Döviz kurundaki hızlı artışın öyle önemsenmeyecek bir durum olmadığı ve bir dizi olumsuzluğun yanı sıra enflasyonu nasıl tetiklediği aralık ayında bir kez daha görülmüş oldu.
Geçen yılın aralık ayı, yüzde 1.64'lük TÜFE artışıyla şimdiye kadarki tüm aralık ayları içinde ilk sıraya oturdu.
Aralık ayları itibariyle şimdiye kadar daha önce en yüksek artışın 2011 yılında yüzde 0.58 düzeyinde gerçekleştiğini hatırlarsak geçen yılki oranın ne kadar yüksek olduğu ortaya çıkar.
Kasım sonu itibariyle yüzde 7'ye gerileyen ve yıllık hedef ve tahmin olan yüzde 7.50'de kalınacağı yönündeki umutların artmasını sağlayan gidişat da aralık ayındaki bu rekor oranla birlikte bir anda değişti. 2016 yılının TÜFE artışı yüzde 8.53 düzeyine çıktı. Yani yıllık yüzde 7.50'lik hedef ve daha sonra aynı düzeyde ifade edilen yıllık tahmin, bir puanın üstünde aşılmış oldu.
Çıkıyor aheste aheste!
Döviz kurundaki artışın fiyatları nasıl etkilediğine dönük bir dizi çalışma var. En azından Merkez Bankası'nın çeşitli raporlarında yer alan ifadeler ortada.
Bu konudaki hiçbir çalışma, kur artışının fiyatları etkilemediğini söylemiyor zaten. Farklı yansıma oranları hesaplanabiliyor, yansımanın farklı zamanlarda olabileceği dile getiriliyor; ancak temel görüş, kur artışının fiyatları yukarı ittiği yönünde.
Buna tek itiraz, siyasetçilerden geliyor. "Türkiye ekonomisi sapasağlam" söyleminden hiç vazgeçilmiyor.
Bir ayda yüzde 1.64 fiyat artışı yaşanması mı ekonominin sağlam olduğunu gösteriyor yani...
Yoksa, doların aralık ayında (ay ortalaması olarak) Türk Lirası karşısında yüzde 6.7 değer kazanması mı ekonominin sapasağlam olduğunun bir göstergesi...
Hemen şu itirazı duyabiliriz: "Dolara karşı yalnızca bizim paramız mı değer yitiriyor, dolar tüm paralara karşı değer kazanıyor."
Doğru, ama kısmen doğru. Hangi para bizimki kadar değer yitiriyor. TL, diğer paralardan ayrışıyor. Bunda da yurtiçinde olan biten bir dizi gelişmenin hiç etkisi yok mu yani...
Kur-enflasyon sarmalı
Enflasyon tahminlerin çok üstünde gelince, piyasalardaki ilk etki döviz kurunda yaşandı. Dolar 3.60'a, euro 3.74'e dayandı.
Farkında mıyız acaba, tam bir kısır döngüye girdik. Dolar ekimde yüzde 3.7, kasımda yüzde 6.5 ve aralıkta yüzde 6.7 değer kazanıyor. Fay hattında enerji birikmesi gibi bir durum oluşuyor yani. Ve nihayet fay aralıkta yüzde 1.64'lük TÜFE artışıyla kırılıyor.
Bu kırık, biraz önce belirttik, şu satırların yazıldığı saatler itibariyle doları 3.60'a, euroyu 3.74'e taşıyor.
Ocakta ne olacak, belli ki bu kez, aralık enflasyonuyla yeniden ivme kazanan kur artışının etkisi kendini yeniden hissettirecek.
Sürekli kendini besleyen bir sarmal, bir kısır döngü ve bundan kurtulmamız pek kolay olmayacak.
Aralıktaki hızlı artış gıda kaynaklı
Tüketici fiyatlarının aralık ayında tahminleri çok çok aşarak yüzde 1.64'e çıkmasında gıda maddeleri grubundaki yüzde 3.29'luk artışın etkisi büyük.
Gıda ve alkolsüz içecekler grubunda yılın ilk on bir ayında yüzde 2.28 artış olmuştu. Yalnızca aralık ayındaki artış ise yüzde 3.29 olarak gerçekleşti. Böylece, söz konusu grubun yıllık artışı yüzde 5.65 düzeyine çıktı.
Aralık ayındaki yüzde 1.64'lük TÜFE artışına gıda ve alkolsüz içecekler grubu 0.79 puanlık etki yaptı. Aylık etkide ikinci sırayı 0.37 puanla alkollü içecekler ve tütün aldı.
Yıllık bazda yüzde 8.53 olan TÜFE artışına en büyük etki yapan harcama grubu ise ulaştırma. Toplam endekste yüzde 14.31 ağırlığı bulunan ulaştırma grubunda fiyatlar yıl boyunca yüzde 12.36 artış gösterdi. Ulaştırmadan toplam harcamaya gelen etki ise 1.77 puanı buldu.
Yıllık enflasyona etki yönünden ikinci sırayı 1.57 puanla alkollü içecekler ve tütün, üçüncü sırayı ise 1.34 puanla gıda ve alkolsüz içecekler grubu aldı.