Milliyet ekonomi yazarı Güngör Uras bugünkü köşesinde diğer derecelendirme kuruluşların Türkiye'nin notunu indirirse neler olacağına yer verdi. Uras'a göre; Ekonomi batmaz. Kriz çıkmaz. Ülke dövizsiz kalmaz... İşte o yazı;
İnsanlarımız, tabii olarak, olağanüstü hal ortamının ve kredi notlarının kırılmasının ekonomiyi nasıl etkileyeceğini merak ediyor.
OHAL’in huzuru sağlaması, ekonomik gelişmelere destek verir. Not düşüşü yavaşlamaya veya krize yol açmaz. Türkiye ekonomisi bu gibi olağandışı durumlarda, sorunları kısa sürede atlatma gücüne sahip.
- OHAL, ekonomik sorunlar nedeniyle değil, ülkede asayişi, huzur sağlamak için ilan edildi.
- Kredi notunun kırılmasıyla ülke dövizsiz kalmaz. Döviz yükselir ama orta dönemde dengeye ulaşılır.
OHAL ne getirir?
Ülke genelinde 90 gün süreyle olağanüstü hal ilan edildi. OHAL kararında, “ekonomi” dışı düzenlemelerin hedef alındığı belirtiliyor.
Bu çok önemli. Şunun için önemli: OHAL kapsamında ekonomi konusunda yeni yapılanma veya düzenleme veya ekonomiye müdahale söz konusu olmayacak demektir.
OHAL Kanunu’nun 3. maddesinin (a) bendinde “Tabii afetler ve ekonomik bunalım halinde uygulanacak olağanüstü hal”den söz edilmekte. Kanunun 10’uncu maddesi, ağır ekonomik bunalım hallerindeki yükümlülükleri ve alınacak tedbirleri sıralamakta. İlgili kanunun 3. maddesinin (b) bendine dayalı olarak alındığı belirtildiğine göre, “ekonomik bunalım” kapsam dışıdır.
Kanunun 3’üncü maddesinin (b) fıkrasında ise; “Anayasa ile kurulan hür demokrasi düzenini veya temel hak ve hürriyetleri ortadan kaldırmaya yönelik yaygın şiddet hareketlerine ait ciddi belirtilerin ortaya çıkması veya şiddet olayları sebebiyle kamu düzeninin ciddi şekilde bozulması hallerinde, Milli Güvenlik Kurulu’nun görüşünü de aldıktan sonra, Yurdun bir veya birden fazla bölgesinde veya bütününde altı ayı geçmemek üzere olağanüstü hal ilan edebilir” hükmü yer alıyor.
Önemli olan, kanunun kamu birimlerine verdiği yetki ve sorumluluklardır.
OhAL’in en önemli ayrıcalığı hükümete tanınan “Kanun Hükmünde Kararname” çıkarma imkânıdır.
Kanunun 4’üncü maddesine göre, “OHAL’de Cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, Anayasa’nın 91’inci maddesindeki kısıtlamalara ve usule bağlı olmaksızın, kanun hükmünde kararname çıkarabilir. Resmi Gazete’de yayımlanıp, TBMM’nin onayına sunulur.”
Kanunun 11’inci maddesinde tedbirler ve sınırlamalar var. Başlıcaları toplantı ve gösterileri yasaklaması, medya yasakları, belli bölgelere giriş ve çıkışın yasaklanması, kimlik kontrolü gibi konularda yetki kullanımını düzenleyen hükümlerdir.
OHAL uygulamasıyla ülkede huzurun sağlanması, ekonomide çarkların normal olarak dönmesine, üretimin, istihdamın artmasına imkân hazırlayacaktır.
‘Öldük, bittik’ diyemeyiz!
S&P’nin not kırmasından sonra, Başbakan Yardımcısı Şimşek dün NTV’deki konuşmasında , “Ekonomiyi, günlük iniş çıkışlara göre değil, büyük tabloya bakarak değerlendirmek gerekir” dedi.
Ve de sıraladı: Büyüme oranımız iyi. Yavaşlama olsa da yüzde 4’e yakın büyürüz. Turizm gelirinin azalmasına rağmen cari açık küçülüyor. Milli gelirin yüzde 4’ünün altına indi. Bütçe açığı sorunumuz yok. Bütçeyi denk kapatacağız. Merkez Bankası sıkı para politikasıyla piyasaya güven vermeye devam ediyor. Dış borcumuzun milli gelire oranı düşük. Yılda 1 milyon insana yeni iş imkânı yaratan bir ekonomimiz var. Bankalarımızın sermaye yeterlilik oranı yüzde 15.5. Neredeyse AB bankalarının 2 katı. Sorunlu krediler toplam kredilerin yüzde 3.3’ü kadar. Borsa işliyor. Sermaye hareketleri serbest. Hiçbir kısıtlama yok.”
Sonra da tekrarladı: “Türkiye şokları kısa sürede atlatabilen bir ülkedir. Şokları absorbe edecek gücümüz var.”
Şimşek, kredi notunun indirimiyle devlet tahvillerinden 10 milyar dolar çıkış olabileceği konusundaki JP Morgan tahmini şöyle değerlendirdi:
Türkiye kâğıtlarına yatırım yapan fonların ekonomiyi değerlendirirken ve yatırım kararı verirken bir aktif bir de pasif yaklaşımları var. Pasifte kredi notu yatırımı yönlendiriyor. Not kırıldığında fonlar ülkeden çıkıyor. Bizim kamu kâğıtlarımızın 2 milyar dolarlık kısmı pasif değerleme etkisinde hareket eden kâğıtlardır.
Yatırımlarda aktif değerleme yapanlar, kredi notuna bağlı olmadan ekonomiyi değerlendirerek karar verirler. Kamu kâğıtlarının 7.5 milyar dolarlık bölümü aktif değerleme yatırım yapan fonların kâğıtlarıdır.
Bu nedenle, not inişine bağlı Türk tahvillerinden çıkış büyük ölçüde olmaz. Önemli olan aktif değerleme yapan yatırımcıların Türk ekonomisine güvenleridir.”
Şimşek, “Değerleme kuruluşları, not kararı vermeden bizi dinleseler, açıklamalarımızdan sonra karar verseler daha iyi olur. S&P bizimle temas etmedi, notu kırdığını haber verdi” diyor.
Diğerlerine bakalım
Peki şimdi Moddy’s ve Fitch de kredi notumuzu kırarsa Türk ekonomisinde neler olur?
1) Ekonomi batmaz. Kriz çıkmaz. Ülke dövizsiz kalmaz. Dışarıdan dövizi daha pahalıya buluruz. İçeride döviz fiyatı biraz yükselir.
2) Biz bugüne kadar devamlı yüksek kredi notu ile yaşamadık. Daha önce de notumuz kırıldı. Aşağıya çekildi. Ama hayat devam etti. Bizim için kısa dönemde önem taşıyan, üretimin durmaması, üretimin artmasıdır. Yatırımlar daha sonra gündeme gelecektir.
Kısa dönemde üretimin durmaması ve artması ise, iç talebin ve ihracatın artmasına bağlıdır. İç talep artışında moral faktörü önem taşıyor.
İnsanların morali düzgün olacak, insanlar yarına güvenecekler ki para harcasınlar. Düne kadar tüketim fazlalığından, tasarruf eksikliğinden yakınıyorduk.
Özel durum nedeniyle şimdi tersini savunmak zorundayız. Tüketim artacak ki iç talep canlansın, ekonomi harekete geçsin, üretimde duraklama veya gerileme tehlikesiyle karşılaşmayalım.