FETÖ’nün 15 Temmuz darbe planlaması ve Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in derdest edilerek Akıncı Üssü’ne götürülmesi planı Güler’in emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’un Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Lojmanları’ndaki konutunda yapılan aramada yatak odasındaki erkek ayakkabısı içinden çıktı. Güler’in emir astsubayı şüpheli Lütfi Karaca’nın da Akkurt’un evindeki ayakkabıdan ele geçirilen not ve krokilerden Güler’in kaçırılması planında görevlendirilenler arasında olduğu anlaşıldı.
‘Gerçek gözardı edildi’
Darbe girişimini planlayan 38 kişilik Yurtta Sulh Konseyi’nin bulunduğu 221 şüpheli hakkında hazırlanan Genelkurmay karargâhında yaşananlara ilişkin 2 bin 581 sayfalık iddianamede FETÖ’nün TSK içinde yıllar boyu nasıl yapılandığı detaylarıyla anlatıldı.
İddianamede şu ifadelere yer verildi: “FETÖ hakkında gerek TSK içinde gerekse de ulusal yargı kurumlarında yürütülen soruşturmalar akamete uğratılmıştır. ‘Askeri liseye soktuğu bir çocuğu 40 yıl sonra orgeneral yapmayı hedefleyen bir örgüt, çok tehlikeli bir örgüttür’ gerçeği göz ardı edilmiştir. TSK’nın kendi içinden istihbarat üretme yeteneği elinden alınmış, diğer istihbarat birimlerinden örgütle ilgili gelen istihbarat kesilmiş, oldukça azalmış ve böylece örgüt her geçen yıl TSK içindeki mevcudiyetine artırmış, serpilerek güçlenmiştir. Nihai olarak FETÖ son 15 yılda TSK’yı tamamen kendi amaçları doğrultusunda yönlendirecek bir güce erişmiştir.”
‘Aksoy’u görevlendirdi’
İddianamede, darbe girişiminde aktif şekilde yer alan ve olay gecesi meydana gelen çatışmada ölen Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in emir subayı Binbaşı Mehmet Akkurt’un, darbe girişiminden bir gün önce 14 Temmuz’da tatilde olan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda (ÖKK) görevli Binbaşı Abdurrahim Aksoy’u acil olarak Ankara’ya çağırdığı belirtildi. Akşam Ankara’ya gelen Aksoy’la Akkurt’un buluştukları belirtilerek “Akkurt’un, darbe yapılacağını, evinde yapılan aramada ayakkabı içinde ele geçirilen plandan da anlaşılacağı üzere, darbe girişiminin 16 Temmuz 2016 saat 03.00’de başlayacağını, kendisine de bu faaliyet kapsamında Yaşar Güler’i konutundan kaçıracak ekip içinde görev verildiğini söylediği, şüphelinin verilen bu görevi kabul ettiği” anlatıldı.
‘Yukarıda leş varmış’
İddianamede, Mehmet Akkurt’un, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alayı Lojmanları’ndaki konutunda mahkeme kararıyla arama yapıldığı belirtilerek 29 Temmuz 2016’da yapılan aramada, yatak odasında Tergan yazılı erkek ayakkabısı içerisinde yedi adet, üzerinde el yazısı ile not ve krokiler bulunan A4 kağıtlarının bulunduğu kaydedildi. İddianamede, elde edilen not kağıtlarında darbe planlaması ve Orgeneral Güler’in derdest edilerek Akıncı Üssü’ne götürülmesi planı ile ilgili notların yazılı olduğu anlaşıldı. İddianamede, 16 Temmuz 2016 günü 02.45’de ÖKK personeli Binbaşı Abdurrahim Aksoy’un, Genelkurmay karargâh katı koridorunda şüpheliler Tuğamiral Sinan Sürer, Gökhan Balcı ile darbeyi engellemek için karargâha gelen ve o sırada genel sekreterlik katında bulunan sivil vatandaşlara ateş açtıkları, iki sivil vatandaşın şehit olduğu belirtildi.
Uzman Çavuş Cahit Kükey, ifadesinde, Aksoy’un MEBS Başkanı’nın odasında yerde yatan şahsı yumruklayarak, “Cumhurbaşkanı, Başbakan gelip seni kurtarsın” dediğini iddia etti. Kükey, “Abdurrahim Binbaşı bana, ‘yukarıda leş varmış, onları dışarı atın’ dedi. Abdurrahim Binbaşı’nın, ‘bu kişileri ben vurdum’ dediğini duydum” dedi.
