Devletimizin tespitlerine göre (Türkiye İstatistik Kurumu, 2016 Yaşam Memnuniyeti Anketi, 22/2/2017) halkımızın yüzde 61’i mutlu, yüzde 78’i umutlu. Bundan iyisi can sağlığı (!)
Mutlu olduğunu söyleyen kadın ve erkeklerin, nüfusa oranı 2015 yılında yüzde 56.6 iken, 2016 yılında yüzde 61.3’’e yükseldi. Mutsuz olduğunu söyleyenlerin oranı ise yüzde 11.4’ten yüzde 10.4’e düştü.
Kadınlar erkeklere göre daha mutlu. Kadınların yüzde 64.5’i, erkeklerin yüzde 58.1’i mutlu olduğunu söylüyor.
Yaş gruplarına göre en yüksek mutluluk oranı yüzde 65.1 ile 18 - 24 yaş grubunda, en düşük mutluluk oranı ise yüzde 58.2 ile 35 - 44 yaş grubunda.
Bir okul bitirmeyenlerde ve ilkokul mezunlarında mutluluk oranı yüksek. Lise ve yüksek eğitim görenlerde mutluluk oranı aşağıya iniyor.
Evlilerin yüzde 64.7’si mutlu iken, evli olmayanlarda mutluluk oranı yüzde 53.5’a geriliyor. Evli kadınlar evli erkeklerden daha mutlu.
Evli kadınların yüzde 6.4’ü mutsuz iken, evli olmayan kadınlarda mutsuzluk oranı yüzde 16.0’ya yükseliyor.
Halkımızın mutluluğunun yüzde 70.2’si, aile mutluluğundan kaynaklanıyor. Yüzde 15.1 ile çocuklar, yüzde 4.7 ile eş, yüzde 3.6 ile anne/baba, yüzde2.7 ile kendisi, yüzde 1.9 ile torunlar mutluluk kaynağı.
Önce sağlık ve sevgi
Kendilerini en çok sağlıklı olmanın mutlu ettiğini ifade edenlerin oranı yüzde 72.1. Daha sonra sırasıyla; yüzde 14.6 ile sevgi, yüzde 7 ile başarı, yüzde 3.2 ile para, yüzde 2.3 ile iş geliyor. Görülüyor ki halkımız işe ve paraya önem vermiyor. Sağlıklı iseler, sevdikleri varsa mutlular.
Halkımız devletten memnun. Mahkemelerden, polisten, asayişten memnun. Memnuniyette yüzde 78.4 ile ulaştırma; yüzde 75.7 ile asayiş, yüzde 75.4 ile sağlık, yüzde 67.9 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 65.1 ile eğitim ve yüzde 57.9 ile adli hizmetler geliyor.
Kendi geleceklerinden umutlu olduğunu beyan eden bireylerin oranı, 2015 yılında yüzde 74.4 iken 2016 yılında yüzde 76.8’e yükseldi.
İyi de bu kadar mutlu ve umutlu olan halkımızın yaşam koşulları nedir? Halkımız nasıl bir yaşam koşulunda bu kadar mutlu ve umutlu olabiliyor.
Yüzde 67 borçlu...
Devletimizin (Türkiye İstatistik Kurumu’nun Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması, 21/9/2016) tespitlerine ve açıklamalarına göre:
En düşük gelir grubundaki hane halkımız, toplam kullanılabilir gelirin sadece yüzde 6.1’i ile yaşamlarını sürdürürken, en üst gelir grubundakiler, harcanabilir gelirin yüzde 45.5’ine sahip.
Türkiye’de toplam harcanabilir hane halkı geliri, 80 milyon nüfusa bölündüğünde (en zenginden - en fakire) kişi başı ayda ortalama 1.373 TL düşüyor.
Hane halkının yüzde 70’i maaş, ücret geliri ve devletin sosyal destekleri ile yaşıyor.
Nüfusun yüzde 14.7’si yoksulluk sınırı altında. Hane halkının yüzde 15.8’i sürekli yoksul durumunda. Hane halkının yüzde 30.3’i “Maddi Yoksun”.
Hane halkının yüzde 67.9’u taksit ödüyor veya borçlu.
Netice: Bu nasıl mutluluk, bu nasıl umut diye sual eylemeye gerek yok. Demek ki halkımız her türlü sorununa, yokluğa, fakirliğe rağmen mutlu ve umutlu. Bundan iyi haber olur mu?
Açıklama:
Türkiye İstatistik Kurumu’nun Yaşam Memnuniyeti Araştırması’nda mutluluk ve memnuniyet tanımları şöyle açıklanmaktadır:
Mutluluk: Acı, keder ve ızdırabın yokluğu ve bunların yerine sevinç, neşe ve tatmin duygularının varlığıyla karakterize edilen durum; hayattan genel olarak memnun olma halidir.
Memnuniyet: İhtiyaçların ve isteklerin karşılanmasından doğan tatmin duygusudur.
Hanehalkı geliri: Gelir getiren her bir hanehalkı üyesinin, çalıştıkları işlerden kazandıkları gelir, sermaye ve mülk (ücret, kâr, faiz, kira) geliri ile emekli maaşı, dul - yetim aylıkları ve yaşlılara yapılan ödemeler, karşılıksız burs vb. transfer gelirlerinin toplamıdır.