Bakan Çavuşoğlu, Antalya Sanayici ve İşadamları Derneğinin (ANSİAD) düzenlediği 23. Akdeniz Toplantısı'na katıldı.
Bakan Çavuşoğlu, yaptığı konuşmada, Antalya'ya hizmet etmenin görevleri olduğunu belirterek, Antalya'yı amaçlarının üniversite ve öğrenciler şehri yapmak olduğunu kaydetti. Yabacı öğrenci sayınsın artması gerektiğinin altını çizen Çavuşoğlu, hayalimiz Antalya'da tane üniversite olması ve 50 bin yabancı öğrenci olduğunu açıkladı.
KKTC'de 100 bin öğrencinin 95 'binin yabancı olduğunu aktaran Çavuşoğlu, "Üniversitelerimizi yurt dışındaki üniversitelerle akredite etmeliyiz. Eğitim kalitesi de o kadar yüksek olmalı ki dünyanın her yerinden öğrenci gelir. Üçüncü devlet üniversitesini Manavgat'a kuruyoruz" dedi.
Nisanın ilk haftası Sağlık, Spor ve Alternatif ve Turizmle ilgili Antalya'da geniş katılımlı bir fuar düzenleyeceklerinin altını çizen Çavuşoğlu, "4 bine yakın yabancı katılımcı geliyor. İlk defa yapıyoruz. Bunun iyi olması ve sürdürülebilir olması gerekir. Antalya'nın sağlık tedavide marka olması gerekir. Birkaç sektöre bağımlı kalamayız" diye konuştu.
"ALMANYA İLE SORUNU AŞTIK"
Turizm açısından da Antalya'yı tanıtmak için faaliyetler yürüttüklerini kaydeden Çavuşoğlu:
"Krizlerin özellikle turizme ve halklar arasında bir soruna dönüşmemesi için çaba sarf ediyoruz. Gerek Almanya gerek Hollanda vatandaşlarının bizim dostumuz olduğunu onlara yönelik bir şeyimizin olmadığını söylüyoruz. Almanya ile ciddi bir sorunumuz yok. Sorunu aştık. Berlin'de turizm fuarı öncesi yaptığımız görüşmede belli bir noktaya geldik. İstiyoruz ki biz gerginlik artmasın. Bu gerginliklerin hiçbirisinin sebebi biz değiliz ne Almanya'yla ne Hollanda'yla. Esasen Avrupa'nın içine düştüğü bir durumun bize yansımasıdır. Irkçılık, yabancı düşmanlığı, İslam, Türk karşıtlığı, göçmen karşıtlığı, Avrupa'yı birleştiren değerlerin hepsini erozyona uğratacak şekilde aşırı noktaya geldi. Merkezdeki siyasetçilerin, aşırı partilerin güç kazanmasından dolayı bir zemin kaybı var" dedi.
"NE DEMEK DIŞİŞLERİ BAKANI GELEMEZ"
Bakan Çavuşoğlu şöyle devam etti:
"Hollanda'nın seçimlerden önce Wilders gibi davranmasının başka izahı da yok. Başbakanın garip bir açıklamasına rağmen, mevkidaşım Holandalı Bert Koenders'e 'Sizdeki seçimden sonra, ben seçimden sonra geleyim' dedim. Niye biz bir ülkeyi sizi Wilders gibi bir parti karşısında zor duruma düşürelim. 'Seçimden sonra size garanti vermem gelmenizi istemiyorum' dedi. 'Başbakanınla konuş bana geri dön kararını ver 17-18'inde de gelebilirim' dedim. Telefon beklerken Başbakandan bir açıklama, 'Türkiye Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanı seçim sonrası ve öncesi Hollanda'ya gelemez. Hollanda'ya gelirse laleleri, müzeleri görmeye gelir', buraya dikkat edin Türklerle buluşamaz. Şimdi ben vatandaşları mı sana rehin mi verdim? Senin elinde rehin mi onlar aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmasa da sana rehin değil. Ne demek Türkiye Cumhuriyetinin Dışişleri Bakanını oradaki Türklerle konuşamaz. 'Bizim vatandaşımız onlar diyor'. Oy kullanıyorlar bizimde vatandaşlarımız. Biz onlara hep olumlu mesaj veriyoruz. Hiçbir mesajımızda oradaki Türklere yönelik o ülkelerin aleyhine bir şey söylemedik. Bizim derdimiz o değil ki. Biz gidiyoruz vatandaşlarımızın istekleri varsa, talepleri varsa dillendiriyoruz. Ama maalesef Avrupa'da sorun bu. Biz her zaman diplomasiyi tercih ederiz."
