Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım, "Kültür ve Turizm Bakanlığı Yaşayan İnsan Hazineleri Geleceğe Aktarılan Mirasın Temsilcileri" ödül törenine katıldı.
Törende konuşma yapan Binali Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
“Biz AK Parti iktidarı olarak son 14 sene bu prensiple hareket ediyoruz. Hem maddi kalkınma hem manevi kalkınma konusunda geleneklerimizi koruyarak geleceğimizi oluşturmaya çalışıyoruz. Gençlerimiz bizim geleceğimiz onların geçmişini bilerek geleceğe hazırlanmaları, ülkemizin milletimizin değerlerinden kopmadan medeniyet yürüyüşünü sürdürmesi hem millet olarak istikbalimizin hem de 2023, 2053, 2073 hedeflerimizin gerçekleştirilmesi için en önemli miadımızdır.
Millet şuuru kültür değerlerimiz, inançlarımız bizi biz yapan değerlerimizi kaybettiğimiz zaman çok büyük tehlikelerle karşı karşıya kalmamız mukadder olur, kaçınılmaz olur. Bu özelliklerin halen dipdiri olduğunu 15 Temmuz gecesi gördük, yaşadık. Bu milletin insanları topa silaha karşı göğsünü siper ederek bu alçakça ruha gereken dersi vermiştir. Bu vesileyle ülkemizin refahı için hayatını seve seve veren bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Bu önemli etkinliği başlatarak, 'Yaşayan İnsan Hazineleri' fikrini her yıl ömrünü bu amaca vakfeden insanlarımızı gençlere tanıtmaya gayretinden dolayı Sayın Bakanım ve ekibine teşekkür ediyorum. Bütün üstatlara bütün konuklara hoşgeldiniz diyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan ise yaptığı konuşmada şunları söyledi: Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından düzenlenen, Yaşayan İnsan Hazineleri üstatlarımızı, sanatçılarımızı tebrik ediyorum. Bu sanatçıların her biri kendi hayatlarında vakfettikleri yetenekleriyle, ülkemize kazandırdığı değerlerle her türlü takdiri hak ediyor. Şairin, "Ya hayrandır sana, ya düşman ya hiç gibi unutulursun, ya da bir dakika bile aklından çıkmazsın" sözünde dediği gibi aklımızdan bir dakika bile çıkmayacaktır. Türkiye yaşayan insan hazineleri bakımından çok zengindir. Her konuda olduğu gibi bu hususta elimizdeki bu hazinenin değerlendirilmesini ve tespitini çok yapamıyorum. Bakanlığımız 2008 yılında geleneksel kültür değerlerimizi korumanın yolunun bunları icra edenleri korumaktan geçtiğinden yola çıkarak Yaşayan İnsan Hazineleri bilgi sistemini kurdu.
Her yıl değerlendirmeler yapılıyor. Bu değerlendirmeler sonucunda tespit edilen kişilere de ödüller veriliyor. Bugün 9 kişi ve 1 gruba ödüllerini tecvih ediyoruz. Ödül verilenlere baktığımızda, aşıklarımızdan müzik aleti ustalarına, kadar geniş bir yelpaza görüyoruz. İçlerinde Neşet Ertaş ve Şeref Taşlıova gibi ödül verdikten sonra kaybettiğimiz değerlerimiz var. Bakın Neşet Ertaş ne diyor: İnsanlar kendini bilebilseydi veya insanlar kendilerini bilebilseydi, belki de dünyada haksızlız kavga olmazdı, insan doğan yine insan öseydi belki de dünyada hayvan kalmazdı. Türkiye'nin her yerinde büyük ustalarımız var. Ustalarımızın yeteneklerini devam ettirmek için gençler konusunda sıkıntı yaşadığı biliniyor. Bugün çok alanda ocaklarını tüttürecek çırak bulamayan ustalarımız malesef kendi işlerinin son halkası konumundadır.
