Türkiye, ekim ayıyla birlikte bütçe ve program maratonuna başlıyor.
Bugünlerde yeni Orta Vadeli Program (OVP) hedeflerinin açıklanması, 17 Ekim’de de 2017 yılına ilişkin bütçe yasa tasarısının TBMM’ye sunulması gerekiyor. Piyasalarda bu ay tartışacağımız makro dengelerin etkisi olacağı kesin. Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, OVP’nin bu yılki hedeflerinde şaşma olduğunu, buna iç ve dış şokların neden olduğunu, bunlara gerekli tepkileri vereceklerini belirtip, “Türkiye hızlı bir şekilde 2017 yılında zemin kazanacak, tekrar bir çıkış yaşayacak” demiş.
Tam da uluslararası ekonomi çevrelerinde 2017 yılının tüm dünya ekonomisi için iniş çıkışların artacağı, geçiş dönemi sancılarının büyüyeceği, büyük ülkelerdeki seçimler nedeniyle ekonomilerin savsaklanacağı bir yıl olacağı analizleri yapılırken, bunları söylemesi ilginç. Küresel gelişmeler hala belirleyici olduğuna göre bunları iyi analiz etmeden, içeriye ilişkin politika belirlemek bir hayli güç.
Bunun da ötesinde Türkiye’ye özgü siyasi ve ekonomik koşullar, bence küresel gelişmelere kıyasla daha da zor bir ortamı beraberinde getiriyor. Şimşek’in dediği gibi; turizmdeki sıkıntı büyümenin yaklaşık 1 puan düşük çıkmasına neden olmuş olabilir. 2017’de tümüyle düzelemeyeceğine, zaten bu sorunu mevcut yönetim yarattığına göre, benzer şeyleri yaşamayacağımız ne malum?
Şimşek, tarımda geçen yılki performanslar olmamasını da yine sapma olarak niteliyor ama Türkiye’de tarım zaten hâlâ doğayla belirlenen bir alan değil mi?
Şimşek OVP’deki sapmalar için en fazla 15 Temmuz darbe girişiminin etkili olduğunu söylüyor. Bu da doğru olabilir; büyümedeki sıkıntı daha önce belirginleşmişti ama 15 Temmuz’dan sonra yeni sıkıntılar başladı. Ancak bu unsur bence yılın 4. çeyreğini çok daha fazla etkileyecek. Hâlâ el koymalar, işten çıkarmalar, tutuklamalar devam ediyor ve alışveriş hala bu gelişmelerden olumsuz etkileniyor. Dolayısıyla, yılın sonuna kadar bu kargaşanın normalleşmesi çok zor görünüyor. Sorunun yönetilemediği de açık.
Ayrıca 15 Temmuz darbe girişimi etkilerinin ekonomi için 2017 yılında giderilmesi diye bir şey de pek olamayacak. Yani buradan kaynaklanan ekonomik sapmaların, 2017 yılında düzeltilmesi de çok zor.
Buna rağmen 2017 nasıl sıçrama yılı olacak, şahsen ben anlamadım
KUR NİYE YÜKSELDİ?
Biliyorsunuz; geçen hafta sonunda dolar kuru 3.01 TL’ye kadar çıkıp, 2.99 TL’ye geri döndü. Bunun nedeni FED Başkanı Yellen’ın aralıkta faiz artışı ihtimalini kuvvetlendiren açıklaması ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olağanüstü halin uzatılması için, “1 yıl bile yetmeyebilir” sözleri idi.
Bütçe ve OVP yaparken belirli hedefler alırsınız, ama bunların altı dolu olmazsa piyasaya güven değil güvensizlik aşılarsınız. Örneğin dolar kurunu kaç TL baz aldığınız hayati öneme sahip olacaktır.
Olağanüstü hal uygulamaları, özellikle FETÖ dışındaki aydın ve gazeteci tutuklamaları, TV ve gazete kapatmalar, demokrasiden geri dönüş uygulamaları ekonomi üzerinde Hükümetin sandığından çok daha etkili. Yani Şimşek ne kadar iyi niyetli olursa olsun; bu uygulamalarla kuru da, temel dengeleri de tutması çok zor.
Özetle; olağanüstü hal uygulaması devam ettiği sürece, bütçe ve program yapmak da, hedefler konusunda güven vermek de çok daha zor olacak.