"BİZDE Mİ HOLLANDA MASLAHATGÜZARINI HAPSE ATSAYDIK"
"Turizm sektörüyle bizi tehdit edecekler diye 80 milyon adına bir denge kuruyoruz" diyen Çavuşoğlu, " Ticari olarak biz onları tehdit etmiyoruz. Almanya'nın geçen sene sadece Türkiye'ye sattığı otomobilin toplam miktarı 6 milyar Avro. Ben Almanya'yı tehdit ediyor muyum? Ticaret başkadır. İşadamlarının ne suçu var. Hollanda'da şuanda faşist çizgiye gelen partilerin hükümetin biraz daha Wılders'tan oy alabilir miyim diye popülist bir anlayışla uyguladıkları kabul edilemez. İnsanlık bakımından hayır. Haklar, demokrasi, özgürlükte hayır kabul edilemez. Peki hukuk, Viyana Sözleşmesi. Benim maslahatgüzarımı o gece hapse attılar. Başkonsolosumu da attılar. Özel hücreye attılar. Eğer Türkiye Cumhuriyeti olarak bizde onlar gibi hukuksuzluğu düşünseydik, o gece Hollanda'nın maslahatgüzarını bakanlığa çağırıp, oradan kulağından tutar alır götürür bizde hücreye atardık. Biz medeni bir devletiz. Biz Viyana Sözleşmesini, uluslararası hukuka ve diplomatik kurallara riayet eden ülkeyiz. Ve bakanlığa çağırıp tepkimizi bildirdik. Ama bizim maslahatgüzarımıza yapılana karşılık esası gütseydik, alırdık içeri atardık. Ama biz medeni toplumuz. Bu tutumumuzu sürdüreceğiz" ifadelerini kullandı.
"UKRAYNA'DAN 2 MİLYON TURİST"
Ukrayna ile pasaportsuz, sadece kimlikle Türkiye'ye giriş yapması için antlaşma imzaladıklarını hatırlan Bakan Çavuşoğlu, "İki ülkenin vatandaşları sadece kimlikli giriş çıkış yapabilecek. Ukrayna'dan vatandaşların sadece yüzde 30'nun pasaportu var. Ülkede pasaport almak da zor. Ukrayna ile giriş çıkışları kolaylaştırdık ve 2 milyona turist neden Ukrayna'dan neden gelmesin? THY'nin Ukrayna'ya daha fazla uçması için izinler aldık. Ukrayna'nın her tarafından turist gelecek" dedi.
"REFERANDUM SÜRECİ"
Çavuşoğlu, seçim atmosferinde retorikten uzak durulması uyarısı yaptı. Çavuşoğlu, "Kendi aramızdaki retorikten uzak durmak gerekiyor. Hayati bir sistem değişikliğini konuşmak durumundayız. Gayet medeni şekilde tartışmalıyız. Hangisi Türkiye'nin geleceği için faydalı ve zararlı bunları konuşmamız lazım. Bunları sadece siyasetçilere bırakmamalısınız" diye konuştu.
"REJİM DEĞİŞMİYOR"
Sistem değişikliği için yapılan referandumun rejim değişikliği olmadığını belirten Çavuşoğlu, "Demokratik, sosyal, laik ve hukuk devleti ilkeleri aynen korunacak. Türkiye Cumhuriyeti'nin ne adı değişiyor ne rejim. Değişen sistemdir. Önemli olan güçler ayrılığını net şekilde ortaya konmasıdır. Önemli olan dengenin çok güzel şekilde tesis edilmesidir" şeklinde konuştu.
Başka ülkelerin yönetim sisteminden örnekler veren Bakan Çavuşoğlu, Hollanda'dan örnekler verirken, "Nedense Hollanda aklımızdan hiç çıkmıyor" dedi.
Toplantının soru cevap kısmı basına kapalı gerçekleştirildi.