Doların son aylardaki yükselişi ve özellikle 3.5 seviyelerini görmesi gözleri dolar ve euro paritesine çevirdi. Derin Ekonomi'nin analizinde, ABD doları, Trump'ın başkan seçilmesinden sonra hem önemli para birimlerine karşı hemde gelişmekte olan ülke para birimlerine karşı hızla yükselişinin nedenleri ve etkileri incelendi. Trump'ın uygulayacağı politikaları kestirmeye çalışan piyasalarda en önemli kırılmaların yaşanacağı an Trump'ın başkanlık koltuğuna oturacağı tarih olarak görülüyor. Koltuğun yeni sahibi ile birlikte, doların son 10 yıldaki ezeli rakibi diyebileceğimiz Euro ile neredeyse baş başa gelmesi küresel piyasalarda 1 euro eşittir 1 dolar olur mu sorusunu gündeme getirdi.
FAİZİN SEBEBİ ENFLASYON
Özellikle geçtiğimiz Kasım ayındaki ekonomik ve siyasi gelişmeler, Euro dolar paritesini 1,0619 seviyesine çekti. Amerikan halkı, yeni başkanını seçtiği gün yani 8 Kasım'da 1.1125 seviyesinde olan parite, ayın son günlerinde 1.0605 seviyesine kadar geriledi. Bu gelişmeler iki para biriminin eşitlenme ihtimaline ilişkin senaryoları tartışmaya yol açtı. Uzmanlara, bu olasılığa ilişkin öngörüleri soruldu.
Seçimlerin ardından bir anda ritmi bozulan piyasalar Amerikan Başkanının uygulayacağı politikaları kestirmeye çalışarak tepki alıyor. T Bank Baş Ekonomisti Dr. M.Veyis Fertekligil, dolardaki bu yükselişin diğer nedeni olarak Amerikan ekonomisinde olabilecek değişimlere ilişkin beklentiler olarak görüyor. Fertekligil “ Yeni Başkan vergileri azaltmayı, bütçe harcamalarını ve yatırımları arttırmayı ve ekonomide regülasyonları arttırmayı planlıyor. Büyüme yanlısı bir ekonomi politikası uygulamayı amaçlıyor. Bunun sonucunda Amerika'da enflasyon artacak bu da şimdiden faizlerin artmasına sebep oldu. On yıllık ABD tahvil faizleri yüzde 2'yi, otuz yıllıklar yüzde 3'ü aştı. Trump her ne kadar FED 'in politikalarına karşı çıksa da dolar ve faizlerdeki yükselme FED'in Aralık'ta ve 2017'de faiz oranlarını öngörüldüğünden daha hızlı şekilde artmasına neden olabilir. Bu da doların değerinin artmasını destekler ”diye konuştu.
FED ETKİSİ UNUTULMASIN
Fertekligil TL'nin Euro'ya karşı değer kaybının sınırlı olacağı görüşünde. Fertekligil'e göre, euro ve doların eşitlenmesi, eğer dolardaki bu güçlenme devam eder ve Fed hızla faiz artırımlarında bulunursa 2017 için söz konusu olabilir. Çünkü Euro Bölgesi'nin 2017'de faiz artırma gibi bir olanağı bulunmayacak gibi gözüküyor. Eşitlenme olmasa da euro/dolar hızla 1.05'lerin altına gerileyebilir. Euro ve dolarda bir eşitlenme olması bence Türkiye ekonomisini doğrudan etkilemez. Olumlu faktör kurdaki değer kaybının ihracatçı sektörleri olumlu etkileyebileceği ve ihracatı teşvik edebileceği. Son yıllarda TL'deki değer kaybı maalesef ihracat üzerinde çok etkili olamadı.
TÜRK LİRASINDA DURUM NEDİR?
Türk lirasının Trump'ın seçilmesinden sonra en çok etkilenen para birimi olduğunu belirten Fertekligil, TL'nin Euro'ya karşı değer kaybının da sınırlı olacağını vurguladı.
“Bu durum Türkiye için zorlayıcı olabilir”
Doların diğer para birimleri üzerindeki baskısı sürecek gibi görünüyor. Fed'in Aralık ayında yapacağı faiz toplantısında faizleri artırabilme ihtimalinin Fed başkanlarının son yaptıkları açıklamalarda da netleşmesi, doların değerlenmeye devam etmesi ve küresel piyasalarda satış baskılarının toplantıya kadar artarak devam edebileceği sinyalini veriyor. A1 Capital Direktörü Belgin Maviş, gözlerin Fed toplantısından önce gerçekleşecek olan Avrupa Merkez Bankası (AMB) toplantısına çevrildiğini söylüyor. Maviş “FED toplantısı öncesinde gerçekleşecek bu toplantıda AMB'den teşvikler ve bazı tedbirler alacağı görüşündeyiz. Bu durum Euro/Dolar paritesinin 1.05 - 1.1120 bandında hareketlenmesine neden olabilir.
AVRUPA BREXİT SÜRECİ İLE YAVAŞLADI
Kritik seviye olan 1.05'in aşağı yönlü kırılması durumunda, kritik eşik 1.0230 olacak. Yukarı yönlü hareketlenmeler?de ise 1.10 direnç olarak karşımızda. Gerek FED kararları gerekse AMB kararları sürecinde, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı kur savaşlarının elbette ki ticari boyutu da kaçınılmaz olacak. Bu açıdan baktığımızda Donald Trump'ın başkan seçilmesi sürecinde gümrük birliği duvarları öreceğine yönelik yaptığı açıklamalar, Çin ve Meksika konusunda yapmış olduğu sert açıklamalar, ticari kaygıları körükledi. Brexit süreciyle sarsılan AB, bu gelişmeler paralelinde Çin'deki ekonomik yavaşlamayla sürecini oldukça zorlu geçirecek. Ve bu durumun ihracatının yüzde 80'ini Avrupa Birliği'ne gerçekleştiren Türkiye için zorlayıcı olabilir” dedi.