Milliyet ekonomi yazarı Selva Demiralp bugünkü köşesinde piyasaların kitlendiği Fed'in faiz kararına ilişkin beklentilerini kaleme aldı. İşte Demiralp'in o yazısı;
Yine bir ABD Merkez Bankası (Fed) haftasındayız. Fed’in yarın faiz artırımına gideceğini zannetmiyorum. Sebebi ise eylülde bir faiz artırımına yüzde 20 ihtimal veren piyasaların Fed tarafından bir faiz artırımına hazırlanmamış olması.
Eylülü pas geçmesi beklenen Fed’in neden aralık ayında bir faiz artırımına gidebileceğine dair değişik görüşler var. Bu görüşlerin üzerinden gidelim:
Fed’in mazereti kalmadı
Bu ciddi şekilde ayrıştığım bir açıklama. Öncelikle bir merkez bankası faiz kararı verirken piyasalara “mazeret” göstermek zorunda değildir. Attığı adım politika hedeflerine ulaşabilmek için atılmış en uygun görülen adım olduğu sürece bunun gerekçeleri piyasaya anlatılır. Fed eğer aralık itibariyle şartların bir faiz artırımı için uygun olmadığına karar verirse “aman faiz artıralım yoksa ne mazeret bulacağız” diye düşünmez. Eğer merkez bankası attığı adımı herhangi bir baskı altında kalmadan, kendince en iyi adım olduğu için attıysa bunun açıklaması zaten zor olmaz. Kararı ertelemelerine sebep olan ekonomik görünüm yeterli bir açıklamadır.
Fed kredibilite kaybeder
Fed’in aralıkta bir faiz artırımına gitmemesinin kredibilitesini azaltacağı doğru. Çünkü seneye dört faiz artırımı sinyali ile başlayan, bunu önce iki daha sonra da bire indiren Fed, eğer 2016 içerisinde hiç faiz artırmazsa bu durum “sözüne güvenilmez” algısını kuvvetlendirecektir. Ancak sırf bu nedenle Fed’in hazır hissetmediği bir faiz artışına gideceğini zannetmiyorum. Yani eğer Fed üyelerinin çoğunluğu faiz artırımının erken olduğuna kanaat getirirlerse bu fikirlerini salt “piyasalara verilen sözü tutmak için” değiştirmezler.
Eğer faiz artırımı olmazsa enflasyon hedefi aşar
Bu açıklamayı da çok tatmin edici bulmuyorum. Fed’in yüzde 2’lik hedef belirlediği PCE enflasyonu henüz yüzde 1’in altında seyrediyor. Enflasyon her ne kadar sene başında hızlı bir artış göstermiş olsa da bu ivme devam etmedi. Enflasyon beklentileri zayıf. Fed’in düşük enflasyonun bir sebebi olarak gördüğü petrol fiyatları henüz 2015 başındaki seviyeye dönemedi. Keza enflasyonun ikinci sebebi olarak gösterilen güçlü dolar endeksi faiz artırımını tedirgin bir şekilde bekliyor. ECB ve BoJ’nin miktarsal genişlemeye devam ettiği bir ortam dolar endeksinde yükseliş potansiyelini besliyor.
Uzun süre çok düşük faiz varlık balonunu tetikliyor
Alternatif açıklamalar içinde kafama en çok yatanı Fed’in finansal istikrar motivasyonunu ön plana çıkararak düşük faiz ortamının aşırı risk iştahı yaratmasını engellemek amacı ile atacağı bir adım olabilir. Küresel likidite bolluğu yaşanan bir ortamda atılacak bu adım ABD’ye sermaye girişlerini hızlandırarak uzun vadeli faizlerdeki artışı sınırlayacaktır.
İşte bu nedenle Fed, ABD ekonomisinin henüz daraltıcı bir hamleye hazır olmadığını düşünse de uzun vadeli faizlerin fazla etkilenmeyeceği rahatlığı içinde bir faiz artırımı yapabilir düşüncesindeyim.
‘Merkez’ haftası
Kurban Bayramı tatilinin ardından dün piyasalar yeniden hacim kazanırken dolar/TL 2.97 civarında seyretti, borsa ise yüzde 2’ye yakın yükseldi.
Reuters’a konuşan bankacılar haftanın önemli gündem maddesinin ABD, Japonya ve Türkiye’deki merkez bankalarının faiz kararları olacağını, kararların piyasalarda yön belirleyici olabileceğini belirtiyorlar.
Dün sabah güne 2.9770 civarında başlayan dolar/TL anlamlı bir değişim göstermeyerek 2.9777 civarında işlem gördü. ABD Merkez Bankası (Fed) toplantısı öncesi Cuma günü açıklanan beklentilerden daha güçlü enflasyon verisine rağmen tüketici harcamaları ve sanayi üretimindeki yavaşlama nedeniyle bu haftaki toplantıda faiz artırımına sadece yüzde 12 ihtimal veriliyor.
Fed’in aralıktaki toplantısında faiz artıracağına ise yüzde 45 ihtimal veriliyor. Fed, faizde değişiklik yapmasa bile Fed üyelerinin bu toplantıda açıklanacak olan önümüzdeki üç yıla ait faiz beklentileri yakından izlenecek.
Japonya Merkez Bankası’nın (BOJ) ise Fed’in aksine bir adım atarak para politikasını daha da gevşetip gevşetmeyeceği izleniyor.
Faiz indirimi...
Beklentilerin altındaki ağustos ayı enflasyon verilerinin ardından tahvil bono getirilerinde başlayan düşüş eğilimi de kısmen de olsa devam ediyor. Enflasyondaki düşüşün Merkez Bankası’nın faiz indirimlerinde elini kuvvetlendireceği beklentisi özellikle kısa vadeli tahvil getirilerinde daha belirgin bir düşüş eğilimini beraberinde getiriyor. Düşüş eğilimi zaman zaman kâr satışlarıyla duruluyor.