Bu korkuyla yabancı yatırımcılar hisse senedi ve devlet iç borçlanma senedi satışına hız verdiler. Yabancıların giderek hızlanan satışı bir kısır döngüye de yol açıyor. Kur artışını gören yabancı satışa geçiyor, bu satış sonrası kur daha da artıyor ve adeta zincirleme bir reaksiyona giriliyor.
Merkez Bankası'nın dün açıkladığı verilere göre yabancı yatırımcılar 4-11 Kasım haftasında tam 984 milyon dolarlık satış gerçekleştirdiler. Bu satışın 306 milyon doları hisse senedinden, 678 milyon doları ise devlet iç borçlanma senedinden oluştu.
Altı haftada 1.8 milyar
Yabancı yatırımcıların ya da teknik ifadeyle yurtdışında yerleşiklerin son altı haftada gerçekleştirdikleri net satışın tutarı 1.8 milyar dolara yaklaştı.
Yabancılar, ekim ayı başından 11 Kasım'a kadar geçen altı haftada 191 milyon dolarlık hisse senedi aldılar. Ne var ki devlet iç borçlanma senedindeki satış 1 milyar 943 milyon doları buldu. Böylece hisse senedi ve DİBS toplamındaki çıkış 1 milyar 752 milyon dolar olarak gerçekleşti.
Kur mu satışı, satış mı kuru?
Girişte de vurgulamaya çalıştık; kur artışının yabancı yatırımcının gözünü korkuttuğu ve çıkışı hızlandırdığı görüntüsü ağır basıyor olsa da, aslında bu konuda kesin yargıya varmak zor.
Kur arttığı için mi yabancı çıkıyor, yoksa yabancı çıktığı için mi kur artıyor? Bu sorunun çok kesin bir yanıtını bulmak pek kolay olmasa gerek.
Artık hangisi hangisini daha çok besler hale geldi, tartışılır ama şurası çok açık; kur artışıyla yabancıların satışı arasında kesin bir bağ var.
Ama yine de sanki kur artışının satışları körüklediği, daha da önemlisi kur artışının önüne geçilebileceğine ilişkin bir umut görülmemesinin satıştaki bu artışı hızlandırdığı da bir gerçek olarak karşımızda.
Dolar tüm dünyada güçleniyor ve bundan TL de nasibini alıyor. Ama biz TL'nin diğer paralardan daha fazla değer yitirmesine dönük adımları atma konusunda doğrusu pek gözü kara davranıyoruz.
Tüm dünya ekonomileri adeta allak bullak olmuş, neredeyse bütün ülkeler ekonomilerindeki sıkıntıları aşmaya odaklanmış, biz ise tüm dikkatimizi siyasete çevirmişiz. Bu da sonuçta karşımıza doların değerlenmesini daha da hızlandıran bir etken olarak çıkıyor.
Doların uluslararası konjonktürden gelen etkilerle değerlendiğini herkes biliyor, herkes kabul ediyor bu gerçeği. Ama ya bizim yurtiçinde atmakta olduğumuz adımlar...