Abdullah Tayyip, 15 Temmuz 2016 gecesi, vatanına, milletine ve bayrağına sahip çıkmak için korkmadan meydanlara çıkan genç bir yiğitti.
Darbeci cuntaya karşı destansı bir direniş sergileyen, bu yolda hayatını feda eden Türkiye’nin kahramanlarındandı.
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Yemen’de, ölüm kusan makinelilerin karşısında duran genç fidanların tarih kitaplarında kalmadığını, milletimizin genlerinde yaşamaya devam ettiğinin ispatıydı.
Fedakârlıkların tüm sınırlarını zorlayarak kurşunların karşısına gövdesini koyan ve şehadet mertebesine ulaşan 16 yaşında, hayatının baharında bir evlattı.
Babası Erol Olçok’un evde kal ısrarına aldırmadı Abdullah. Onunla birlikte omuz omuza direnmek, yan yana mücadele etmek için bir an bile tereddüt etmedi.
Aslında babasının hiçbir sözünü geri çevirdiği görülmemişti.
Ama o gece başkaydı.
Sadece onun için değil. Bu yolda hayatını ortaya koyan herkes için başka bir geceydi.
Abdullah Tayyip Olçok, 24 Haziran 1999’da İstanbul’da, ailesinin ilk evladı olarak dünyaya geldi. 2006’da Capitol İlköğretim Okulu’na başladı ve iki yıl sonra Özel Efdal İlköğretim Okulu’na devam etti.
İyi bir insan, imanlı bir genç olarak büyüyordu.
Neşesiyle, etrafına mutluluk saçıyor, hayalleri yeni yeni şekillenmeye başlıyordu.
Soranlara da hukuk okumak istediğini söylüyordu.
Lise hayatına 2013’te, Ahmet Keleşoğlu Anadolu Lisesi’nde adım attı.
2015’te ise Koşuyolu Özel Birey Temel Lisesi’ne geçiş yaptı.
Okulu bitirmesine, üniversite sınavlarına hazırlanmasına daha zaman vardı. O gün gelseydi, mutlaka diplomasını iyi bir dereceyle alacak, onu ailesine gösterecek ve kendisiyle gurur duymalarını isteyecekti.
Ama mezuniyet yerine cennetle, diploma yerine şehadatname ile ödüllendirildi.
Pek çok şehitliğimizdeki gibi babasıyla koyun koyuna yattı.
Sanki şair 100 yıl öncesinden ona seslenmişti:
“Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber;
Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber.
Abdullah Tayyip Olçok
Seni sevgiyle, şükranla, rahmetle anıyoruz.