Global piyasalarda dolar güçlü kalmayı sürdürüyor. Piyasalardaki Trump beklentisinin sona ermesi de doların ateşini söndürmedi. YeniŞafak yazarı Ahmet Ulusoy konuyu köşesine taşıdı. İşte o yazı:
Ekim'den bugüne doların TL karşısındaki artışı yüzde 6'yı geçti. Artışın nerede duracağı ya da piyasaların bir düzeltme yapıp-yapmayacağı belirsiz.
Dolardaki bu hızlı artış, başta piyasa aktörleri olmak üzere, herkesi gerdi.
Keşke doların yükselmesi bizi ilgilendirmiyor, ABD düşünsün diyebilsek.
**
Dolar kurundaki hızlı artışın (adeta ralli yaptı) nedeni/nedenleri nelerdir ona bakalım.
Kamuoyu beklentilerinin aksine Donald Trump'ın ABD Başkanı seçilmesi, bütün dünyada doları tırmandıran nedenlerin başında geliyor.
Trump'ın seçilmesine piyasaların bu denli tepki vermesinin arkasında seçim dönemindeki söylemler yatıyor.
Piyasalar, Trump'ın uygulayacağı politikaları kestirmeye çalışarak pozisyon alıyor.
**
Kamu harcamalarını ve alt yapı yatırımlarını artırarak büyüme artışı temel politik hedef olarak öne çıkıyor.
Yurtiçi yatırımlarını teşvik için vergi indirimi ve korumacı dış ticaret politikaları öne çıkan diğer söylemlerinden.
Genişletici mali politikaların enflasyona ivme katacağı, dolayısıyla 14 Aralık'taki FED toplantısında faizlerin artacağı beklentisi (yüzde 94'e ulaşmış) yükseldi.
Piyasalar olası faiz artışını bugünden fiyatladıklarından dolar uçtu (küresel ölçekte talep arttı).
10 yıllık ABD tahvili faizleri de hemen arttı.
**
Faizlerin artışı, uluslararası sermayenin gelişen ülke piyasalarından çıkarak (dolar talebi artışı) gelişmiş ülke piyasalarına yönelmesini sağladı. Bu ise gelişmekte olan ülkelerin tamamında dolar kurunu hızla artırdı.
Son 1 hafta içinde parası en fazla değer kaybeden ilk 5 ülke arasındayız. Türkiye'ye yaftalanan kırılgan 5'li etiketini böylece tekrar onadık.
Dolar sadece GOÜ'de değil, gelişmiş ülke paraları karşısında da artıyor. Euro/Dolar paritesi son 13 yılın en düşük seviyesine ( 1.07) geriledi.
**
Aslında dolar karşısında TL'nin böylesine değer kaybetmesinde iç gelişmelerin de etkisi var.
Anayasa referandumu, başkanlık sistemi tartışmaları, Irak ve Suriye'ye ilişkin savaş senaryoları Terör örgütleriyle amansız mücadele, AB ile yaşanan siyası gerginlik (AB'nin yaptırım tehdidi/Türkiye'nin haklı serzenişleri) kurlardaki hareketi (yükselişi) destekleyen başlıca iç politik nedenler olarak belirtilebilir.
**
Dolar kurundan bize ne diyebilsek keşke. Ama diyemiyoruz.
Çünkü kamu ve özel sektörün toplamda 420 milyar dolara ulaşan borç stoku var ve kurlardaki artış ciddi bir ek maliyet yüklemektedir.
Ayrıca özel sektörün 298 milyar dolara ulaşan dış borcu, dolar artışı karşısında reel sektörün taşıdığı riski göstermesi bakımından çok önemli.
**
Kamu ve özel sektör dış borç servisi (anapara ve faiz geri ödemesi) için 50-55 milyar dolar ve cari açık için 30-50 milyar olmak üzere her yıl 80-100 milyar dolar arası ek döviz kaynağı gerekiyor.
Bu kaynağı ya borçlanarak, ya portföy veya doğrudan yabancı sermaye yatırımı girişiyle gerçekleştireceğiz.
Her halükarda dolardaki artış bu paranın TL karşılığını artıracaktır. Yani, devlet daha yüksek vergi alacak (herkese dokunacak), özel sektör ya kar marjlarını azaltarak ya da fiyat ayarlamalarıyla ek gelir yaratacaktır.
**
Birçok nihai malı dolarla ithal ediyoruz. Otomobillerin yüzde 50'si dışardan ithal ediliyor, teknolojik ürünler, bilgisayarlar, akıllı telefonlar v.s. ithal.
Reel sektör üretimde kullanılmak üzere ithal ettiği hammaddeyi, ara ve yatırım malını da dolar üzerinden alıyor.
Hem sermaye maliyeti (dış borç) hem de üretimde kullandığı malzeme maliyetleri dolardaki artış karşısında maliyet enflasyonu olarak bütün topluma yansıyor.
Artan enflasyon, kaçınılmaz olarak faizleri tetikliyor, borçlanma maliyetleri artıyor ve yatırımlar dışlanıyor.
**
Ekonominin sıkıştığı dönemde, kur artışı nedeniyle ithalatta kısıntıya gitmek ise işsizliği daha da yükselterek ekonomik daralmaya neden olmaktadır.
Kur artışı ve ortaya çıkardığı maliyetler belli ölçüde ihracatçı sektörler tarafından telafi edilebiliyor. Fakat söz konusu sektörlerin çoğunda üretim için ithal mallar kullanıldığından bu avantaj oldukça düşük düzeyde kalıyor.
**
Sizin anlayacağınız dolardaki her hareket bizim gibi dışa çok açık ekonomilerde bütün dengeleri sarsıyor (her kesimi etkiliyor).
Yani “dolar artmış neyimize” diyemiyoruz.