Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Milliyet gazetesini ziyareti sırasında önemli açıklamalarda bulundu. Mithat Yurdakul imzasıyla Milliyet'te yayımlanan haberde, Müezzinoğlu'nun açıklamaları şöyle:
- “Emekliler için promosyonu bir noktaya getirdik. Başbakanımız bir basamak daha yukarı çıkararak emekliye kısıtlı da olsa daha iyi bir koşul oluşturur. Başbakanımız önümüzdeki günlerde bankalarla görüşerek, işi biraz daha zorlayacak. Bankalarla konuştuk. Emekli maaşları, para sizde (bankada) kaç gün kalıyor? 1 gün kalan var, 2 gece kalan var, 2.5 var. Ortalama 2 gün kabul ettik. Ortalama 2 gün, yılda 24 gün ediyor. 1 yıllık miktar 195 milyar TL. Bunu 200 milyar ve yıllık 1 ay kabul edin. 200 milyar yılda 1 ay bankada kaldığında bunun karşılığı ne?
Hesap yaptılar. 110 lira yıllık. Dedim onu 125 lira kabul edin. 3 yıllık karşılığı 375. Hadi bunu da 400 yapın. Geldiğimiz nokta bu. 11 milyon 800 bin emekli var. 400 lirayı 3 yıla bir dağıtın. 100 lira civarı. Biraz üzerinde rötuşlara ihtiyaç var. Ben yılbaşına olur diye düşünüyorum. Emeklimizi farklı yerlere sürüklemek isteyen bir algı yönetimi yapıyorlar. 900 TL’lik rakamlardan söz edenler oldu. Kamuoyuna yansıyan rakamların karşılığı yok bankalarda.”
‘Kıdem seneye çözülsün’
- “Kıdem tazminatı konusunda işverenle işçi arasında henüz makas çok açık. Sendikalarımız ‘asla geri adım atmayız’ diyor kazanılmış haklardan. Haklılar. İşveren, ‘ne sorumluluğum varsa yapayım, 10-20 yıl sonra devasa rakamlar çıkmasın’ diyor. O da kendi ölçeğinde haklı. Şu anda kıdem tazminatından istifade eden çalışan sayısı yüzde 30’u geçmiyor.
Yüzde 70 kıdem tazminatından sıfır faydalanıyor. 3 ay çalıştı diyelim, tık diye fonda birikebilmeli. Üzerinde yoğun bir çalışmaya ihtiyacımız var. (Tazminata esas alınacak gün sayısı) Şu düşmesin, bu düşmesin... Öteki tarafta yüzde 70 zararda olanı ne yapacağız? Alternatifler çok. Mevcutların koşulları aynen devam edebilir diyebiliriz. bugün başlayanlarınkini fona aktaralım. Burada önemli olan çözüm üretmek. 2017’de ben olsun istiyorum. Öyle veya böyle bir yerden başlamamız lazım.
- (Taşeron işçilerin durumu) 3 - 4 ay içinde gündemimize kamu personel reformunu alabileceksek bunu da onun içine alacağız. Kamuda kaç çeşit çalışan olduğunu neredeyse Çalışma Bakanı olarak ben bile karıştırıyorum. Farklı statüler olur. Herkes 5 yılda bir kendini yenilediyse bir üst statüye geçer. Onun gereğini yapamıyorsa mevcut statüsünde devam eder.
- (KPSS) Güven sıfırlandı. Bütün sistemi A’dan Z’ye bütüncül olarak kurgulayabileceksek önümüzdeki 4-5 ayda, bunun üzerinde çalışacağız yoksa yine noktasal çözümlerle süreci yöneteceğiz. Bir çalışma yürütülüyor.
Çalışmada üniversiteden hocalar, özel sektör, belediyeler, iş dünyası, sendikalar var. Açık uçlu soru düşünülebilir. Bu sorular puan vericiye en büyük veriyi veriyor. Bizim çocuklarımıza yaptığımız en büyük kötülük oldu belki de bu test sistemi.”
Toplum vicdanı kabul etmemeli
- (Aleyna Tilki tartışmaları) Bir genç kızın, aklı baliğ olmamış bir kişinin, birilerini eğlendiren pozisyonda istihdam edilmesi, o pozisyonda olanların da bunu kabul etmesi sorun. Burada kanundan çok toplumsal duyarlılık mesele. Aleyna’nın gittiği mekâna gidenlerin en az yüzde 90’ı eğitimli. En az yüzde 90’ı medeni, insani, insan hakları anlamında dağdaki çoban değil. Nasıl oluyor da o mekânda senin kızın, yeğenin yaşındaki birinin seni eğlendiriyor olmasına rıza gösteriyorsun? Toplum vicdanı bunu kabul etmemeli.