Neşet Ertaş'ın insan doğup yine insan ölen dediği insan, evet insanı tanımlamak için o kadar söze ihtiyaç var ki günlerce saysak bitiremeyiz. Mehmet Akif, İnsan adını verdiği şiirinde ne diyor:
Haberdar olmamışsın kendi zatından da hala sen,
"Muhakkar bir Vücudum'." dersin ey insan, fakat bilsen
Senin mahiyyetin hatta meleklerden de ulvidir:
Avalim sende pinhandır, cihanlar sende matvidir;
Zeminlerden, Semalardan taşarken feyz-i Rabbani,
Olur kalbin tecelli-zar-ı nura-nur-i Yezdani.
Kendi konumundan haberdar olmayan insanın hayatı kesintisiz bir arayışla geçmektedir.Hangi branştan olursa olsun tüm bilim insanlarının üstünde vakıf ettikleri husus insanın kendi iradesiyle bilgi sahibi olabildiği ve karar verebildiği olduğudur. Bazı insanlar doğru kararlarla hem kendi hayatlarına hem de insalara değer katarken bazıları da yanlış kararlarla insanlara neden olabiliyor.
Değerli kardeşlerim her birimiz irade sahibi bir fert olarak yaptığımız ve yapmadığımız şeylerden sorumluyuz. Nitekim yaşayan insan hazineleri olarak tarif ettiğimiz değerlerimiz özel bir eğitimleri olsa da olmasa da usta çırak ilişkisi içerisinde kabiliyetlerinin el verdiği alanda kendini yetişmişlerdir. Bir zanaatı ustasından öğrenmek değerlidir ama onu bir adım ileriye taşımalıdır. Bizim kültürümüzde nesilden nesile geçen sanatın ve ilmin en az bilgi kadar önemi vardır. Yunus Emre'nin söylediği gibi "Girdim ilim meclisine, eyledim kıldım talep, dediler ilim geride, illa edep illa edep." Sadece bilginin değil, aynı zamanda edebin aktarıldığı ahilik sistemi devlet ve toplum sistemimizin görünmeyen omurgasıdır.
Son bir asırda yaşadığımız sıkıntıların kaynağı işte bu birlikteliği yaşatmakta karşılaştığımız zorluklardır. Milletlerin tarihlerinde dönüm noktaları vardır. Bizim tarihimizde 1071 dönüm noktasıysa, 1299, dönüm noktasıysa 1453 dönüm noktasıysa, 1923 dönüm noktasıysa inanıyorum ki 15 Temmuz da dönüm noktasıdır. Ben milletimle iftihar ediyorum. Zira bu millet demir yığınlarına F-16'lara, tanklara toplara silahlara, işte eşref-i mahlukat olarak göğsünü erdi.
Gençliğimize bazıları laf atıyor. Bu gençlik tankların ününde göğsünü siper etti ve Hakk'ın da vadettiği günler doğdu. Ben bu gençliği selamlıyorum.
Türk milleti 15 Temmuz'da sadece hürriyetine, sadece inancına, sadece bayrağına, ezanına, sadece demokrasisine değil, aynı zamanda hedeflerine de sahip çıkmıştır. Ama bundan rahatsız olanlar da olmuştur. Selalardan, ezan seslerinden rahatsız olanlar olmuştur, geçmişte de bunlardan rahatsız olanlar vardı. Onların uzantıları hala var, yarın da olacak onu bilesiniz ama bütün mesele biz yolumuzda daim olalım ve kula kul olmayalım. Sadece Allah'a kul olalım.
Halkımız FETO'yla birlikte PKK'sına DEAŞ'ına kadar tüm terör örgütlerine meydan okuyarak, tek millet, tek vatan tek bayrak dedi. 80 milyon biz tek milletiz. Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi Boşnağı tek millet. Vatan olması için toprağın kanla yoğrulması gerekiyor. Bizim bu topraklarımız da şehit kanlarıyla yoğruldu, onun için bu topraklar vatan. Kimse bu vatan toprakları üzerinden operasyon yapamaz. Yaparsa işte Doğu'da, Güneydoğu'da olanları görüyorsunuz. Durmak yok. Zaten şüheda olmazsa vatan olmaz. Bu günlere böyle geldik bundan sonra da böyle yürüyeceğiz.
