Küresel tahvil faizlerinde temmuzda başlayan ve ABD seçimlerine kısa bir süre kala ivme kazanan yükseliş sürerken, uzmanlar, tahvil piyasasından çıkışların borcun ödenememesi gibi birçok sorunu beraberinde getirebileceği konusunda uyarıda bulunuyor.
Küresel ekonomide sorunların birinin bitip diğerinin başladığı bir yılın daha sonuna yaklaşılırken, son dönemde gündemi, tahvil faizlerinde ABD'de Donald Trump'ın başkanlık seçimlerini kazanmasının ardından belirginleşen hızlı yükseliş meşgul ediyor.
Özellikle Trump'ın ekonomi politikalarının olası sonuçlarına ilişkin beklentilerin fiyatlandığı son iki haftalık süreçte, ABD'de enflasyonun yükseleceği ve ülke merkez bankasının (Fed) faizlerde artırıma gideceği endişeleri, küresel piyasalarda 10 yıllık tahvil faizlerindeki hızlı yükselişi beraberinde getirdi.
Tahvil faizlerindeki yükselişle ABD'de başlayan ve tüm dünya piyasalarına yayılan tahvil piyasasındaki satışlar da artarken, tahvillerin değerinde ciddi erime görülüyor.
İktisadi teoride, tahvil faizlerindeki yükselişe yol açan faktörler arasında; enflasyon ve işsizlik beklentilerinin yükselmesi, bütçe ve cari işlemler dengesinin bozulması, ekonomik büyüme beklentilerinin zayıflaması, ülkeye ilişkin ekonomik veya siyasi risk algısının artması yer alıyor. Öte yandan ABD 10 yıllık tahvilleri, tüm dünyadaki faiz oranlarını etkileyen bir gösterge niteliği taşıyor.
Japonya Merkez Bankasının (BoJ) negatif faiz uygulamasını benimsemesi sonrasında ABD tahvillerine ilgi artması da faizlerdeki yükseliş trendinde etkili bir faktör olarak gösteriliyor.
ABD'deki seçim tahvil piyasası endişelerini su yüzüne çıkardı
Tahvil faizlerinde temmuz ayında başlayan ve ekim ayı sonlarında belirginleşen yükseliş, 28 Ekim'de Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) Demokrat Parti Başkan adayı Hillary Clinton'ın e-postalarına ilişkin yeni bir soruşturma başlatacağını bildirmesiyle finansal piyasaların gündemine oturdu.
Seçime sayılı günler kala yaşanan bu gelişme, anketlerde önde gösterilen Hillary Clinton ile Donald Trump arasındaki farkın azalmasına yol açabileceği beklentilerini beraberinde getirirken, Clinton'ın kaybedebileceği de dillendirilmeye başladı.
Tüm bunlar tahvil piyasasında satışların derinleşmesine yol açarken, Trump'ın zaferini ilan etmesiyle ABD'nin yanı sıra birçok gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede uzun vadeli tahvil faizlerinde yükseliş ivme kazandı.
Temmuzdan bugüne birçok ülkede tahvil faizleri yükseldi
ABD'de 10 yıllık tahvil faizleri, temmuz ayında yüzde 1,3222 ile bu yılın en düşük seviyesine geriledikten sonra yükseliş trendine geçti. ABD'de seçim rekabetinin arttığı ekim ayı sonlarında yüzde 1,87'yi aşan 10 yıllık tahvil faizleri, yüzde 2,3434 ile Aralık 2015'ten bu yana en yüksek seviyeyi gördü.
Trump'ın ekonomi politikalarının enflasyonu yükselteceği endişeleri, piyasalarda şok etkisi yaratırken, sadece ABD'de değil tüm dünya tahvil piyasasında satışlar derinleşti. Getiri eğrileri ise önemli ekonomilerde yukarı yönde eğilim sergiledi.
Avrupa'nın en büyük ekonomisi Almanya'nın 10 yıllık tahvil faizleri de temmuz sonunda bulunduğu yüzde eksi 0,118 seviyelerinden yükselişe geçerek 14 Kasım'da yüzde 0,394'ü gördü. Temmuz ayı sonundan 18 Kasım'a kadar geçen süreçte İspanya'da tahvil faizleri yüzde 1,02'den yüzde 1,7'ye, İtalya'da yüzde 1,2'den yüzde 2,3'e ve Fransa'da yüzde 0,10'dan yüzde 0,88'e yükseldi.
Aynı dönemde tahvil faizleri, Japonya'da eksi seviyelerden yükselişe geçerek yüzde 0,03'e ulaşırken, Meksika'da yüzde 7'yi, İngiltere'de yüzde 1,4'ü, Güney Afrika'da yüzde 9,2'yi ve Brezilya'da yüzde 12,3'ü aştı.
Türkiye'de 10 yıllık tahvil faizleri ise temmuz ayı kapanışında yüzde 9,67 seviyelerinde bulunurken, kasım sonunda çift haneli seviyelere ulaşarak yüzde 11,14 seviyelerini gördü.