Yıl sonu geldi, 2017 tahminleri açıklanmaya başlandı. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek ile salı günü NTV’de yaptığımız röportajda sordum, “Gelecek yıl nasıl olacak?” diye. “2017, 2016’dan daha kötü olmaz” dedi. Şimşek 2007’den bu yana siyasetin içinde ama önceki geçmişi ile sıkı bir iktisatçı. Açıklamasının ardındaki gerekçelerde iktisatçı gözüyle yaptığı değerlendirmeler var.
Aslında 2016 çok özel bir yıldı. Ekonomide ve siyasette akla hayale gelmeyecek şoklar yaşandı. Sadece bizde değil, dünyada da yüksek boyutlu küresel etkileri olan bir dizi gelişmeyi hayretle izledik. ABD seçimlerinden Trump’ın çıkmasını ya da İngilizlerin Brexit’i seçmelerini tahmin eden oldu mu?
Ben de 2017’nin küresel ölçekte 2016’dan daha iyi olmasını bekliyorum. Dünya ekonomisini ABD, AB, Çin, Japonya ve gelişmekte olan piyasa ekonomileri diye 5’e ayırırsak, 5’inde de performansın bu yıldan daha iyi olacağını öngörüyorum.
- ABD’de toparlanma 2016’da iyice belirginleşti. İşsizlik 2008 krizi öncesi seviyelere geldi.
- Avrupa’da canlanma sinyalleri var. Birkaç yıldır deflasyonla boğuşan Avrupa’da yükselerek 2013’ten bu yana en yüksek düzeye erişecek gibi. Yani normalleşme yönünde bir adım.
- Japonya gevşek para politikasının karşılığını almaya başlıyor.
- Çin dibi herhalde 2016’da gördü. Büyümenin yönü diğer ekonomilerdeki toparlanmaya bağlı olarak çok sert olmasa da yukarı olacak.
- Gelişmekte olan piyasalarda ise Rusya’nın toparlanmaya başlaması, petrol fiyat artışı nedeniyle üreticilerin performanslarının iyileşmesi görünümü değiştiriyor.
Riskler var mı? Elbette...
Almanya ve Fransa’da seçimler var. Bozulan ekonomiler, düşen gelir ve artan işsizlik nedeniyle öfkeli siyasi akımlar son yıllarda güçlendiler. Bu tepkisel hareket 2017’de de sürecektir. Fransa’da aşırı sağın güçlenmesi euroda kısa süreli dalgalanma yaratabilir ama uzun süreli bir etki beklemiyorum. Almanya’da ise sağ da kazansa, sol da kazansa AB’ye dönük bir tehdit gelmez. ABD’nin şu anda varsayılandan daha sıkı bir para politikası izlemesi ya da Çin finans sektöründe ortaya çıkacak şoklar ya da Trump’ın anti-Çin politikalarının ticareti etkilemesi önemli birer risk. Ortadoğu’da yeni jeopolitik risk her zaman mevcut. Güney Çin Denizi ise tüm Pasifik ekonomilerini de içine alacak riskler üretme potansiyelini sürdürüyor. Ama Almanya ve Fransa seçimleri dışında bunlar 2016’da da aşağı yukarı var olan tehditlerdi.
Türkiye için ise 2016’dan daha kötü bir ekonomik performans olabilir mi?
Türkiye ekonomisine ilişkin tahminlerimi ocak başında açıklayacağım. Ancak küresel ekonominin iyileşiyor olması, gelişmekte olan ekonomilere sermaye akışlarının tekrar canlanması, dünya ticaretinin, daralmanın ardından toparlanması ve yavaşlayan küresel doğrudan yabancı sermaye yatırımlarının ivme kazanması 2017’de bize destek olacaktır.