Türkiye Cumhuriyeti devletinden başka bizim devletimiz yok. Kimse yok paralel devletmiş yok şöyle devletmiş boşuna heveslenmesinler. Artık bu tehditleri doğrudan kaynağında yok edeceğiz. Onun için Suriye'deyiz, onun için Irak'tayız. Oraya yerleşmek için değil oradan gelen tehditleri durdurmak için. Oradan havan toplarını atarak sen Gaziantep'te bana şehitleri hatırlatamazsın. Terörün olduğu neresi varsa oradayız.
Artık kimsenin Türkiye'yi terör örgütleriyle, bölünme, parçalanma paranoyalarıyla oyalama imkanı kalmamıştır. Çünkü biz 15 Temmuz gecesi darbe girişiminin mahiyeti ortaya çıktığında milletimizle birlikte şu kararı verdik; yaşayacaksak adam gibi yaşayacağız, öleceksek de adam gibi öleceğiz. Başka yerlerde görülen zilley politikası bizim gibi binlerce yıllık devlet geleneği olan bir topluma uymaz. Biz baş eğmeyen, baş veren bir milletiz. 2023, 2053 gibi tarihler büyük bir temenniden ibaretti. Artık bu hedefler bizim kutlu yürüyüşümüzün istasyonlarından ibarettir.
Allah'ın izniyle o gece sokakları dolduran milyonlarca insanın cesareti, şehitlerimizin kanları asla unutulmayacaktır, asla boşa gitmeyecektir.
ALMANYA'YA FETÖ ELEŞTİRİSİ
Ülkeme ve milletime haksızlık yapıldığında hele hele saldırıldığında susmayı kendime yakıştıramıyorum. Türkiye yakın zamanda verdiği bir notayla uzun süredir Almanya'da olduğu bilinen FETO üyesi savcıların yakalanarak ülkemize iadesini talep etmiştir. Almanya FETO üyesi savcıların iade edilmeyeceğini söylemiştir. Bakana göre Türkiye'yle Almanya arasındaki iade anlaşması sadece ağır suçları kapsıyormuş, siyasi suçları kapsamıyormuş.
Biz de Almanya'nın bu yaklaşımını ve bu uygulamaları kaygıyla dehşetle izliyoruz. Ey Almanya Sayın Merkel'e ben dört bin dosya verdim. Daha sonra İstanbul'da "Sayın Şansölye size verdiğim dosyalar ne oldu" dedim. Bana şöyle bir cevap verdi: O dosyaların sayısı 4 bin 500 oldu.
Şimdi kalkmışlar bize akıl veriyorlar; 'endişeleniyoruz'. Almanya, biz sizin bu duruşunuzdan endişeleniyoruz. Siz şu anda teröre çanak tutuyorsunuz. Bu terör belası, bumerang gibi gelip sizi de vuracaktır. Türkiye olarak bizim sizden bir beklentimiz yok ama siz, teröre yataklık yapmaktan tarih boyunca anılacaksınız.
PKK, DHKP-C, FETÖ gibi terör örgütlerinin mensuplarına yıllardır kol kanat geren Almanya'nın şimdi de ısrarla Feto'nun arka bahçesi haline dönüşmesinden dolayısıyla biz de endişe ediyoruz. Her zaman söylediğim gibi terör örgütleri akrep gibidir, eninde sonunda döner, kendini sırtında taşıyanı da ısırır Teröristlere kucak açan Almanya'nın akıbetini hayırlı görmüyorum. Almanya'da Türklere yönelik çok fazla ırkçı saldırı yapılıyor. Almanya örgüt üyelerine sahip çıkmayı tercih etti.
Bizim iç hukukumuz kimseyi ilgilendirmez. Bizlerin yaşadığını bir hayal etsinler, acaba onların parlamentosu bombalansa neler hissederdiler bunu bir hayal etsinler.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından düzenlenen Yaşayan İnsan Hazineleri ödüllerini kazanan üstatlarımızı ve sanatçılarımızı birkez daha tebrik ediyorum.