Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca Tuğluk hakkında "silahlı terör örgütü kurma ve yönetme" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis istemiyle hazırlanan 117 sayfalık iddianame, 8. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İddianamede, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) kuruluşu, yapısı, amaçları ve faaliyetleri hakkında detaylı bilgiye yer verildi.
Terör örgütü PKK'nın yasama organı olan DTK mensuplarınca, 14 Temmuz 2011'de sözde "özerklik" ilan ettikleri bildirilen iddianamede, terör örgütü KCK/PKK mensuplarını desteklemek amacıyla düzenlenen kitlesel eylemlere katılım kararı aldıkları ve çağrılar yaptıkları belirtildi.
İddianamede, DTK'nın, terör örgütü KCK/PKK'nın, kırsal alandaki faaliyetlerini azaltmak zorunda kaldığı kış aylarında örgütün güçlü olduğu izlenimi vermek ve kitleyi canlı tutabilmek için şehir merkezlerinde kitlesel eylem yapılması kararları alarak uyguladığı kaydedildi.
Terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan ile avukatlarının görüşme notlarının da yer aldığı iddianamede, notlarda Öcalan'ın DTK yapılanması, faaliyetleri ve yöneticileriyle ilgili yönlendirme ve uyarma gibi talimatlar verdiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
DTK yöneticilerinin ilan ettikleri sözde "demokratik özerlik" ile ilgili ısrarlı yönlendirmelerinin bulunduğu, bu kapsamda terör örgütü elebaşının DTK'nın kuruluşu ve işleyişini bizzat açıklamalarıyla örgütlediğinin görüldüğü anlatılan iddianamede, Tuğluk'un terör örgütü PKK/KCK'nın talimatları doğrultusunda DTK organizesinde gerçekleştirilen birçok eylem, miting, basın açıklaması ve terör örgütü mensuplarının cenaze törenlerine katıldığının belirlendiği aktarıldı.
Tuğluk'un KCK/TM içerisinde faaliyet yürüttüğü değerlendirilen kadro kişilerle toplantılara katıldığı belirtilen iddianamede, şu ifadeler kullanıldı:
"Bahse konu toplantılardan birinde kendisinin 'öz eleştiri' vermesi istendi. Kendisinin 'öz eleştiri' vermekten kaçındığı ve 'Meclis bana heyecan vermiyor, merkezi olarak Türkiye gündemine oturacak bir plan işletilmemiş, kim ne yapıyor takip edilmemiş.' şeklinde değerlendirme yaparak DTK yapılanması hakkında bazı eleştirilerde bulunmuştur."
İddianamede, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında teknik takibi yapılan e-posta adresinde, Tuğluk'a terör örgütü KCK/TM sözcülerinden Nihat Oğraş'ın Kandil'e gelmesi ve örgütün üst düzey yöneticileriyle görüşebileceği yönünde talimat verdiği elektronik postanın ortaya çıktığı vurgulandı.
E-postada, DTK içerisinde faaliyet yürüten heyetin uluslararası güçler ile diplomasi çalışması yapmalarına ilişkin talimatların gönderildiğine işaret edilen iddianamede, DTK'nın örgütün bir alt yapılanması olduğu, terör örgütü elebaşı Öcalan'ın ve örgütün üst düzey yöneticilerinin emir ve talimatları doğrultusunda hareket ettiğinin anlaşıldığı vurgulandı.
DTK tarafından 2 yıl önce gerçekleştirilen olağanüstü DTK kongresinde sonuç bildirgesinde sözde "demokratik özerk bölgeler"in oluşturulmasının istenildiği bildirilen iddianamede, şu bilgiler paylaşıldı:
"PKK/KCK silahlı terör örgütü mensupları tarafından kazılan çukurları, barikatları ve güvenlik güçlerine yönelik gerçekleştirdikleri silahlı, patlayıcı maddeli saldırıları, 'Kürt halkının direnişi, meşru savunması' olarak gördükleri ve ülke bütünlüğünü bozmak amacıyla terör örgütünün hedefi doğrultusunda gerçekleştirilen 'öz yönetim' ilanlarına sahip çıkıldığı anlaşılmıştır. DTK'nın eş başkanlığını yürüten Tuğluk ise katıldığı konferanslar, toplantılar ve örgütsel nitelikli eylemlere katılarak devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak, toplumsal ayrışmaya sebep olmak amacıyla halk kitlelerini etkilemeye çalıştığı, eylemlerindeki süreklilik, yoğunluk ve çeşitlilik de nazara alındığında, üzerine atılı silahlı terör örgütü yöneticisi olmak suçunu işlediği anlaşılmıştır."
İddianamede, Tuğluk'un evindeki aramada terör örgütü elebaşı Öcalan'ın siyasi/askeri ideolojilerinin anlatıldığı, terör örgütü PKK/KCK'nın propagandasının yapıldığı ve mahkemelerce hakkında yasaklama kararı verilen 11 kitabın bulunduğu kaydedildi.
İddianamede, Tuğluk hakkında "silahlı terör örgütünü kurma ve yönetme" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezasına, mahkumiyeti halinde Türk Ceza Kanunu'nun ilgili maddesinde öngörülen hak yoksunluklarına hükmedilmesine karar verilmesi isteniyor.