Merkez Ban-kası’nın bu haftaki toplantısında, koridorun üst bandının 25 baz puan daha indirilmesi, piyasa oyuncuları gibi beni de artık şaşırtmıyor. Uzunca bir süre Merkez’in kararlarını fiyat istikrarı çerçevesinde değerlendirip, anlamaya çalıştım. Ancak olmuyor. Çok değil, beş ay geriye, yani Mart 2016’ya gidelim.
Manşet enflasyonun 7.46, 12 ay sonrası enflasyon beklentisinin 7.89 olduğu bu ayda, “sadeleşme” adı altında bir faiz indirimi sürecinin başlatılması ve bu süreç zarfında koridorun üst bandının 5 ayda 225 baz puan, efektif politika faizi diyebileceğimiz ortalama fonlama faizinin ise 110 baz puan kadar indirilmesi, kafamdaki hiçbir fiyat istikrarı stratejisi ile uyuşmuyor. Nitekim bugün geldiğimiz noktada enflasyon 8.8. Nasıl ki bir yap-boz parçasını yanlış yere koymaya çalışırsanız sonuç elde edemezseniz, ben de öyle bir çaresizlik içinde kalıyorum Merkez’in adımlarını kafamda oturtmaya çalışırken.
Ne zaman ki Merkez’in asıl amacının fiyat istikrarı değil finansal istikrar olduğunu kabul ederseniz, o zaman rahatlıyorsunuz. Çünkü o zaman neyi neden yaptığını anlamakta o kadar zorlanmıyorsunuz. Şöyle ki: Merkez faiz indirim kararı verirken kurdaki durumu inceleyip, eğer risk iştahı görece yüksekse ve atacağı adım kuru ürkütmeyecekse hemen faiz indiriyor. Eğer risk iştahı azalırsa bu sefer de yine kuru ürkütmeme amacı ile faiz indirimlerine ara veriyor veya çok mecbur kalırsa da faiz artırıyor. Bu kararlar verilirken enflasyon malesef arka planda ve başıboş kalıyor. Böyle düşünürsem Merkez’in Mart 2016 sonrası faiz indirimlerini açıklayabiliyorum kafamda...
Fitch de zorlanıyor
Merkez’i anlamakta zorlanan sadece ben değilim. Geçtiğimiz hafta Türkiye’nin kredi notunu sabit tutmakla birlikte görünümü negatife çeviren Fitch, para politikasına değindiği kısımda şöyle diyor:
“Merkez Bankası Mart’tan bu yana faiz koridorunun üst bandını 200 baz puan indirse de, kredi büyümesindeki yavaşlamayi sıkı finansal şartlarla açıklıyor. Politika çerçevesini sadeleştime ve iletişimi geliştirme çabalaları politikanın içsel tutarlılığı ile ilgili riskleri de azaltabilir...”
Fitch’in “içsel tutarlılık” ile ilgili eleştirisi, yukarıda bahsettiğim problemden kaynaklanıyor. Merkez bir an önce şeffaf ve iyi iletişimi olan bir para politikası uygulamasına geçmeli ki, piyasa Merkez’in niyetini, hangi adımı neden attığını anlasın ve ona göre pozisyon alsın. Merkez, eğer ekonomide ciddi bir durgunluk bekliyorsa faiz de indirebilir. Ama bunu “sıkı para politikası” adı altında yapması, ya da faiz indirip sonra sıkı finansal şartlara değinmesi kafa karıştırıyor...