Financial Times Gazetesi'nin en prestijli iktisatçısı belki de Martin Wolf. Wolf, 7 Aralık'ta ilginç bir Avrupa Birliği ekonomisi özeti aktardı. Avrupa Bölgesi ekonomisi üzerine olan araştırmaların özetlerini ben de daha da kısaltarak buraya aktarıyorum.
Avrupa’da bazı işler nihayet yolunda gidiyor, tabii bazıları da gitmiyor. Euro Bölgesi'nin reel brüt domestik üretimi 2013'ün ilk çeyreğiyle 2016'nın üçüncü çeyreği arasında yüzde 5.5 büyümüş. İşsizlik de Haziran 2013'te yüzde 12.1 ile zirveye çıktıktan sonra, Ekim 2016'da yüzde 9.8 düzeyine inmiş.Bu pozitif gelişmeler iyi ama 2008 finansal krizinin ve de 2010-2012 arasındaki Euro Bölgesi krizinin negatif etkileri tamamen silinmemiş. 2016'nın üçüncü çeyreğinde Euro Bölgesi toplam reel GSYİH değeri 2008 ilk çeyreğinden sadece yüzde 1.8 daha yüksekmiş. Euro Bölgesi reel domestik talebi 2016 ikinci çeyreğinde 2008 ilk çeyreğinden yüzde 1.1 daha düşükmüş.
Nominal talep sorununu anlamak için 2008 ilk çeyreğinden 2016 ikinci çeyreğine bakıldığında Euro Bölgesi nominal talebi sadece yüzde 6.9 daha yüksekmiş. Trend reel büyümenin yüzde 1 olduğunu ve de enflasyonun yüzde 2 olduğunu düşünsek, nominal talebin her yıl yüzde üç büyümesi gerekirdi. Yani yüzde 28 nominal talep büyümesi olmalı idi.
Conference Board denen kurumun araştırmalarında 2007-2016 arasındaki dönemde Almanya’da kişi başına satın alma gücü paritesi ile hesaplanmış reel GDP yüzde 11 artarken, Fransa’da neredeyse hiç değişmemiş, İspanya’da yüzde 8 ve de İtalya’da da yüzde 11 azalmıştı.
Yani özet şu: Euro Bölgesi bütününe bakıldığında toplam performans, ancak zayıf bir iyileşme sergilemiş. Ama üyeler arasında da aralarındaki farkı azaltma mümkün olmamış, tersine aralarındaki farklar artmış.
Mesela İtalya’ya bakılırsa bugün çok problemli bir bankacılık sektörüne sahip. 360 milyar euro değerinde batık kredi mevcut. Bu batıkların tamirinin, hem İtalya hem de euro bölgesi kurallarını tatmin edebilecek şekilde nasıl sağlanacağı bilinmiyor.
Ama cesaret veren iyileşmeler de var. Bir örnek olarak, krizden önce Fransa, İtalya, İspanya, Yunanistan ve Portekiz'de ortalama ücretler Almanya düzeyine oranla artmıştı. Bu gelişme şimdi kısmen tersine döndürülmüş bulunuyor.
Diğer taraftan reel talebin 2008'de göre azalmış olması, cari denge açıklarını da önemli ölçüde azaltmış. Almanya’da reel talep yüzde 8 artarken, İtalya’da reel talep yüzde 10 düşmüş, İspanya’da yüzde 11 daha düşük olmuş ve de cari denge açığı sorunu düzelmiş. Almanya ise yüzde 9 kadar cari denge fazlası vermekte!
DENİZ GÖKÇE – AKŞAM