Aralarında Genel Yayın Yönetmeni Murat Sabuncu’nun da olduğu Cumhuriyet gazetesinin 9 yöneticisinin tutuklanma gerekçesinde haber ve yazılarının yanı sıra, gazeteye ilişkin demeçler de delil oldu. İstanbul 9. Nöbetçi Sulh Ceza Hâkimliği’nin kararı özetle şöyle:
“Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan birçok haber, manşet ve haber detaylarında FETÖ silahlı terör örgütleri ile PKK silahlı terör örgütünün propagandası sayılacak ve bu örgütler adına algı oluşturacak haberlere yer verildiği,
Örneğin; 15 Temmuz FETÖ silahlı terör örgütünün darbe girişimi sonrası 17 Temmuz tarihli gazete manşetinde ‘Sokaktaki tehlike’ olarak çıktığı... Demokrasisine sahip çıkan darbe tehdidini püskürtmek için sokaklara inip, geleceğine sahip çıkan millet üzerinden toplumu kalıplaştırmaya neden olabilecek haberde Cumhurbaşkanımızın tanka asılan posterlerinin manşet yapılarak sokağa çıkıp demokrasisine sahip çıkılma hadisesinin tehlike olarak görüldüğü, yine bir başka haber manşetinin ‘Eksik demokrasi’ adı altında verilerek Yenikapı’da düzenlenen ve darbeye karşı gerçekleştirilip 5 milyondan fazla kişinin katıldığı mitingi hedef olarak göstererek, HDP’nin mitingde olmamasının eksik demokrasi olarak nitelendirildiği,
Bir başka haberinde ‘İşte Erdoğan’ın yok dediği silahlar’ başlığı altında FETÖ kumpası olduğu mahkemelerce tespit edilen MİT’e ait yardım TIR’larının durdurulmasına ilişkin gizli kalması gereken bilgi ve fotoğrafın manşetten yayınlandığı,
‘ÖRGÜTLER KULLANDI’
22.11.2015 tarihinde Sözcü gazetesinde yayınlanan bir yazıda, ‘Daha önce Taraf gazetesine kendi sızıntılarının taşeronu olarak kullanan bu gizli yapı MİT TIR’ları haberinde olduğu gibi belgeleri servis etmek için artık Cumhuriyet’i seçti, Cumhuriyet’in sadece cemaatin belgeleri ile değil, tweet’lerine de bel bağladığı...’,
Sözleri delilYine Cumhuriyet gazetesi eski yazarlarından Mustafa Balbay’ın “Cumhuriyet’te FETÖ’cülükten Kürtçülüğe kadar herşey serbest, CHP milletvekili olarak yazı yazmak yasak” şeklindeki tweet’i de önceden Cumhuriyet gazetesinde çalışan bir yazarın söz konusu gazetenin terör örgütleri tarafından kullanıldıklarının bir delili olduğu,
Dosya kapsamında mevcut bilirkişi raporunda, ‘Manipülasyon bir dayatma yöntemidir, insanları etkileme, yönlendirme ve zihinlerini karıştırma metodudur. Bu manipülasyon ile devletleri zayıflatmak terör ile mücadeleyi yıpratmak, meşru siyaseti tartışılır hale getirmek amaçlanır, burada araç ise medyadır....’ Cumhuriyet gazetesinde manipülasyon ile gerçeği perdeleyip terör örgütlerinin amacına uygun hareket ederek iç kargaşa çıkartmaya ve ülkeyi yönetilmez hale getirmeye yönelik haberlere imza attığı,
SELÇUK VE BALBAY SONRASI
17 - 25 Aralık darbe girişimi sürecinde Ergenekon savcılarının Cumhuriyet gazetesinde yer alması, genel yayın yönetmeni Can Dündar ile görüşmeleri,
Cumhuriyet’in devletçi, geleneksel, laik ve ulusalcı çizgisini ansızın değiştirip devleti hedef alması, bu yayınların İlhan Selçuk ve Mustafa Balbay sonrasına denk geldiğinin belirtildiği,
Cumhuriyet gazetesinde Aydın Engin isimli yazarın ‘Yurtta sulh konseyi’ adı altında darbe teşebbüsü yapılan 15 Temmuz tarihinden iki gün önce ‘Cihanda sulh, peki yurtta ne’ başlığı ile yazı kaleme alması dikkate değer olduğu, söz konusu gazetenin bir takım yazarlarının FETÖ’nün organize ettiği Abant toplantılarına katıldıkları, söz konusu gazete ile FETÖ’nün yayın organı olan Zaman gazetesinin dönem dönem ortak manşetler attıkları,
Örneğin 16 Şubat 2016 günü her iki gazetenin manşetinin de ‘devletin kalbine bomba’ şeklinde olduğu,
