2016 yılında FETÖ’nün darbe girişimini atlatan, Rusya ile yaşanan uçak krizinin yaralarını sarmaya çalışan bunun yanı sıra iç ve dış terör olaylarıyla uğraşan Türkiye’de bozulan ekonomik dengeler, reel sektörü ciddi şekilde sıkıntıya sokarken, Ekonomi Koordinasyon Kurulu, bu olumsuzlukların etkisini azaltmak için bir dizi önlemi yürürlüğe koymaya başladı. Bunlardan etkisi en geniş çaplı olması beklenen ise finansman temininde güçlük çeken şirketlere, Kredi Garanti Fonu’nun (KGF) teminat desteğiyle kredi sağlanması oldu.
Dünya Gazetesi'nden Hüseyin Gökçe'nin haberine göre, halen işletmelere özkaynakları yanı sıra Hazine’nin 2 milyar liralık kaynağıyla destek veren KGF, yeni dönemde Hazine destek miktarının 25 milyar liraya çıkarılmasıyla birlikte çok önemli bir işlev üstlenmiş olacak. Hazine’nin 25 milyar liralık desteği ile sistemde 250 milyar liralık kredi hacmi yaratılması bekleniyor.
Bu sistemde Hazine’nin 25 milyar lira belirlediği kaynak kredi olarak değil, bankaların kullandıracakları kredilerde riskin karşılanması amacıyla kullanılacak.
Yeni dönemin en önemli finansal kurumlarından birisi olması öngörülen KGF’nin Genel Müdürü İsmet Gergerli, Genel Yayın Yönetmenimiz Hakan Güldağ ve Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak’ın sorularını cevaplandırdı. Bankalara alternatif olmadıklarının altını ısrarla çizen Gergerli, sistemi tamamlayıcı bir unsur olduklarını aktardı. DÜNYA Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakan Güldağ ve Ankara Temsilcisi Ferit Parlak ile birlikte gerçekleştirdiğimiz sohbette İsmet Gergerli’nin verdiği bilgilerden satır başları şöyle:
“Günlük 15 bin başvuruyu cevaplayacak altyapı kuruyoruz”
Geldiğimiz günden beri en iddialı olduğumuz konu şeff afl ık ve kurumsal yapı. Bu noktada tüm altyapı çalışmalarını bitirdik. Daha önce gelen kredi taleplerine 35-40 günde cevap verebilirken, başvuran kişilere artık 24 saatte cevap verebiliyoruz. Onlara, 24 saatlik zaman diliminde, ‘evet’, ‘hayır’ veya ‘eksikliklerini gider’ diyoruz.
TOBB’un Nefes Kredisi kapsamında günde 3 bin talep geliyor. Bunları da 24 saat içinde cevaplayabilecek sistemimiz var. Bunun için çok ciddi altyapı kurduk. Hem bilgi sistemleri, hem teknoloji, hem de yazılım anlamında. Sistemimizi de sürekli update ediyoruz. Aslında günlük 14-15 bin başvuruya yanıt verebilecek yapıyı kurmuş durumdayız ve gerçekten çok iddialıyız. Eğer sistemde öngörülen kredi hacmini tamamı kullanılırsa, bankacılık sistemi içinde KOBİ kredilerinin payı oldukça yükselecek demektir. 250 milyar liralık kredi hacmi 3 yıllık zaman diliminde oluşması öngörülmekle birlikte, buna ilişkin herhangi bir sınırlamamız yok. Yani teknik olarak 3 yıldan önce de bu hacim yakalanabilir.
“Bankaları şuna kredi ver şuna verme diye zorlamıyoruz”
Biz bankalara, şuna kredi ver, şuna verme demiyoruz. Yani sisteme bir sınırlama ve müdahalemiz yok. Dolayısıyla bankalar kendi var olan kredisini yenilemek için bize gelebilir. İkincisi var olan kredisine ilave bir kredi vermek isterse onu da değerlendirebilir veya ilk defa çalışacağı firmalara da sistem sayesinde kredi verebilecek. Daha önce sadece KOBİ’lere kefalet desteği verirken, artık KOBİ’lerden daha büyük ölçekli şirketlere de kefalet vereceğiz.
Ayrıca Eximbank’tan hem doğrudan hem de banka aracılığıyla kredi alma imkanı getirildi. İhracatçı, döviz kazandırıcı faaliyeti olan ya da navlun geliri olanlara kredi kullanma imkanı getiriliyor. KGF’nin bu imkanı, birinci grup teminat sayıldığı, sermaye yeterlilik rasyosunu pozitif etkilediği için bankaların sistemi tercih etmesi zaten çok rasyonel. Ayrıca yüzde 85 kefalet verdiğimiz için risk primini de ortadan kaldırıyoruz. Bu avantajları bankaların önüne koyduğumuzda daha uygun oranlarda kredi kullandırabiliyorlar.
