Fetullahçı Terör Örgütü'ne (FETÖ) yönelik soruşturma kapsamında bir süre tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen eski Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Üyesi Mustafa Kemal Özçelik, "Yargıtay üyeleri arasında yapılanma hukuk ve ceza olarak ayrılmaktaydı. Her grubun bir abisi vardı. Bizim grubun abisi Osman Yurdakul'du. Hukuk dairelerinin sorumlusu ise Ali Akın'dı. Ali Akın'ın üzerinde İlyas Şahin, onun üzerinde Faik isimli sivil kişi vardı" dedi.
Özçelik, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında verdiği ifadede, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istediğini belirtti ve itirafçı oldu.
İlk görev yaptığı Hanak ilçesinden Tunceli Çemişkezek'e 1997'de atandığını belirten Özçelik, burada savcı olarak görev yapan İsmail Hakkı Şentürk ile tanıştığını, Şentürk'ün kendisine cemaat üyesi olduğunu söylediğini aktardı. Özçelik, maaşlarının belirli bir kısmını yardım parası olarak sohbet abilerine verdiklerini anlattı. Adalet Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünde 2001'de tetkik hakimi olarak görev yapmaya başladığını ifade eden Özçelik, İbrahim Okur'un tavsiyesi üzerine Ahmet Hamsici tarafından bu göreve getirildiğini kaydetti. Özçelik, bakanlığa geldikten sonra katıldığı sohbet grubunun Birol Erdem, İbrahim Okur, Ahmet Hamsici, Engin Durnagöl ve Hüseyin Yıldırım'dan oluştuğunu söyledi.
'2005'TEN SONRA GELEN TETKİK HAKİMLERİNİN ÇOĞU...'
Mustafa Kemal Özçelik, Adalet Bakanlığına 2005'ten sonra gelen tetkik hakimlerinin çoğunun Fetullah Gülen cemaati mensubu olduğunu, bu kişilerin bakanlığa getirilmesinde en çok İbrahim Okur, Ahmet Hamsici ve Birol Erdem'in etkisinin bulunduğunu kaydetti. Özçelik, "Kimlerin geleceğine bu kişiler karar veriyordu. Daha doğrusu bu kişiler refere ederdi, üst makamlar uygun görürdü" dedi. Özçelik, Birol Erdem'in 2010'dan sonra cemaat ile ilişkisini tamamen kestiğini, HSYK üyesi olduğu dönemde cemaate karşı çıktığını, bunların herkes tarafından bilindiğini de dile getirdi.
Personel alımları için her genel müdürün isim verdiğini, personel genel müdürü olarak kendisinin de talep edilen kişilerin sicillerini araştırdığını anlatan Özçelik, "Gülen'in 'hizmet hareketi mensuplarının önünü açın' fetvasını biliyorum. O dönemde de cemaat mensuplarının yoğun şekilde bakanlığa girdiğini biliyorum. Bu kişiler hangi genel müdürlüğe alınacaksa o genel müdür bizzat bu isimleri verirdi." diye konuştu. Özçelik, Personel Genel Müdürü olduktan sonra sohbet toplantılarına sohbet abisi olarak meslek dışından birisinin geldiğini, bu kişinin gerçek ismini ve mesleğini söylemediğini, kendisiyle ilgili özel şeyleri de anlatmadığını belirtti. Özçelik, hakim-savcı alımı için yapılan mülakata giren adaylar arasında yer alan cemaatçilerin listesinin, o dönem daire başkanı olan cemaat üyesi Mustafa Babayiğit tarafından kendisine verildiğini de açıkladı.
'KİME OY VERECEĞİMİZİ CEMAAT BELİRLİYORDU'
Personel Genel Müdürlüğü görevini 2012 Ekim'ine kadar sürdürdüğünü belirten Özçelik, İbrahim Okur ve Ahmet Hamsici'nin gayretiyle Yargıtay üyeliğine seçildiğini anlattı. Yargıtay 18. Hukuk Dairesinde üye olarak göreve başladıktan sonra Yargıtay üyeleri Osman Yurdakul, Ömür Borazan, Hüseyin Güngör Babacan ile sohbetlere katıldığını anlatan Özçelik, himmet parasının sohbet abisi Yurdakul tarafından toplandığını kaydetti. Mustafa Kemal Özçelik, ifadesine şöyle devam etti: "Yargıtay üyeleri arasında yapılanma hukuk ve ceza olarak ayrılmaktaydı. Her grubun bir abisi vardı. Bizim grubun abisi Osman Yurdakul'du. Hukuk dairelerinin sorumlusu ise Ali Akın'dı. Ali Akın'ın üzerinde İlyas Şahin vardı. İlyas Şahin'in üzerinde Faik isimli sivil kişi vardı. Bu kişi İlyas Şahin'in üzerinde mi aynı konumda mı bilemiyorum. Bu kişiyi bir defa yemekte gördüm. İsmini Faik olarak tanıtmışlardı ve bu kişinin Yargıtayın sivil imamı olduğunu o zaman anladım."