(...) bir manşetin de ‘bodruma baskın, onlarca ölü’ şeklinde olduğu, Cizre’de gerçekleşen olayda PKK’lı teröristlerin ilçeye inerek ve vatandaşların evlerini gasp ederek içerlerine bomba doldurdukları, PKK’lı teröristlerin asker ve polis kuvvetlerine ateş açtıkları, yüzlerce asker ve polisin şehit edildiği olaylarda, devletimizin bekasına silah çeken söz konusu PKK’lı teröristlerin masum olarak gösterildiği, ambulansların yaralıları almadıkları yönünde haberler yapıldı, oysa o tarihte PKK’lı teröristlerce ambulanslara dahi ateş açıldığı, görsel basından izlenebildiği, aynı şekilde PKK tarafından Nusaybin’de bombalı hendekler kazıldığı, şehitlerin verildiği olaylarda Cumhuriyet gazetesinde manşet olarak ‘Nusaybin yerle bir’ şeklinde haber yapıldığı,
SUBLİMİNAL MESAJ VERDİ
Kadri Gürsel’in 12 Temmuz 2016 tarihinde ‘Erdoğan babamız olma istiyor’ adlı haberde ‘madem Erdoğan zorla babamız olmak istiyor, o halde Türkiye’nin bütün ihtiyacı Tunus’daki diktatörün devrilmesine yol açan kıvılcımı çakan Muhammed Buazizi gibi asi bir evlattır, yanlış anlaşılmasın, Buazizi gibi kendisini yaksın demiyorum, bir sigara yaksın ve yeter ki söndürmesin, sigara sağlığa zararlı bir alışkanlıktır, kötü bir baba ise sigaradan daha zararlıdır’ şeklindeki yazıda subliminal içerikli mesaj verilerek, seçimle gelen Cumhurbaşkanı’na karşı ayaklanma ve buna benzer gayrimeşru yöntem önerildiği,
VAKIF SEÇİMLERİ YASAYA AYKIRI
Cumhuriyet Vakfı’nın yönetim kurulu üyeliği seçimlerine ilişkin FETÖ terör örgütü ile bağlantısı olan ya da bu örgüt ile iş birliği içerisine girmek isteyen kişilerin yönetimde yer almaları için yapılan seçimlere ilişkin yasalara aykırı hareket edildiği ve bu hususun halen yargı konusu olduğu,
02.11.2016 tarihinde ulusalkanal.com.tr adresinde Rıza Zelyut’un yazısında söz konusu gazetenin PKK sempatizanları ile ve kripto FETÖ’cülerle doldurulduğunun yazıldığı, aynı internet sitesinde 01.11.2015 tarihinde Hikmet Çiçek’in yazısında Mustafa Balbay’ın ne şekilde tasfiye edildiğine dair yazı yazıldığı, Alev Coşkun isimli şahsın 01.11.2016’daki beyanında,‘23 Mayıs ve 24 Mayıs 2015 tarihli Cumhuriyet gazetesi baskılarının çok önemli olduğu, gazetenin baş sayfasında Cumhuriyet logosunun üzerinde asla haber konmadığını, dinci ve tarikatçıların haberlerinin asla ilk sayfadan verilmemesi kural iken 23 Mayıs 2015’te gazetenin ilk sayfasında FETÖ lideri Fetullah Gülen’in resmiyle ‘Fakirhaneme bunlar malikane diyor’ sözlerinin servis edildiği, bir sonraki günkü haberin de aynı şekilde olduğu...’
Cumhuriyet gazetesinin süreklilik arz eden bu terör örgütlerinin reklam ve propagandasını yapma faaliyetlerinden sorumlu oldukları ve üzerlerine atılı suçu işlediklerine dair kuvvetli şüphe altında oldukları kanaatine varılmıştır.”
SAVCILAR MİT TIR'LARI VE FUAT AVNİ'Yİ SORDU
SAVCILAR ifadeler sırasında şu haber ve yazıları sordu:
“MİT TIR’ları haberleri / Terör örgütü IŞİD’in Fransa ve Sultanahmet saldırılarıyla ilgili haberler / Terör örgütü PKK’nın Şubat 2016’daki general lojmanları saldırısı, / İstanbul Adliyesi’ndeki makamında şehit edilen Cumhuriyet Savcısı Mehmet Selim Kiraz’la ilgili haberler, / KCK’nın elebaşlarından Cemil Bayık röportajı, / Ankara patlaması sonrasında AK Parti’nin oy oranının yükselişinin durmasıyla ilgili anket şirketi sahibi ile röportajı, / 17 Aralık soruşturması savcılarından Celal Kara ile yapılan röportaj, / 25 Temmuz tarihli ‘Yurtta Savaş, Dünyada Savaş’ manşeti, / 17 Temmuz tarihli ‘Sokaktaki Tehlike’ manşeti, / 19 Temmuz tarihli ‘Cadı Avı Başladı’ manşeti, / 8 Ağustos tarihli ‘Eksik Demokrasi’ manşeti, / 16 Temmuz tarihli ‘Türkiye Kaosta’ başlıklı haber, / 12 Temmuz tarihli ‘Tasfiye beklentisi - YAŞ’ta gündem paralel olacak’ haberi, / Aydın Engin’in, ‘Cihanda sulh, peki yurtta ne?’ ve 9 Ağustos tarihli ‘Hrant’ı da cemaat öldürmüş öyle mi?’ başlıklı köşe yazıları, / Can Dündar’ın, 3 Aralık 2013 tarihli ‘Siyasette nasıl geldiysen öyle gidersin’ ve 24 Aralık 2013 tarihli ‘Piyonlar devrildi, sıra şahlarda’ başlıklı yazıları / Kadri Gürsel’in 12 Temmuz tarihli ‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ başlıklı yazısı, / ‘Fuat Avni’ adlı hesaptan atılan tweet’lerle ilgili haberler.”