345 kişiye ait bilgiler
İddianameye göre, şüphelilerin darbe girişimi öncesi, 15 Temmuz’da Genelkurmay Personel Başkanlığı General Amiral Şube Müdürü, Yurtta Sulh Konseyi üyesi Kurmay Albay Cemil Turhan önderliğinde, general-amiral şubesinde, YAŞ toplantısı adı altında örgütün atama listesindeki personelin durumu ile ilgili değerlendirme toplantısı yaptığı açığa çıktı. Şüpheli Kurmay Yüzbaşı Erdem Eraslan’ın toplantıya katıldığı, darbe girişiminin öne alınmasıyla Turhan’ın harekâtın başladığını personele tebliğ etmek için toplantıyı sona erdirdiği kaydedildi. İddianamede, 20.21’de Yurtta Sulh Konseyi üyesi Tuğgeneral Mehmet Partigöç’ün, şüpheliler Erdem Eraslan, Serkan Sağ, Okan Ataoğlu ve Suat Kürşat Gün’ün de bulunduğu gruba görev verdiği belirtildi. Eraslan’ın gece boyunca karargah içinde nöbetçi kulübesi ve karargahın çeşitli bölgelerinde silahlı olarak darbe faaliyetini sürdürdüğü bildirildi. İddianamede, şüphelilerden Yarbay Gökhan Eski’nin ana karargâh binasındaki odasında çalışma masası sol tarafında bulunan dolap ve siyah deri el çantasında yapılan aramada 345 kişiye ait T.C. no, kuvvet, rütbe, ad, soyad, görev, garnizonu bilgilerinin yer aldığı, liste haline getirilmiş 6 sayfadan ibaret doküman bulunduğu belirtildi.
CEZAEVİNDE DAYANIŞMA NOTLARI
‘Can sıkacak bir durum yok’
İddianamede, Sincan Cezaevi’nde yapılan çatı kontrolü sırasında iki adet haberleşme pusulası bulunduğu, pusulaların şüpheli Aksoy’a ait olduğu kanaatiyle oda ve koğuşunda arama yapıldığı belirtildi.
Aksoy’un üst aramasında başkası tarafından yazıldığı kanaati oluşan, “Kıymetli Kardeşlerim başlıklı 2 gündür boyunca gönderdiğiniz notlar bizi çok mutlu etti, içimizdeki ümit tomurcukları açtı” yazılı üçüncü bir not bulunduğu kaydedilen iddianamede, ilk notta, “Can sıkacak bir hiçbir durum yok, aksine çok güzel gelişmeler, böylelikle herkes bir tane çoğaltsın ve karşı koridora gönderin” ibarelerinin yazılı olduğu, ikinci notta C-1’le C-13 koridorları arasında bulunan odaların krokilerinin belirtildiği ve, “C-13 koridorundaki odaların birer kişilik, havalandırma üç oda tarafından ortak kullanıldığı, istisnai durum olarak koridorun eni 1,5 m’dir” yazıldığı kaydedildi.
Almanya’ya kaçmış
İddianamede, darbe girişiminin sivil sanıklardan Ali Irmak’ın, MEB Etlik İmam Hatip Orta Okulu’nda öğretmenlik yaparken ihraç edildiği, FETÖ/PDY örgütü üyelerinin kullandığı ByLock programını kullandığı, bir yıldır peyderpey data hatları aldığı ve şüpheli askerlere dağıttığı, Fetullah Gülen’in, “Bank Asya’ya para yatırın” talimatının ardından hesabında artış olduğu belirtildi. Irmak’ın 17 Temmuz 2016’da yurtdışına çıkarak Almanya’ya gittiği belirtilen iddianamede ayrıca, örgütün sivil kanadıyla birçok kez yurtdışına birlikte çıkış yaptığı kaydedildi. İddianamede, Irmak’ın kullandığı telefonun HTS kayıtlarına göre, darbe girişiminde kullanılan operasyonel hatlar ve darbe girişimine katılan askeri personel ile irtibatının tespit edildiği belirtildi.
İddianamede, Irmak’ın, 15 Temmuz’da Genelkurmay karargâhına giren Özel Kuvvetler personelinin liderliğini yaptığı, Yurtta Sulh Konseyi üyeleri Fırat Alakuş, Cumhurbaşkanı Başyaveri Ali Yazıcı ve Cumhurbaşkanı’na suikast ekibi içinde yer alan Şükrü Seymen’le irtibat halinde darbe faaliyetini gerçekleştirdiği ifade edildi.
