Türkiye Varlık Fonu (TVF) Başkanı Mehmet Bostan, TVF’ye dünyanın her yerinden yatırımcı ilgisi ile karşılaştıklarını ve üç ülke fonu ile niyet anlaşması imzalamak üzere olduklarını söyledi.
Türkiye’nin ekonomik büyümesine katkı sağlamak ve büyük projelere kaynak yaratmak amacıyla geçen yıl Ağustos’ta TVF kurulmuş, geçtiğimiz günlerde de bazı kurum ve şirketlerdeki kamu hisseleri fona devredilmişti.
Bu kapsamda Ziraat Bankası, BOTAŞ, TPAO, THY, Halkbank , borsa İstanbul ve Türksat’ta Hazine’ye ait hisselerin tamamı ile bazı KİT’ler ile at yarışları ve şans oyunlarına dair lisanslar 49 yıllığına TVF bünyesine katılmıştı. TVF’nin çalışmaları ve önümüzdeki dönem hedefleri ile ilgili Reuters ile yaptığı söyleşide Bostan, şu anda TVF’nin strateji planı üzerinde çalıştıklarını belirterek, “Planı tamamlayarak Bakanlar Kurulumuza takdim edeceğiz” dedi.
‘YATIRIM BANKALARI KAPIMIZI ÇOK ÇALIYOR’
Fon’a dünyanın her tarafından ciddi bir ilgi olduğunu belirten Bostan, “Çok davet alıyoruz. New York ve Londra gibi dünyanın önde gelen finans merkezlerinde yoğun ilgi görüyoruz. Özellikle yatırım bankaları kapımızı çok çalıyor” dedi ve ekledi: “Türkiye’nin menfaatlerine katkı sağlayacak iş modelleri, ortaklıklar peşindeyiz. Çok talep var. Ama seçici olmak istiyoruz.”
Diğer yandan yürütülen çalışmalar sonunda üç fon ile sözleşme imzalamaya hazırlandıklarını belirten Bostan, “Şu anda halihazırda üç ülke fonu ile iyi niyet sözleşmesi imzalamak üzereyiz ” diye konuştu. Bostan, TVF olarak birinci önceliklerinin Türkiye’ye yatırım çekmek olduğunu, ancak başka ülkelerle yapılan işbirliği çerçevesinde zaman içinde farklı ülkelerde de yatırım yapılabileceğini ifade etti.
ÜRÜN ÇEŞİTLİLİĞİNİN ARTMASI HEDEFLER ARASINDA
Bostan, çok güçlü bir risk yönetim kurgusu üzerinde çalıştıklarını vurgulayarak, “Dünyanın önde gelen danışmanlık şirketleri ile birlikte dünyadaki en iyi örnekleri dikkate alarak çalışma modeli ve süreçlerini analiz ediyoruz. Bunlar uluslararası kredibilite açısından en önemli konular” diye konuştu. Öncelikli amaçlarının kamu varlıklarında değer artışı sağlayarak ekonomik büyümeye katkı sağlamak olduğunu ifade eden Bostan, stratejik önem arz eden şirketlerin gelişmesine katkıda bulunulması, Türkiye’ye daha fazla yatırım çekilmesi, sermaye piyasalarının büyütülmesi ve ürün çeşitliliğinin artırılmasının da hedefler arasında olduğunu söyledi.
Özellikle Türkiye’deki sermaye piyasalarının derinliğinin artırılmasına büyük önem verdiklerini vurgulayan Bostan, “Çok ciddi bir varlık bazına sahip olduğumuz için buradan çok farklı ürünler çıkabileceğini düşünüyoruz. İslami finansman konusunda da çalışmalar yapacağız” dedi.
‘MESAFELİ BİR YAKLAŞIM DA VAR’
Dünyadaki modeller incelendiğinde TVF’nin yönetimi ile ilgili olarak üç farklı yöntemin öne çıktığını belirten Bostan, “Bir tanesi finansal yatırımcı modeli. Bu daha çok portföy odaklı bir yönetim tarzı, hissedarlık prensipleri çerçevesinde daha çok yönetim kurulu üyesi atama gibi mesafeli bir yaklaşım sergileniyor” dedi ve ekledi: “İkinci yönetim tarzı, stratejik yatırımcı ki bizim daha çok uygulamayı düşündüğümüz prensip bu. Stratejik ve uzun dönemli sermayedarlık gündemine odaklanılması. Şirketin stratejik gündemleri ve değer katma inisiyatiflerine ilişkin bağımsız bir bakış açısı geliştireceğiz, onlara yol gösterme gibi bir yöntemimiz olacak. Ancak bu şirketlerin bazıları halka açık, bazıları banka… Bu hassasiyetleri dikkate alarak bu etkileşimi sağlayacağız.”
Bostan, üçüncü yaklaşımın ise yakından yönetim olduğunu belirterek, “Bu, daha çok operasyonel olarak işin içinde bulunmayı gerektiren bir tarz. Biz bunu açıkçası pek düşünmüyoruz. Ancak tamamen gözardı da etmiyoruz” diye konuştu.
İLKİ PROFESYONEL YÖNETİM
TVF’nin ilkelerine ilişkin olarak Bostan, beş ilkeye vurgu yaparak, şunları söyledi:
“Bunlardan ilki profesyonel yönetim. TVF, gerek kendi operasyonlarında, gerekse portföyündeki şirketlerin yönetiminde dünyaca kabul görmüş profesyonel yönetim ilkelerini baz alacak. İkincisi şeffaflık. Fon operasyonlarının raporlanması ve portföy şirketleriyle olan etkileşim süreçleri tam bir şeffaflık içerisinde, belirlenen yönetişim ilkeleri çerçevesinde yapılacak” dedi.
Şeffaflığa çok önem vereceklerini belirten Bostan, bağımsız denetim, hesap verilebilirlik, net yatırım politikaları gibi 24 ilkeyi içeren ve bu alanda genel kabul gören Santiago Prensipleri’ni kabul ettiklerini kaydetti.
“Bir diğer önem verdiğimiz ilke performans odaklılık. TVF, her türlü yatırım aktivitesini ve portföyündeki şirketlerin yönetiminde risk-getiri beklentisinin karşılanmasını öncelikli hedef olarak alacak” diyen Bostan, şöyle devam etti:
“Elbette bir diğer önemli ilke sürdürülebilirlik. TVF, varlıkları ile ilgili uygulamalarını, yeni yatırım tercihlerini ve diğer aktivitelerini kuruluş kanununda belirtildiği üzere dış etkilerden bağımsız bir şekilde, uzun vadede sürdürülebilir şekilde yönetecek. Son olarak da bahsetmek istediğim beşinci ilkemiz risk yönetimi ve hesap verebilirlik: TVF, operasyonlarına bağlı olarak ortaya çıkabilecek riskleri belirleyip düzenli olarak raporlayacak. Uygulamalarına ilişkin sorumluluklarını kuruluş kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde yerine getirecek.”
Bostan, “Biz öne çıkan temalar olarak yakından yönetim, dinamik portföy yönetimi, uzun vadeli getiriye odaklanmak istiyoruz. Kurumsal yönetişim standartlarını getirmek istiyoruz” diye konuştu.
Beş yıllık plan kapsamında her kurum için bir çalışma yapacaklarını, ilk 12 ayda plan teşhis, hedef belirleme, planlama ve varlık transferlerinin olacağını vurgulayan Bostan, “Sonraki 12 ayda yeniden yapılanma, sonrası 24-60 ayda katma değerin üretilmesi ve izlenmesi olacak” dedi.