Milliyet ekonomi yazarı Yaman Törüner dünkü yazısında, son günlerde, döviz kuruyla ilgili spekülasyonların arttığından bahsetmiş, döviz kurunun gerçek değerini anlayabilmek ve gelecekteki gelişmeleri tahmin edebilmek için bazı faktörleri değerlendirmemiz gerektiğini anlatmıştı. Bugün de bu konuyu daha da detaylandırdı. İşte Törüner'in o yazısı;
Sadece ABD Doları’nın kuruna değil, “Sepet Kur”a, “Dolar Endeksi”ne ve “Reel Efektif Değişim Oranı”na da bakmamız şart. Öte yandan, “Cari Açık” nedeniyle, ülkemize sürekli bir döviz girişinin gerçekleşmesi gerekiyor. Türkiye, ayda 4 milyar dolar civarında döviz girişi yaratmak zorunda.
Döviz değerindeki oynaklık konusundaki beklentileri değerlendirirken, Merkez Bankası kararlarına da göz atmak gerekiyor. Örneğin, Merkez Bankası’nın Türk Lirası munzam karşılıkları azaltarak piyasaya para vermesi halinde, bu para krediye yönlendirilmediği takdirde, döviz alımına ve spekülasyonlara neden olabilir. Düşük faiz, her zaman döviz talebi yaratmaz. Döviz kurunun artacağı düşünülen bir ortamda, Türk Lirası mevduatlarının döviz mevduatına dönüşümüyle sınırlı, bir döviz talebiyle de karşılaşabiliriz. Döviz gereksinimimizin olduğu ortamda, sıkı para ve maliye politikası uygulanıyor, spekülasyonlar önleniyorsa, Türk Lirası faizlerinin değil, döviz faizlerinin ve dövize ödenen kâr paylarının artması beklenir.
Döviz fiyatları için spekülasyonlar
Gelecekteki döviz kuru
Gelecekteki döviz kurunun tahmin edilebilmesinde, bizim gibi ülkeler için en önemli gösterge, bütçe disiplininin devam ettirilip ettirilmediğidir. Geçtiğimiz kısa dönemde, bütçe disiplininde sapmalar olduysa da, vergi sistemimizde getirilen vergi barışı, vergi affı, otomotiv vergilerinin yeniden düzenlenmesi gibi tedbirler, bütçe disiplininin yeniden sağlanacağı anlamına geldi. Bu konularda, Maliye Bakanlığı’nı kutlamak gerekiyor. Bütçe disiplini korunursa, kurda dalgalanmalarla karşılaşılsa da, sonunda istikrar sağlanır. Zaten, önemli olan kurda artış beklentisinin devam edip etmediğidir. Hangi seviyede olursa olsun döviz kurunda bir istikrar sağlanması; yani, aşırı dalgalanmaların ortadan kalkması, bizim için yeterli olacaktır.
Mevsimsel dalgalanmalar
Yine, kurdaki değişimi tahmin ederken devresel(mevsimsel) değişimleri de göz ardı etmemek gerekir. Örneğin ekim, kasım, aralık aylarında tüm dünya şirketleri kârlarını kendi ülkelerine transfer etmek ve yıl sonu bilançolarını kapatmak durumundadırlar. Bu hareketlilik, yıl sonu döneminde güçlü paralara dönüşümü hızlandırır ve diğer paralarda parite kayıplarına yol açar. Bu devresel durum, yeni yılla birlikte düzelir ve diğer ülkelere yatırım yeniden hızlanır. Ayrıca, Trump’ın ABD Başkanı seçilmesi gibi önemli siyasi değişimler de kaçınılmaz olarak, kurlarda dalgalanmalara yol açacaktır.
Bütün bu bilgiler ışığında, tamamen dışa açılmış bulunan Türk ekonomisinin yabancı etkilerden soyutlanamayacağını, Türkiye’deki siyasal gelişmelerin ve belirsizliklerin döviz kuru üzerinde kaçınılmaz bir baskı yaratacağını, mevsimsel değişiklerin de bu baskıya destek olduğunu düşünüyoruz. Ancak, bütçe disiplininin sürdürülmesi konusunda Maliye Bakanlığı’nın yarattığı olumlu etkiyle yerinde kararlar alan Merkez Bankası’nın politikalarının, döviz kurunda bir istikrar sağlanması yönünde, başarılı sonuçlar elde edeceğine inanıyoruz.