Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine 7 Ağustos Pazar günü İstanbul, Yenikapı'da yapılacak mitinge MHP lideri Devlet Bahçeli'nin de katılacağını açıklamasından sonra gözler CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na çevrildi. Kılıçdaroğlu'na bu mitinge neden katılmadığını sorduk ve Başbakan Binali Yıldırım'a yazdığı bir mektup dâhil önemli açıklamalar aldık. İşte sorular ve yanıtları.
- MHP lideri Bahçeli katılacağını ilan etti. Siz katılmama kararı aldınız. Neden?
- Sayın Bahçeli de önce katılmayacaktı, ama karar değiştirdi.Biz CHP olarak Yenikapı mitingine katılmıyor değiliz. Partililerimize katılma çağrısı yaptık. Partimizin yönetimini temsilen de arkadaşlarımız orada olacak. Kaldı ki biz de kendi demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkma mitinglerimizi düzenliyoruz. Taksim mitingine de biz çağrı yaptık, diğer partilerden temsilciler geldi katıldı. İzmir’deki 4 Ağustos mitingimiz için de bütün vatandaşlara çağrı yaptık, Ankara’da, diğer yerlerde de demokrasi ve cumhuriyete sahip çıkmak üzere mitingler planlıyoruz.
- Genel Başkan olarak siz neden katılmıyorsunuz?
- Benim katılmak istememenin birkaç nedeni var. Birincisi, demokrasi ve cumhuriyet için birlik görüntüsü vermekten yana bir sıkıntımız yok. Karşı olduğumuz bilindiği halde olağanüstü koşullar gereği Saray’a gittim örneğin. Ama (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın) dışarıda azalan şahsi itibarının muhalefet liderleri üzerinden bu yolla yükseltilmeye çalışıldığı kuşkumuz var. İkincisi, Olağanüstü Hal ve Kanun Hükmünde Kararnameler konusundaki eleştiri ve önerilerimizi dikkate alınmadığına izlenimimiz var. Bunların Meclis’e getirilmesi, görüşülmesi gerekiyor. Böyle önemli bir dönemde, devletin yeniden yapılandırılması konusundaki kararları 3-4 kişinin oturup kendi arasında alması doğru değil. İtirazlarımızın bilinmesini istiyoruz.
BAŞBAKAN'A MEKTUP VE ORDUDA YAPILANMA
Örneğin toplantımızda Sayın Başbakana bunları anlattığımda benden bu konudaki önerilerimizi bir not halinde kendisine iletmemi istedi. Hemen bir not hazırladık, bunu da kendisine nazik bir üslupla, bir mektup olarak ilettim. Mektubun alındığına dair olsun bir yanıt almış değiliz henüz. Oysa KHK’lar yoluyla çok önemli değişiklikler Meclis’in muhalefetin hiç görüşü alınmadan oldubitti şeklinde yapılıyor. Örneğin, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yeniden yapılandırılması… Türk ordusu dün kurulmadı. Yüzlerce yıllık köklü bir geçmişi var. Sadece tepkiyle hareket edilmemesi lazım... Aksaklıklar, yanlış işleyiş yok mu var? Sivil denetim gerekiyor mu? Gerekiyor. Biz de bu görüşteyiz. Ama bu getirilen demokratik sivil denetime değil, tam tersine ordunun iktidar partisi çizgisinde siyasileşmesine yol açabilir. ABD’de var diyorlar. ABD’de çok güçlü parlamenter denetim mekanizması da var. Bizde var mı? Yok. Biz güçlü parlamento denetimi gerekir diyoruz, ama önerilerimizin dikkate alınmadığını görüyoruz. Bu ve benzeri nedenlerle Yenikapı mitingine katılmaya gerek görmedim.
ÖZELEŞTİRİ YETMEZ, AMA SIRASI DEĞİL
-Cumhurbaşkanı ve Başbakan son günlerde kapsamlı özeleştiriler yapıyorlar. Bunları nasıl değerlendiriyorsunuz?
-İtiraflar, özeleştiriler çok güzel ama bu işin bir de siyasi sorumluluğu var. Özeleştiri şu anlama geliyor: Ben devleti yönetemedim, benim üzerimden bir başkası yönetti. Ben bunların iyi niyetine inandım, kandırıldım, yanıldım. Yarın bir daha kandırılmayacağı ne malum? Bu itirafın bir siyasi maliyeti de olması lazım. Milletten özür dilemek yetmez. Demek ki bizim yıllardır eleştirilerimiz haklıydı, işte göz yumduk diye söylüyor. Ama bu konuyu şimdi öne çıkarmıyoruz, çünkü bunu gündeme getirmenin zamanı değil şimdi. Neden değil? Çünkü şimdi ülkenin atlattığı büyük tehlike sonrasında demokrasiyi güçlendirici adımları atmanın zamanı…İşte Anayasa konusunda üç parti birlikte çalışmaya başladık. Arkadaşlarımız iktidar partisi milletvekilleriyle birlikte yurt dışında darbe girişimin ortaya çıkardığı tehlikeleri, (Fethullah Gülen’in) iade konusunu anlatıyorlar. Dediğim gibi, şimdi demokrasiyi güçlendirme zamanı düşüncesiyle gündeme getirmiyoruz. Meclis darbe girişimini araştırma komisyonu çalışmaya başladığında bu konular da tartışılır.
Murat Yetkin