Merkez Bankası'nın bu ay da faiz indireceği hemen hemen kesinleşti.
Ancak Merkez Bankası faiz indirse bile, hükümetin indirimlerden amaçladığı kredi maliyetlerinin azalmayacağı da artık açıkça gözüküyor. Bankaların kredi için kaynak bulmakta zorlanmasının yanında, maliyetlerin giderek arttığı görülüyor.
Eylül ayı enflasyon rakamlarının iyi çıkması üzerine, piyasada Merkez Bankası’nın bu ay faizleri 0.50 puan indirebileceği gündeme gelmiş, bu da kurların yükselmesine neden olmuştu. 0.50 olmasa da 0.25’lik indirime artık kesin gözüyle bakılıyor. Merkez Bankası Başkanı’nın Washington’daki konuşmaları da indirim yapılacağının işaretiydi.
Hükümetin Merkez Bankası’nın sürekli faiz indiriminden memnun olduğunu biliyoruz. Son enflasyon rakamlarından sonra tüm bakanlar, “Merkez’in indirimlerinin devam etmesinin önü açıldı” türünden açıklamalar yaptılar.
Hükümetin faiz indirimi konusunda ısrarının nedeni; bankaların daha ucuz kredi vermesinin, bu yolla düşen büyüme oranlarının canlanmasına katkı sağlanacağı beklentisi. Ancak durum hiç de hükümetin amaçladığı gibi gelişmiyor. Çünkü kredi için bankaların mutlaka dış kaynak temin etmesi gerekiyor, dış kaynağın maliyeti de gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Dolayısıyla Merkez Bankası’nın faiz indirimi bankaların vereceği kredi maliyetlerini düşürmüyor.
Aksine, Merkez Bankası’nın bu kadar iştahla faiz indirimine devam etmesinin de etkisiyle, dışarıda Türkiye ekonomisinin iyi yönetildiğine olan güven azaldığı için, kaynak maliyetleri dolayısıyla kredi faizleri yükselmek zorunda kalıyor.
Hükümet bir yandan da bankaların mevduat faizlerinde yarışa girmemesini, bunun kredi maliyetlerini yükselttiğini söyleyip, bu açıdan bankalara baskı yapıyor. İç kaynaklar zaten kısıtlı iken faizleri negatif kalırsa mevduatın gelmeyeceğini, dış kaynak bulmanın her geçen gün zorlaşıp maliyetlerin yükseldiğini bilmez gibi, bu konuda ısrar edebiliyor.
Başbakan Binali Yıldırım’ın TOBB ile yaptığı son toplantıdan da açıkça ortaya çıktı ki; önümüzdeki günlerde bankaların üzerindeki baskı daha da artacak.
FITCH DE İNDİRİRSE MALİYET KATLANACAK
Son dönemde bankacılık kesiminde en çok konuşulan konuların başında; Moody’s’den sonra Fitch’in de not indirime gitme ihtimali ve bankaların sendikasyon kredilerindeki faiz oranları geliyor.
Geçen hafta yapılan sendikasyon yenilemelerinde maliyetlerin 0.25 puan arttığı açıkça görüldü. Bunun çok yüksek bir artış olduğu ortada. Ancak şimdi de Fitch’in not indirimi korkusu her yanı sarmak üzere. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci geçenlerde “Fitch de Moody’s’den etkileniyor” diyerek yeni bir not indiriminin haberini verir gibiydi...
Bu indirimle birlikte dış kaynak maliyetinin daha da artacağı, asıl etkinin ise bankaların sermaye yeterliliklerinde meydana geleceği belirtiliyor. Bazı riskler daha fazla hesaba katılıp bankaların sermaye gerekliliklerini büyütecek. Buradan gelecek artı yükü analistler 1.25 ile 1.50 puan arasında tahmin ediyorlar.
Özetle; Moody’s’in ardından Fitch’in de not indirmesi, maliyetleri katlayacak kredilere ayrılan kaynakları iyice sınırlayacak.
Siz banka yönetiyor olsanız hükümete, “Bana baskı yapacağınıza, kötü yönetim göstermeyin; gereksiz altyapı yatırımlarına kaynak diye zorlayıp asıl canlanma sağlayacak kredilere ayrılacak kaynağı azaltmayın, hesapsız faiz indirimlerini zorlamayın, siyasi maceralara girmeyin, demokrasiye dönün, FETÖ diye tüm muhalifleri içeri atıp yurt içinde barışı bozmaktan, dışarıda Türkiye algısını kötüleştirmekten vazgeçin” demez misiniz?