‘Başaramadım’
İddianamede, ifadesine yer verilen şüphelilerden Genelkurmay Harekât Plan Daire Başkanlığı’nda görevli Tümgeneral Baki Kavun, Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in odasında rehin tutulduğunu, darbecileri teslim olmaya ikna etmek için çalıştığını, başaramadığını söyledi. Kavun, sonradan, kendisinin tutulduğu odaya getirilenlerden ikisinin Genelkurmay Başkanı’nı koruyan polis, diğer ikisinin de motosikletli trafik polisi olduğunu öğrendiğini anlattı.
1’inci sınıflar için çalışma
İddianamede, şüphelilerden eski Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Bilgi Güvenlik Şubesi Araştırma Subayı Yarbay Hüseyin Yıldırım’ın cüzdanından kıtmir (yedi uyurlar olarak da bilinen Eshab-ı Kehf’in köpeğinin ismi) duası ve muska bulunduğu belirtildi. Yıldırım’ın işyerinde yapılan aramada bulunan not defterinin 3 yaprağında da el yazısı ile isimler ve e-posta adreslerinin bulunduğu, “Kafir Türk ordusu, kafir komutanlar, İslam ordusu, IŞİD/TSK kafir” cümlelerinin ve ne olduğu anlamlandırılamayan yabancı kelimelerin yazılı olduğu kaydedildi. İddianamede, Yıldırım’la ilgili Genelkurmay Başkanlığı 418 nolu odada yapılan aramadan elde edilen siyah klasör içinde, TSK personeli hakkında tablo şeklinde düzenlenmiş 11 sayfalık fişleme notları bulunduğu, bunların açıklama kısımlarında personelle ilgili ‘müspet’, ‘ehli-cemaat’, hangi görüşe müzahir olduğu, ‘Sünni’, ‘Alevi’, ‘Kürt’, ‘tehlikeli’, ‘zararsız’, ‘ateist’, ‘dindar’ diye sınıflandırmaların yapıldığı belirtildi.
İddianamede, Yıldırım’ın odasından ele geçirilen belgeler arasında, 1. sınıftaki öğrencilerle ilgili “talebelere mutlaka menfi tahsilatı yapılmalı, buradaki hizmetlerinin bundan sonra mesleki hayatları boyunca bu şekilde olacağı aktarılarak, talebenin hizmet şuuru kazanması ve aktif olarak hizmet etmesini sağlamalıyız”, “Abiyle görüşmeleri aksatan talebelerin bahaneleri mutlaka teyid edilmeli”, “Görüşmelere gelmeyen veya aksatan gözcüleri hemen o ilin gezici abisine bildirmek gerekir” şeklindeki, “1. sınıfta neler yapılmalı” başlıklı yazı bulunduğu da kaydedildi.
‘Fidan’ı alacağız’
İddianameye göre dönemin Genelkurmay 2. Başkanı, halen Jandarma Genel Komutanı olan Orgeneral Yaşar Güler’in, savcılıkta iki kez ek ifade verdiği anlaşıldı. Güler, 7 Ekim 2016 tarihli ifadesinde, 15 Temmuz saat 16.15 sıralarında MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la telefonla görüştüğünü, Fidan’ın “Komutanım bugün MİT Müsteşarlığına bir tane subay geldi. Size yardımcım Sebahattin beyi gönderiyorum o size teferruatını anlatacak” dediğini anlatan Güler, “Sebahattin Bey gelerek, Fidan’ın yanına gelen kara pilot binbaşının bu gece Hakan Fidan’ı alacaklarını söylediğini anlattı” dedi. Fidan ve yardımcısının aktardıklarını Genelkurmay Başkanı’na bildirdiğini anlatan Güler, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın da uygun görmesiyle Fidan’ın karargaha çağrıldığını, Fidan’ın 18.15 civarında geldiğini ve Akar’ın makam odası bitişiğindeki çalışma odasına geçtiklerini söyledi. Fidan’ın “bu olay daha büyük bir olayın bir parçası olabilir” demesi üzerine Akar’ın Türk hava sahasını her tür askeri uçuşa yasaklama emrini verdiğini anlatan Güler, Fidan’ın da bu arada Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradığı, ancak ulaşamayınca koruma müdürüyle konuştuğunu söyledi.
İddianamede, şüphelilerden eski Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı Bilgi Güvenlik Şubesi Araştırma Subayı Yarbay Hüseyin Yıldırım’ın cüzdanından kıtmir duası ve muska bulunduğu belirtildi.