminde dış ticaret hacmi 1 milyar doları bulan, gayrimenkul geliştirme ve finansta büyüyen holdinglerden biri oluyor.
Ancak 2001 krizi, grup için zor yılların başlangıcıydı. Bankasını kaybeden grupta, üçüncü kuşak da bu krizli yıllarda devreye giriyordu. İkiz kardeşler Baran ve Serhan Süzer, holdingi darboğazdan kurtarma konusunda babalarına destek oluyordu.
TÜKETİM SONU NE OLACAK?
Ta ki Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu ile anlaşma sağlanıp, holding düz yola çıkıncaya kadar. Süzer Grubu bugün gayrimenkul geliştirme işini sürdürüyor. İki kardeşten Baran, geçen hafta yazdığım gibi ABD’deki yatırımların başında. Süzer Grubu’nun ikinci veliahtı Serhan Süzer ise holdingden tamamen ayrılmış.
Üniversite yıllarından beri Greenpeace üyesi olan, üretimde insan haklarını temel alan good4trust platformunun kurucusu, “aktivist işadamı” kimliğiyle tanıdığım Süzer’in sessiz sedasız ayrılışının nedenini merak ettim. Ve ona sordum.
Süzer, “Kendimi bildim bileli çevre sorunlarıyla ilgiliyim. ‘Dünyada bu kadar tüketim var, bunun sonu nereye varacak’ diye sorardım. Bu konuda makaleler okurdum” diye başlıyor sözlerine. Kanada’da mühendislik eğitimi alırken, bu dünya görüşü pekişmiş. “Üniversite yıllarından beri Greenpeace üyesiyim” diyor.
Süzer Türkiye’ye döndükten sonra, askerliğinin son gününde Kentbank’a el konmuş. “Babama destek olmak için şirkete girdik. Ama ben bu işlerin yola girmesinden sonra kendi ideallerim doğrultusunda çalışacağıma kendime söz verdim. Bunun da 10 yılı bulacağını tahmin ediyordum” diyor.
BABAMDAN BORÇ ALDIM
İdeallerini ise yenilenebilir enerji ve dijital teknolojiler olarak sıralıyor. Ve şunları söylüyor: “2011 Temmuz’unda babamın kapısını çaldım. Ben artık kalbimdeki işleri yapmak istiyorum, dedim. Babamdan borç aldım ve güneş enerjisi teknolojisine yatırım yaptım.” Ancak yenilenebilir enerji yatırımlarının henüz başlangıç yılları olan o yıllarda holding yönetimini ikna edemeyen Süzer, sonunda holdingden tamamen ayrılmaya karar veriyor. Ailenin neden ikna olmadığını ise şöyle özetliyor: “Bizim aile yıllar boyunca son derece önemli işler yapmış. Dedem Pera Palas’ı 30 sene işletti. 1990’larda Türkiye’nin en büyük gayrimenkul geliştirme şirketiydik. Finans var. Farklı sektörlere girmek istemediler. Konvansiyonel işlerinin devamını istediler.”
Grubun “enerjisini” alıp ayrılmış Serhan Süzer. Bugün önemli yatırımlar için ilk adımlar atılmış. Hedefi hücre teknolojisini geliştirerek, güneş panelleri üretimi yapmak. 350 milyon Euro’luk bir yatırımdan söz ediyor. Niğde Bor’da yapılacak yatırımın yaratacağı istihdam ise 1000 kişiyi buluyor. Bunun için ortaklık görüşmeleri var, fabrikanın inşaatı da başlamış. Yine çok inandığını söylediği dijital teknolojilerde Moka ile ödeme sistemleri konusunda lisans alarak yatırım yapmış. Babasından alarak holdingden çıktığı çağrı merkezi yatırımında ise Vodasoft’la yaptığı ortaklık sayesinde 600 kişilik bir şirkete sahip.
Jale Özgentürk - Hürriyet