Türkiye’de yerleşik olanların finansal tasarrufları ilk kez 1.5 trilyon lirayı geçti. Ağustos sonu itibarıyla yerleşiklere ait TL ve döviz mevduatı, dolaşımdaki para, yatırım fonları, bireysel emeklilik fonları ve hisse senetlerinden oluşan finansal sistemdeki yatırım araçlarının toplamı 1 trilyon 510 milyar lirayı buldu. 1.5 trilyonluk sınırı geçmede TL mevduat artışı en etkili kalem oldu. Toplam tasarrufların 8 aylık artışı 112.5 milyar lira ve artış oranı da yüzde 8.
- Merkez Bankası verilerine göre tutar olarak en büyük artış 76 milyar lira ile TL mevduatlarda. Buradaki artış yüzde 11 ile bu yıl iyi bir performans sergiliyor. Üstelik faizin düşmesine rağmen. Bitişikte mevduat faiz oranları veriliyor. 25 Mart’ta yılın en yüksek faiz oranı görüldükten sonra 5 ayı aşkın zamanda mevduat faizinde 1.25 puan azalma meydana geldi. Ama aynı dönemde enflasyon düşmedi. Hatta yıllık enflasyon yüzde 7.5’ten yüzde 8’e çıktı. Yani reel faizde azalma olmasına karşılık mevduat tutarı arttı.
- Dikkati çeken ikinci önemli gelişme ise yerleşiklerin döviz mevduatından kaçması. Bunda yılbaşı civarında kurda meydana gelen sıçramanın ardından küresel sermayenin bizim gibi ülkelere hareketlenmesinin de payı var. Ama 15 Temmuz şoku ile kaçtığı da bir gerçek. Bu boşluğu da yerlilerin döviz satışı doldurdu. Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında döviz hesaplarında hızla bir çözülme başladı. 15 Temmuz’da 157.5 milyar dolar olan yerleşiklere ait döviz hesapları 2 haftada 147.5 milyar dolara indi, 10 milyar dolar azaldı. 10 milyar doların karşılığı da TL mevduatlara geçti. Bu nedenle döviz hesaplarının TL karşılığı artmadı. Döviz olarak ise DTH azaldı bile. 2015 sonunda 155.6 milyar dolar olan döviz hesapları ağustos sonunda 150 milyar dolara indi.
- Bireysel emeklilik sistemine katılan fonlar yüzde 17 arttı ve BES fon tutarı devlet katkısı ile 56.5 milyar liraya vardı. Yılbaşından itibaren her işe girenin ve 45 yaşın altında çalışanların zorunlu ve otomatik BES’e katılımı mevcut fon tutarını daha da hızlandıracak.
- Dolaşımdaki para da bir yerde insanların cebinde veya kasasında tuttukları para, yani bir yerde tasarrufu. Onun miktarı yüzde 22 arttı ve 125 milyar liraya çıktı. Biz dolaşımdaki parayı biraz da, yurtiçi yerleşiklerin elinde ölçülemeyen devlet iç borçlanma senetlerine ve özel sektör tahvillerine sayıyoruz.
- TL tasarrufların ve özellikle mevduatın artışı bankalar için çok önemli. Çünkü topladıkları mevduatın yüzde 120’si kadar kredi verdiler. Topladıkları mevduatın üzerine özsermayelerinden ve yurtdışı borçlanmalarından ekleyerek bu krediyi kullandırdılar. Kredi artışı ve büyüme için, mevduat artması her zamankinden daha kritik bir öneme sahip oldu.
- Tasarruflardaki yüzde 8 artışa karşılık enflasyon da yüzde 4.5 arttı. Yani reel artış ancak yüzde 3 dolayında.
DÜNYADA NEGATİF FAİZ TÜRKİYE’DE DÜŞEN FAİZ
Tasarruflar yetersiz ve enflasyonun yüzde 8 civarında seyrettiği bir dönemde dünyada negatif faiz uygulamaları Türkiye’ye de faizi düşürme olanağı verdi.
- Yılın ilk yarasında Japonya ve AB deflasyon tehlikesinden eksi faize geçti. ABD Merkez Bankası (FED) de faiz artırmaktan çark etti.
- Böyle bir ortamda faizi düşürmesi Türkiye’den sermaye kaçışına yol açmadı. Hatta sermaye girişlerinde belli bir canlanma meydana geldi.
- Türkiye’ye de net bazda 10 milyar doları aşkın portföy yatırım girişi gerçekleşti. Bu sayede Merkez Bankası kendi faiz oranlarını aşağı çektikçe sistemde bunun arkasından gitmeye mecbur kaldı. Sonuçta bütün faiz oranları aşağı geldi.
- En çok düşen de mevduat faizi arasında 1 yıllıklar ile krediler arasında konut kredisi faizi oldu. Bankalar en az para batırdıkları alandaki kredi faizinde en çok indirime gittiler.
- Sonuçta ise mevduat faizleri 25 Mart’taki yıl içi gördüğü en yüksek düzeyine göre toplam 1.25 puan düşerken, kredi faizleri tüketicide 1.42 puan, ticari kredide 0.91 puan geriledi. Merkez Bankası da 2.25 puan indirime gitti ama bu faiz koridorunun üst kısmından oldu. Politika faizinde değişiklik yapmadı.
- Düşük faizlerde asıl rol oynayacak gelişme ise enflasyonda kalıcı düşmesi olacak.
SICAK PARA DA TEMMUZ ŞOKUNU ÇABUK ATLATTI
Faiz oranlarının dünyada tarihsel olarak dip seviyelere gelmesi getiri arayışında olan parayı gelişmekte olan ülkelere yöneltti. Türkiye yaşadığı birden çok olumsuzluğa rağmen bu paradan payını aldı. Bitişikte belirttiğimiz gibi, 8 aylık dönemde devlet iç borçlanma senedi ve hisse senedi yoluyla gelen net para toplamı 10 milyar doları buldu.
- Buna paralel olarak ağustos sonu itibarıyla devlet iç borçlanma senetleri stoku 5.6 milyar dolar artarak 37.4 milyar dolara çıktı.
- Aynı dönemde hisse senedi stoku da 1.2 milyar dolar artışla 41.4 milyar dolara yükseldi.
- Toplam sıcak para stoku da 98.6 milyar dolara vardı. Rakam 8 ayda 7.7 milyar dolarlık artışı veya yüzde 8.5 oranında büyümeyi ifade ediyor.
- Daha da anlamlı gelişme ise giderek yükselme eğilimi gösterirken yabancı portföy yatırımlarının temmuz ayında kesintiye uğraması ve 5 milyar dolarlık azalma göstermesine rağmen ağustos ayında toparlanması ve 2.9 milyar dolar artması oldu.
- Sıcak para stoku en yüksek tutarına 158.4 milyar dolarla Mayıs 2013’te çıkmıştı. Aynı tarihte Hazine faiz oranları yüzde 4.61 ile tarihi en dip seviyesini görmüş ve Türkiye’nin kredi notu 18 yıllık aradan sonra yatırım yapılabilir seviyeye yükseltilmişti.
SONUÇ: “Eğik dalın gölgesi eğik olur.” Japon atasözü
ABDURRAHMAN YILDIRIM / GAZETE HABERTÜRK