Yargıtayda daire başkanlığı seçimlerinde kime oy vereceklerini cemaatin belirlediğini de anlatan Özçelik, oy verilecek kişiyi sohbet abilerinin söylediğini, kendilerine bu bildiriyi Osman Yurdakul'un yaptığını aktardı. Özçelik, "Benim Yargıtay üyeliği yaptığım dönemde Gülen cemaatinin desteklemediği hiç kimse daire başkanı olamazdı. Cemaat bu adayı benimsemiyorsa seçimin kilitlenmesi yönünde oy kullandırıyordu. Bu nedenle başkan adayı mutlak suretle cemaatin onayını almak zorundaydı." dedi.
HSYK üyeliğine Nazmi Dere'nin isteğiyle aday olduğunu belirten Özçelik, Kerim Tosun, Salih Sönmez, Ali Eryılmaz'ın da cemaat tarafından aday gösterildiğini, ayrıca cemaatin kendinden olmayan Yakup Ata'ya destek vereceğini belirttiğini aktardı. Özçelik, "Cemaat bu seçimde ılımlı solculardan oy alabileceğini düşünüp Yakup Ata'ya destek verdi. Biz de bu nedenle Yakup Ata'ya oy verdik. Ancak solun bir kısmı Yakup Ata'ya oy verip bize oy vermedi. Yakup Ata daha sonra bizden ayrılarak çoğunluk grubu olan Yargıda Birlik Platformunun adaylarıyla birlikte hareket etti." diye konuştu.
'ARKADAŞLARI ÜZMEYELİM'
HSYK'da görev yaptığı dönemde Dere'nin "arkadaşları üzmeyelim, onlar hakkında lehe düşünelim" şeklindeki sözleri nedeniyle cemaat mensupları lehine verdiği kararlar bulunduğunu anlatan Özçelik, "Bazı kararlarda ben geçici olarak görevden alınması istenilen tüm yargı mensuplarının değil, kusuru olan kişilerin alınması gerektiğini belirttim. Ancak çoğunluk tümünün alınmasını isteyince ben de tüm karara muhalefet kalmak zorunda kaldım. Örneğin MİT tırlarının durdurulması olayında ben usule ilişkin bir muhalefet koymuştum." dedi.
Nazmi Dere'nin kendi telefonuna 2015'te ByLock programını kurmak istediğini, haberleşmeyi bu program üzerinden yapacaklarını söylediğini aktaran Özçelik, bunu istemediğini, telefonunun da bu programa uygun olmadığını belirtti.
Eski HSYK Üyesi Özçelik, cemaat mensuplarının şeriat devleti kurma özlemi içinde olduklarını algılayamadığını, son zamanlarda cemaat mensuplarının hukuka aykırı işlemlerinden çok rahatsız olmaya başladığını anlattı. Bir şeylerin ters gittiğini anlamaya başladığını ancak bu yapının darbeye teşebbüs edeceğini aklından bile geçirmediğini dile getiren Özçelik, darbe teşebbüsünün ardından bu örgütün ortaya çıkması için kendi isteğiyle yardımcı olmaya çalıştığını belirtti. Özçelik, şöyle devam etti: "Bunların içinde olmaktan dolayı kendimden nefret ediyorum. Bu yapının gücünden korktuğum için bugüne kadar ifade veremedim. Çünkü yapı o kadar güçlüdür ki, bana ve aileme zarar verecekler korkusunu halen yaşıyorum. Buna rağmen bu yapının yapmak istediklerini gören ben ve diğer arkadaşlarım yapının çökertilmesi ve tüm detayların ortaya çıkması için yardımcı olmak istiyoruz. Benim gibi birçok arkadaşım aynı duygular içinde."