Konunun bankaların kafasında somutlaşması için TOBB Nefes Kredisi somut bir örnek oldu. Normal şartlarda çok mümkün olmayan yüzde 9.9 faiz oranıyla kredi kullandırılıyor. TOBB ve odaların 500 milyon liralık desteğiyle 5 milyar liralık kredi hacmi oluşturuluyor. Bu kurumların mevduatına da yüzde 7.5 faiz uygulanıyor. Ziraat Bankası ve Denizbank ile sözleşme imzalandı ve 50-100- 150 bin liralık dilimler halinde krediler hızla kullanılmaya başlandı. Başka bir ifade ile yüzde 17-18 olan faiz yarı yarıya azalmış oldu.
Sadece Nefes Kredisi bile diğer bankaların müşterilerine yönelik özel kampanyalar yapmasına yol açtı. Yüzde 0.9 faizle 100 bin liralık kredi kullandırmaya başlandı. Zaten bizim istediğimiz de buydu. Bir tane güzel örnek olursa, rekabetle birlikte faizin aşağı düşeceğini söylüyorduk.
Bugüne kadar KOBİ’lere teminat desteği vererek finansmana erişimini kolaylaştıran bir işlevimiz vardı. Şimdi hem reel sektör, hem bankacılık sektörünü ortak çıkar paydasında buluşturan bir platform oluşturuldu.
Bankacılık sektörünü çok önemli buluyoruz. Biz kredi taleplerine bankaların raiting notuyla cevap veriyoruz. Zaten bu sistemi kullanmasak, talepleri kısa sürede sonuçlandırmamız mümkün olmaz.
Biz KGF olarak 170 kişiyle hizmet veriyoruz, bankaların altyapısını kullanmasak günlük 3-5 bin başvuruya cevap vermemiz mümkün değil. Burada öncelikli olarak her bankadan Basel 2 ve Basel 3’e uygun olarak oluşturulmuş raiting yapısına ilişkin bilgileri, data setini aldık. Biz de Basel 3’e uygun bir altyapı kurarak, her bankanın yapısını buraya entegre ettik. Yani hepsini aynı paydada buluşturan matris oluşturduk.
“Bankacılık sisteminin yedeği bir sistem değiliz”
Biz bankacılık sisteminin yedeği bir sistem değiliz, onların teminat problemine destek veriyoruz. Bunu yaparken önceliğimiz reel sektör. Birinci ihracatçılar, döviz kazandırıcı faaliyeti olanlar, imalatta çalışanlar, istihdamda katkısı olanlar, yatırım yapanlar, kur riskinden etkilenenler. Aslında bu firmanın kendi özelinde belirleyebileceği bir şey değil, piyasa şartlarının etkilemesini bu dönem rahatlatmamız lazım.
Hedef kitlemiz bir ayağı çukurda, uçurumun kenarındaki firmalar değil. İyi olan, gelecek vaat eden ancak güncelde nakit sıkışıklığı yaşayan firmalar, kur riski sorunu yaşayan, mal temininde güçlük olanlara destek vermeliyiz. Gelecekte ülke için katma değer üretecekler. Biz bankaya hiçbir şart dayatmıyoruz, kime destek vermek istiyorsa başvurusunu gönderebilir.
Biz kategorik olarak öncelendirmekle birlikte, bankaların uygun görmesi halinde ‘evet’ diyoruz. Yani bankaların eli tamamen rahat.
TBMM’deki yasal düzenleme tamamlandıktan sonra Hazine ile bir protokol imzalayacağız. Yüzde 85 olan kefalet desteği yüzde 90’a çıkabilecek. Sistemdeki bankaların tamamıyla protokollerimizi yaptık.
“100 soruda KGF kitabı hazırladık”
KGF’nin kurulduğu günden bu yana toplam 24 bin firmaya destek vermişiz. Ancak yeni dönemde sadece son 3 haftada daha yasal altyapı süreci tamamlanmadan, 21 bin başvuru geldi. Yani çok fazla ilgi var sisteme.
Bu dönemde bankalar da sistemi anlamaya çalışıyorlar. Onlara 100 soruda KGF kitabı hazırladık. Geçen hafta bankaların temsilcilerine konuyu anlattık.Her bankanın genel müdürlüğünde bizim işlerimizi yönetecek bir departman kurulmasını istedik. Bu işleri onlarla koordineli götürüyoruz. Aksi halde 12 bin şubesinden gelecek başvurularla bizim tek tek ilgilenmemiz mümkün değil.
Sistemde kendi imkanlarımızla düzenlemeler yaptık, daha yapısal sorunları çözmeden, bir anda kullandırdığımız kredi miktarı 5 milyar liraya yükseldi. Sonuç olarak şunu söyleyebilirim, bankaların bir kredi iştahı vardı, biz bu kredi iştahına vitamin katkısı yapıyor.