Cumhurbaşkanı Erdoğan, "15 Temmuz Darbe Girişimi ve Din İstismarına Karşı Birlik, Dayanışma ve Gelecek Perspektifi" gündemi ile toplanan Olağanüstü Din Şurası açılışına katıldı. Erdoğan, "Şayet, 17-25 Aralık sonrasında aldığımız önlemler olmasaydı, özellikle yargıda aldığımız önlemler olmasaydı bu darbe girişimi muhtemelen sadece Silahlı Kuvveler içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisiyle, yargısıyla, bürokrasinin diğer unsurlarının katılımıyla çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin" diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:
Bu hain yapının 40 yıldır toplum içinde bir virüs gibi yaşayabilmesi ve sürekli büyümesi, bu dini değerleri öne çıkartan kimliği sayesinde olmuştur.
Zaman zaman duyardık, 'bu silahlı örgüt değil' biz de 'yanlış tespit içindesiniz, bunlar zamanı geldiğinde silahı en iyi şekilde kullanabilecek bir örgüttür' derdik.
İnanmazlardı, inanamıyorlardı. Bunu çıkıp açık açık meydanlarda söyleyecek noktada değildik.
Şimdi bu ortaya çıkınca o dostlar çıkıp 'haklıymışsınız' demeye başladılar.
'ALLAH DEDİKLERİ İÇİN MÜSAMAHA GÖSTERDİK'
Biz de bu yapıya iyi niyetle destek olduk. Şahsen ben de katılmadığım pek çok yönleri olmasına rağmen asgari müştereklerde buluştuğumuz zannıyla her kesim gibi bunlara yardımcı oldum.
Dışlanmış, ötekileştirilmiş her kesimi merkeze taşıma çabamızdan bu kesimin de yararlanmasına çalıştım.
Yurt için ve yurt dışındaki eğitim ve yardım faaliyetleri çerçevesinde ve hatta hatta Allah dedikleri için müsamaha gösterdik.
Dedik ki bir ortak yanımız vardı. Aynı menzile giden farklı yollardan biri olarak gördüğümüz bu yapının bambaşka niyetlerin, sinsi planların örtüsü olduğunu uzun süre görmedik göremedik.
TSK'YA YÖNELİK SUÇLAMA GEREKÇELERİ BENİ İKNA ETMİYORDU
2010 yılından itibaren bu tespiti paylaştığım birçok üst kademe yöneticisi arkadaşlarım oldu. O yıldan itibaren tavrımız değişti.
2012 yılından itibaren bu yapıyla ilgili rezervlerimizi çok açık koymuştuk.
ŞÜPHE DÖNEMİ BİTTİ, OPERASYON DÖNEMİ BAŞLADI
Çok yakından tanıdığım bazı komutanlara yöneltilen suçların gerekçesi beni ikna etmiyordu. O sıralarda meseleyi kendi arkadaşlarımıza bile anlatmakta güçlük çekiyorduk. Bu örgütün en başına şahsımı, altında Binali Bey, enerji bakanımız oğlum, birkaç tane işadamı bu örgütün şemasında görülen isimler oldu. Bunu dahi anlatırken birçok arkadaşlarımız inanmıyordu. Hala inanmayanların olduğunu da biliyorum. Bakıyor ama görmüyor olanların da olduğunu biliyorum. Bu noktadan sonra şüphe dönemi bitti mücadele dönemi başladı.
Şayet, 17-25 Aralık sonrasında aldığımız önlemler olmasaydı, özellikle yargıda aldığımız önlemler olmasaydı bu darbe girişimi muhtemelen sadece Silahlı Kuvveler içindeki bir grup silahlı teröristin değil, polisiyle, yargısıyla, bürokrasinin diğer unsurlarının katılımıyla çok daha büyük bir tehdit olarak karşımıza çıkacaktı. Her şeye rağmen, bu hain örgütün gerçek yüzünü çok daha önceden ortaya dökmemiş olmanın üzüntüsü içindeyim. Bundan dolayı hem Rabbimize hem de milletimize verecek hesabımız olduğunu biliyorum. Rabbim de milletim de bizi affetsin.