FETÖ’nün ana omurgası çöktü
- “Açığı alınanlarla toplam işlem yapılan kamu görevlisi sayısı 100 bini geçti. FETÖ anlamında kamuda büyük çoğunluğu bitti. Bana göre yüzde 80’i. Bundan sonra noktasal bazı şeyler mutlaka vardır. Yüzde 80’i bitti biz rahatız anlamında değil, ana omurgayı çökerttik. Bundan sonra gündemimiz bir taraftan işimizi iyi yapmak, diğer taraftan dikkatle özellikle stratejik noktalar... Bu da nedir; personel, otomasyon, kasadır. Bu üç yer. Kriptolar, artık kriptoluk yapamaz. Bununla mücadeledeki samimiyet ve duyarlılık önemli. Samimiyetimiz var ama duyarlılığımızı kaybedersek olmaz... Samimi mücadele olacak, uzun ömürlü olacak, duyarlılık kaybedilmeyecek. Bütün gündemimiz de bu olmayacak. Yeni personel alınmıyor diye de bir şey yok. Maliye Bakanımızla ikimiz ihtiyaçlara göre imzayı atıyoruz personel alınıyor.
Kamu personeli reformu...
- Kamu personeli reformu için çalışmalarımız devam edecek. Burada da benzer sıkıntımız var; merkeze güvencenin artırılması. Mesela ben 30 yıl olmuş uzman hekim olalı. Benim kıdemimi yıllardaki birikim getiriyorsa bu yanlış bir şey. 5 yılda bir bilimsel gelişmelerde var mı, işin teoriğiyle pratiğini geliştiriyor mu? 15 Temmuz’da karşılaştıklarımız, devlet memurluğundaki sistemi yeniden analiz etmemizi gerektiriyor. Alımlarda öyle tespitler var ki, memuriyetin imkanlarını PKK terör örgütüne yansıtıyor. Testi çözmüş, iki sorunun analizini yapamıyor. Kamudaki görevini meşruiyet dışı bir yapıya kullanıp kullanmayacağının mülakatla da test sistemiyle de analizi olmaz.
(Terör örgütü mensuplarının) Girememesi konusunda bu işin yüzde 100’ü yoktur. Benim yanımda hiç yanlış yapan olmayacak diye bir iddiam olamaz. Sistem zararlıyı atar. Devlet yaşayan bir organizma, analizini yapacak. Devlet memurluğunda güvence bu kadar sağlamsa durma analiz yap. Ben sağlık Bakanıyken 18 daire başkanını FETÖ dolayısıyla görevden aldım, 12’si 2 ay içinde geri geldi. Mahkemeden dönünce daha garanti oluyor durumu. Geri dönenleri terfiyen Başbakanlığa havuza topladık. Mahkeme kararıyla tekrar dönmemesi için. Bütün bakanlıkların havuza gönderdiği bir yapı var.”
Anayasa referandumu % 55’le geçer
- “(Anayasa referandumu geçer mi? sorusuna) Kesinlikle. Yüzde 55’ün üzerinde çıkar. Siyaseti makul, toplumla iletişimi daha makul kursan Anayasa yüzde 80, 90 çok rahat çıkar. Başkanlık dahil. Çatışmacı, ayrıştırmacı ve kendini kuşatan bir yapı olunca ister istemez rakamlar... Şunu anlamıyorlar. 80 milyonun cephesi olmaz, 80 milyonun farklılıkları olur ve bu zenginliktir.
- (Partide FETÖ mensubu var mı? sorusuna) Hiç yoktur demiyorum, ama parti dinamiklerini etkileyecek kadar yoktur. Farzedelim İstanbul’da 100 tane üst düzey yöneticimiz var, içinde bir tane var mıdır, varsa da, soru işaretidir o.
- (Cumhurbaşkanı’nın sitemi konusunda) Hem şahsı, hem ailesi, hem millet adına tüm DNA’sını değiştirecek şekilde fotoğrafı gördü. O fotoğrafla mücadeleyi çok agresif yapma ihtiyacı duydu. Öyle agresif hissetmeyen bir grup arkadaşımız oldu. O da onu rahatsız etti. Sırtında yumurta küfesi var. Tek bir yumurtayı kırmadan yumurta sayısını artırmaktır mahareti. Sırtındaki tek bir yumurtayı kırmamak için de çok fedakârlık yapmıştır.
Bir de öyle bir Hadise ki, birden bire bıçakla kesmen gerekiyor. Kesip bırakman da yetmiyor. Kestin, mücadele etmen gerekiyor. Şimdi o, bir taraftan kesti, bir taraftan mücadele etti her şeye rağmen. Şimdi burada kesmeyi başarmakta zorlananlar oldu. İki, kesti ama mücadele etmekte zorlananlar oldu. Üç, kesti, mücadeleyi de yaptı; o mücadeleyi yeterince yapmakta koşullar yardımcı olmadı.
14 yıllık bir iktidarsınız. 14 yılın içinde hep bir siyasi mücadele ile gelmişsiniz. Bu yolculukta 10 milyonun üzerinde üyen var. 300 küsur milletvekilin var. Belediye başkanların, meclis üyelerin var. O süre zarfında herkesin öyle ya da böyle bir iletişimi olmuş. Bir kısmı fiilen içine girmiş. Doğru olduğuna inandı veya şu oldu... Dolayısıyla bunlar çok kolay işler de değil. Adamlar ayrık otu gibi, her tarafa girmiş.”