'VAKFI ELE GEÇİRMEYE ÇALIŞTILAR'
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 9 kişiyi tutuklamaya sevk ettiği yazısında Cumhuriyet Vakfı’na ilişkin alınan bilirkişi raporuna da yer verildi. 18 Şubat 2014’te yeterli sayıya ulaşmadan yapılan toplantıda alınan kararla oluşturulan yönetim kurulu üyelerinin seçilmemiş sayıldığı, bu nedenle de vakfın fiil ehliyetini kaybettiği savunuldu. Bilirkişi raporuna dayandırılan yazıda, şüphelilerin Cumhuriyet Vakfı yönetim kurulunu ele geçirilmeye çalıştıkları iddia edildi.
'İNKÂR ETMESİ KAÇMA ŞÜPHESİ DOĞURDU'
CUMHURİYET gazetesinin 9 yöneticisi ve yazarı hakkında, tutuklama kararı veren İstanbul nöbetçi 9. Sulh Ceza Hâkimliği gazetenin Genel Yayın yönetmeni Sözleri delilMurat Sabuncu için ayrı tutuklama gerekçesi yazdırdı. Karar özetle şöyle: “Toplanacak delillere şüpheliye atılı suçun niteliğinin değişmesi ile aleyhine olarak ağırlaşma ihtimalinin bulunduğu kanaatine varılmıştır. Şüphelinin soruşturma tutanaklarına yansıyan, sorguda da gözlemlenen savunma ve davranışlarıyla inkarcı tutumu, hâkimliğimizde serbest kalması halinde kaçacağı yolunda kuvvetli şüphe oluşturmuştur. Savunma ve davranışları hâkimliğimizde serbest kalması halinde delilleri yok edeceği, gizleyeceği veya değiştireceği, suçun mağduru ve tanıkları üzerinde baskı kurma girişiminde bulunacağı yolunda kuvvetli şüphe uyandırmıştır.”
‘KARİKATÜR İÇİNDEYİM’
Cumhuriyet gazetesi yöneticileri ifadelerinde suçlamaları kabul etmedi. Sabuncu, “4 - 5 manşeti baz alarak sayın savcı bizi nasıl itham ediyor. Bu savcı FETÖ-PDY’den yargılanmaktadır” derken, Güray Tekin Öz de “Başka gazetelerin başlıkları bu suçlama dosyasına delil olarak konulmuştur. Bunlar olsa olsa eleştiri olabilir. İnsanların sadece hoşuna giden haberler değil, gitmeyen haberler de yayınlanır” dedi.
Kadri Gürsel ise “‘Erdoğan babamız olmak istiyor’ şeklindeki yazılarım siyasi mizah yazılarıdır. Sübliminal mesaj vermedim” diye konuştu.
Çizer Musa Kart ise özetle “Kendimi bir karikatürün içerisinde hissediyorum. Yaptığım karikatürlerde PKK veya FETÖ çok ağır şekilde eleştiriler yapılıyorsa bu gazetenin bu örgütlerle bağlantısı olamaz” dedi.
HABERE DAVA AÇILIR
Yazar Hakan Karasinir “Haberde bir yanlışlık varsa, o zaman haber hakkında dava açılır, haberi yapan kişi yargılanır. Bana okunan haberler suç ise neden daha önceden dava açılmadı” diye konuştu. Vakfın yönetim kurulu üyelerinden Mustafa Kemal Güngör de “Bu tamamen siyasal bir operasyon. Ben 31 yıllık avukatım, bu suçlamaları görünce içim acıdı” dedi.
Sözleri delil
'BİRGÜN VE ZAMAN'LA AYNI MANŞETİ ATTILAR'
Cumhuriyet’e yönelik soruşturmada, Cumhuriyet Gazetesi Okurları Platformu (CUMOK) koordinatörü Mustafa Namık Kemal Boya’nın da tanık olarak ifadesinin alındığı ortaya çıktı. Boya, vakfın yönetiminin değişmesinden sonra, gazetenin siyasi çizgisinde büyük değişiklikler olduğunu iddia etti. Birgün, Taraf, Zaman gibi gazetelerle aynı başlıkların atılmaya başlandığına dikkat çeken Boya, “Bizim için önemli olan gazetenin Cumhuriyetçi çizgisini sürdüren bağımsız bir yayın organı olarak varlığını sürdürmesi. Gazetenin kapatılması ya da kayyıma devredilmesi seçeneklerini kabul etmiyoruz” dedi.