Petrolün büyük para ettiği yıllar artık uzakta kaldı gibi. 2014 yılından bu yana petrol fiyatı adeta serbest düşüş yaşadı. O tarihte 100 dolar olan varil fiyatı sonradan 26 dolara kadar geriledi. Bir süredir görece düşük seyreden petrol fiyatları ulusal ekonomilerde ters yönlü etkiler yarattı. Petrol üreten ve ihraç eden ülkelerde fiyatın çökmesi sonucunda ihracat gelirlerinde hacimli gerilemeler oldu. Bunların çoğu “tek ürün ekonomisi” olduğu için petrol gelirindeki azalma doğrudan kamu gelirlerinde ciddi daralmaya yol açtı, kamu hizmetlerinde sıkıntılar yarattı. Bir zamanlar adeta dünyanın efendisi gibi davranan petrolcülerin esamisi okunmaz oldu. Buna karşılık ulusal petrol üretimi ihtiyacını karşılamadığı için petrol ithal etmek durumunda olan ülkeler petrol fiyatlarındaki bu hacimli düşüşten fayda gördüler. Gerileyen petrol fiyatlarının iç fiyatlara yansıyan marjı daraldı. Bu enflasyonu yavaşlatan etki yarattı. Fiyatın düşmesi sonucunda petrol ithal faturasının daralması da bu ülkelerde dış açığı küçülttü, döviz harcamalarını azalttı.
Petrol fiyatındaki bu büyük marjlı düşüşün çok sayıda etkenden kaynaklandığı söylenir. Siyasi hesaplaşmadan vahşi spekülasyon oyunlarına kadar nedenler sıralanır. Ama temelde petrol fiyatlarındaki bu hareketin arkasında basit, bilinen bir neden olduğunu kabul edenlerin sayısı ötekilerden daha çoktur. Basit neden petrol piyasasında arz-talep dengesinin bozulmuş olmasıdır. Üstelik, petrol fiyatının gerilediği dönemde hem arz hem de talep tarafında bu hareketi besleyen gelişmelerin olması fiyattaki aşağı yönlü hareketi güçlendirmiştir. Talep tarafında esas etki küresel durgunluk nedeniyle büyüme oranlarının düşmüş genel petrol talebinin gerilemiş olmasıdır. Arz tarafında ise üretimi besleyen gelişmeler söz konusudur. OPEC disiplinin zaten yitirilmiş olması arz yönlü bir fiyat denetimi yapılmasını zaten imkansız hale getirmişti. Fiyatın düşmesinin neden olduğu gelir kaybını telefi etme telaşı petrol ihraç edenlerin petrol üretimi ve arzını hızla ve sürekli arttırmalarına yol açtı. Bu arada başlangıçta yüksek olan petrol fiyatının üretimini yapılabilir hale getirdiği kaya gazı ve benzeri alternatif ürünlerin de pazara gelmesi arz fazlalığını iyice belirgin hale getirdi. ABD, Kanada gibi büyük ülkelerin ithalatçı konumdan ihracatçı duruma kaymaları da uluslararası piyasadaki arz baskısını güçlendirdi. Sonuçta petrol piyasasında ortaya çıkan arz fazlası fiyat üzerinde aşağı yönlü ve sürekli bir baskı oluşturdu.
Bu baskının hala devam ettiğini söylemek mümkün. Piyasadaki spekülatif hareketler petrol fiyatına bir oynaklık vermişse de son yıllardaki arz baskısı hala fiyatın genel yönünü belirliyor. Ancak, petrol fiyatlarındaki hacimli düşüşten kaynaklanan dengesizlik sürdürülebilir bir durum değil. Özellikle giderek daha düşük fiyattan daha büyük miktarlarda petrol satmaya zorlanan ve büyük kamu geliri kaybına uğrayan üreticiler için durum gittikçe sıkışık hale geliyor.
Son günlerde bu yönde bazı girişimlerin olduğu biliniyor. Bu girişimlerin birisi eski OPEC’i, aynı işlevi yeniden üstlenmek üzere, diriltmek, ayağa kaldırma çabası. Suudi Arabistan’nın itmesiyle Eylül ayında bir araya gelen OPEC üyeleri petroldeki aşırı arzı daraltmak, fiyat üzerindeki baskıyı hafifletmek için ilk adımı attılar. Henüz bağlayıcı olmayan bir kararla eski zamanlarda olduğu gibi üyelere dağıtılan kotalarla arz kısıntısı yapılması düşüncesi genel kabul gördü. Bağlayıcı kararın Kasım toplantısında somutlaştırılarak arz kısıntısının devreye sokulması bekleniyor. Petrol arzını kısarak fiyatı aşağıya doğru baskılama girişimi OPEC dışındaki petrol ihracatçılarına da cazip geldi. Başta Rusya birçok ülke bu girişime destek vereceklerini açıkladılar.
Sonuçta petrol piyasasında yeni bir fiyat dengelenmesinin yolunun açılabilme olasılığı doğdu. Olasılık diyorum zira petrol piyasası ve özellikle de OPEC çevresinde bu tür anlaşmaları yapıp ardından herkesin kendi yoluna gitmesinin çok sayıda örneği var. Dolayısıyla genel bir güvensizlik söz konusu.
Ancak güvensizlik yaratan sapmaların yaşandığı dönemle bugün arasında temel bir fark var. Ortakların anlaşmalara uymadığı dönem petrol piyasasında talep fazlasının etkili olduğu, fiyatın genellikle yukarı yönlü hareket ettiği dönemdir. Bu gün ise bunun tam tersi söz konusu. Bu nedenle, bu kez ortakların miktar kısıtlamasında daha özenli olacakları, petrol fiyatını 50-60 dolar bandına çekip, burada uzun süre tutacakları öngörülüyor. Son günlerde petrol piyasasında böyle bir yeniden dengelenme olacağına dair açıklamaların altında yatan neden bu yeni uzlaşıdır. Bakalım bu defa sonuç alınacak mı?