ÖSYM'nin YGS ve LYS'ye girecek adayların binalara alımının sınav saatinden 15 dakika önce sonlandırılmasına ilişkin kararı, sınav başvurularından önce duyuruldu ve bu saatten sonra adayların sınava alınmayacağı konusunda uyarıda bulunuldu.
Ancak dünkü YGS'de 09.45'ten sonra gelen adayların sınav salonuna alınmamaları, kamuoyunda tartışmalara yol açtı.
Eğitim Bir-Sen Genel Başkan Vekili Latif Selvi, AA muhabirine yaptığı açıklamada, disiplinli hareket edilmesinin, sınavların belli bir düzen içerisinde yapılmasının önemli olduğunu söyledi.
Selvi, bu konuda gerekli uyarıların ve hatırlatmaların yapıldığını ancak elde olmayan sebeplerle insanların gecikebileceğini dile getirdi.
Bu nedenle mağduriyetler yaşandığına dikkati çeken Selvi, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu sınavlar hayati önem taşıyan sınavlar. Bir miktar esneklik konulmasının doğru olacağı kanaatindeyim. ÖSYM'nin bundan sonraki sınavlarda daha önceki yıllarda olduğu gibi esneklik göstermesini talep ediyoruz çünkü insanlar üzüldükten sonra bir kıymeti kalmıyor. Kişinin hatası olsa bile biraz toleranslı olunmasında fayda var. Önemli olan insanımızın sınava girerek hukuki, demokratik, kişisel hakkının korunması. Bu gençler, bir yıl kaybetti. Belki insan ömründe çok uzun olmayabilir ama bir yıl boyunca hazırlanan, sınava girmeyi ümit eden gencin kendi hatalarından da olsa bir kayba uğraması uygun değil.
Sınav başladıktan sonra önceden bir opsiyon tanınıyordu gecikmeler için. Birden bire 'Sınavdan 15 dakika öncesinde artık alınmıyor.' denmesi biraz ağır kaçtı. Sınav başlamadan önce kişi yetişmişse sınava alınmalı diye düşünüyoruz."
"Eğitimde hiçbir kural insan haklarından daha değerli değildir"
Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğretim Görevlisi Hasan Can Oktaylar da ÖSYM'nin bu konudaki kuralını "çok anlamsız ve katı" bulduğunu belirtti.
Oktaylar, bu sınava 2 milyon 200 bin adayın girdiğini, insanların bazı sebeplerden sınava gecikebileceğini, bu kadar katı bir kuralın olmaması gerektiğini vurguladı.
Bazı öğrencilerin geç kaldıkları için sınava girememelerinin yarattığı "mağduriyetin" yanı sıra sınava girenlerin de bu kadar katı, kontrollü, sıkı bir disiplin ortamında psikolojilerinin bozulduğunu savunan Oktaylar, "Bu durum birçok öğrencinin bir yılına mal oluyor. Eğitimde hiçbir kural insan haklarından ya da insan ihtiyacından daha değerli değildir. Birkaç dakika geç kalabilir. Bununla ilgili bir mazeretlendirme sistemi kurulabilirdi. ÖSYM, bunu yapabilecek güçte. Bu kurallar, kamuoyunun hem gerilmesine hem de ÖSYM'nin problem çözücülüğüyle ilgili inancın ortadan kalkmasına neden oldu." şeklinde konuştu.
İllerdeki ÖSYM sorumlularının karar yetkisi olması durumunda bunu telafi edecek mekanizmayı oluşturabileceğini belirten Oktaylar, "Bu kadar katı olunmamalı. İnsanların geleceğine yön veren bir sınav bu. ÖSYM, geç kalan öğrencilere mazeretlerinin inandırıcılığına, doğruluğuna göre telafi edecek sistemler kurabilecek güçte." dedi.