Yazdır

Merkez Bankası'ndan yavaşlama kaygısı ve faiz indirimi

Tarih: 23 Eylül 2016 - 06:08

Hürriyet yazarı Uğur Gürses, Merkez Bankası PPK'nın faiz indirimi kararını değerlendirdi

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) dün faiz koridorunun üst bandında yedinci indirimini yaptı ve faizi yüzde 8.25'e çekti. Hürriyet yazarı Uğur Gürses, bugünkü köşesinde, PPK'nın faiz kararını ve yapılan açıklamada ekonomik yavaşlamaya dikkat çekmesini değerlendirdi. 

Merkez Bankası Para Politikası Kurulu (PPK) dünkü aylık toplantısında da faiz indirmeye devam etti; tavan faiz olan yüzde 8.50 düzeyindeki gecelik borç verme faizini çeyrek puan indirip yüzde 8.25’e çekti. Politika faizi yüzde 7.5’te, faiz koridorunun alt bandı gecelik borçlanma faizi de yüzde 7.25 ile sabit kaldı. Geç likidite penceresi borç verme faiz oranı ise yüzde 10’dan yüzde 9.75’e indirildi.

Asıl dikkat çekici olan, Merkez Bankası’nın dünkü kararının açıklamasına ilk cümleden ekonomik yavaşlamadan bahsederek başlaması; “Son dönemde açıklanan veriler ve yılın üçüncü çeyreğine dair göstergeler iktisadi faaliyetin ivme kaybettiğine işaret etmektedir”.

İÇ TALEP BEKLENTiSİ

Merkez Bankası’nın karar için toplandığı günün öncesinde, 2014 başında alınan makro ihtiyati önlemlerin bir bölümünün gevşetildiği açıklanmıştı; kredi kartı taksitlerinin vade tavanı 9 aydan 12 aya çıkarılıyor, tüketici kredilerindeki vade de 3 yıldan 4 yıla çıkarılmıştı. Bankanın ağustos ayı toplantısı sonrasındaki açıklamada, bunların makul kredi büyümesine katkı verdiğini söyleniyordu. Bankanın dünkü açıklamasında şimdi; kredi kartları ve tüketici kredilerine dair gevşetme kararlarının iç talebi toparlayacağını vurguluyor; “Alınan destekleyici teşvik ve tedbirlerin katkısıyla son çeyrekten itibaren iç talepte toparlanma eğiliminin başlaması beklenmektedir.” Banka iç talepteki zayıflamanın enflasyona olumlu bir katkı vereceği fikrinde; “Toplam talepteki yavaşlama çekirdek enflasyondaki kademeli düşüşü desteklerken gıda fiyatlarındaki aşağı yönlü seyrin de etkisiyle kısa vadede enflasyonda düşüş öngörülmektedir.” Ama diğer taraftan da, “akaryakıt ürünlerindeki vergi ayarlaması ve diğer maliyet unsurlarındaki gelişmelerin” enflasyondaki iyileşmeyi sınırlayacağını not düşüyor.

TEMKİNLİ DURUŞ

Geçmiş açıklamalarda para politikasındaki ‘sıkı duruşun’ korunacağı vurgusu yapılırken, şimdi ‘temkinli duruşun’ korunmasından bahsedilmeye başlanmış.

Ya peki hani şu malum ‘para politikasında sadeleşmenin’ geleceğine ne oldu? Dünkü açıklamada bundan eser yok. Olsun; amaç faiz indirmekse gerekçe bulunuyor.

Ama geçen ay da tahmin ettiğim gibi; banka faiz indirmeye devam edecek. ABD Merkez Bankası’nın faizleri yükseltme olasılığının en erken kasım, en geç aralık ayına ötelenmesi penceresi de belirince; ufukta bizim Merkez Bankası’nın da olasılıkla ekim ayında tabanı yüzde 7’ye, tavanı yüzde 8’e indiren, repo faizini de yüzde 7.50’de tutarak simetrisi sağlanmış ‘sadeleşme’ tamamlanmış olacak.

ÖNLEMLER İŞE YARAYACAK MI?

ASIL soru şu; bankacılık kesimine koyulan ve ağırlıkla bireysel müşterilerin kredi kartı ve tüketici kredilerine uygulanan kısıtlamalardaki gevşetmeler, ‘kulak çekilerek’ yaptırılan faiz indirimleri, Merkez Bankası’nın tavan faizi dünkü dahil nisandan bu yana indirmesi işe yarayacak mı? Enflasyon ne olacak? Toplum gündelik ekonomik kararlarını, yaşadığı siyasi gelişmelerden ayrı biçimde almaz. Darbe girişimi ve sonrasındaki OHAL uygulamalarının, hane halkında geleceğe dönük iktisadi kararları ertelettiğini düşündürüyor. Nitekim hükümet de bunun sadece ekonomik sonuçlarının farkında; bir şeyler yapma çabasında. Sorunun aslı çözülmeden, OHAL’den normal hale dönülmeden hane halkının normal ekonomik akışa dönmesi kolay değil. Makro ihtiyati kararların gevşetilmesi, faizlerin indirilmesi, hane halkının duruşunu pek etkilemez. Faiz ya da regülasyon sinyali yerine; siyasi, askeri ve adli alanlardaki çalkantıların durulması çok daha önemli.

ÇEKİRDEKTE DÜŞÜŞUMUT VERMİYOR

FAİZ indirimlerinde bir sorun var; çekirdek enflasyon umut verici biçimde düşmüyor. Yıllık yüzde 8’in altına düşmemişken, Merkez faizi düşürmek için önden koşuyor. Ya piyasa beklentisi? Orada da umut verici gelişmeler yok; önümüzdeki 12 ay sonunda yüzde 7.62, 24 ay sonrasında yüzde 7.11 bekleniyor. Hele ki; turist girişlerinde yıllık 10-12 milyar dolara yakın kayıp yaratabilecek bir düşüşün olduğu bir yılda, doğal olarak talep düştü. Turizmin yüksek sezonu olan ağustosta, son 5 yılın en düşük yıllık gıda fiyat artışına tanık olduk. Bu ‘avantaj’ bile kullanılamadı.

JAPONLARIN HEDEFİNİ ÇETİNKAYA BAŞARDI

JAPON Merkez Bankası (BOJ) önceki gün yepyeni bir para politikası açıkladı. Hedef; getiri eğrisinin pozitif halde tutulması. Yani tahvil piyasasında kısa vadeli tahvillerin faizleri düşük, uzun vadelilerin faizi ise görece yüksek olacak şekilde tutulacak. Bu ne demek? Enflasyon gelecekte yükselecek demek. BOJ ne istiyor? Deflasyon-sıfır enflasyonda olan seyrin yüzde 2’ye gideceğine dair inanç yükselsin. Yani amaçla uyumlu. Türkiye’de ise nisan ayından bu yana; yani Başkan Çetinkaya’nın atanmasından bu yana ne oldu? Kısa vadeli faizleri hızla indirilirken, uzun vadeli faizler pek düşmedi; Türkiye tahvil piyasasında getiri eğrisi de hızla pozitife döndü. Ama onun işi, enflasyonun düşeceğine dair beklentilerin güçlendirilmesi idi. Tersi oldu.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/merkez-bankasindan-yavaslama-kaygisi-ve-faiz-indirimi/1120500