Bosphorus Gaz, Rus Gazprom ile Türkiye’ye ortak doğalgaz getiriyor. Şirketin başında Ali Şen’in büyük oğlu Adnan Şen var. Çok fazla göz önünde olmayı, röportaj vermeyi sevmiyor. “Zaten yaptığımız iş de öyle göz önünde olmamızı, yüksek sesle konuşmamızı gerektiren bir iş kolu değil. Evet, Türkiye’ye özel sektör olarak doğalgaz ithalatına başlayan ekipteniz. Ama biz işimize, gücümüze bakıyoruz” diyor. Ali Şen’in, 1984 yılında Sovyetler döneminde başlayan iyi ilişkileri sonucunda kurduğu şirket ikinci kuşak yönetiminde büyüyerek bugünlere geldi. Rus devi Gazprom’un şirketin yüzde 71.39’ini almasıyla yabancı ortaklı hale geldi.
Onda eskilerin havası var
Adnan Şen, gaz işi yanı sıra Los Angeles’ta lüks villa yapımına da girmiş. Hollywood yıldızları onun yaptığı villalarda oturuyor. Şehir otelciliğine de giren grup, ilk otelini İzmir’de açmış. Adnan Şen, mesaisinin önemli bir bölümünü de, talihsiz bir kaza sonucu kaybettiği oğlu Alp Şen’in başlattığı, lösemi hastası çocuklar için kurduğu ilik doku tipleme ve genetik araştırma laboratuvarına harcıyor. İşe bakışını anlatırken ikinci kuşak değil de birinci kuşak izlenimi bırakıyor insanda. Çalışanları ile ilişkileri de öyle. “Çocuklar saat 10’da uyanıp, 12’ye kadar oyalanırsa olmaz, erken kalkmalı, küçük yaşta sorumluluk almalı” diyor mesela. “Eve iş götürmem” lafına da inanmıyor. “İş adamı işten çıktım saat 6’da kepengi indirdim, tatile çıkıyorum beni aramayın diyemez” diyor.
Kendisiyle buluşmamızda kardeşi Metin Şen ile yollarını ayırdıklarını da öğrendim. Birçok önemli ailede yaşanan olaylı, davalı ayrılıklara karşın onlar anlaşarak, el sıkışarak ayrılmışlar... Şen’in yeni ilgi alanlarımdan biri de sanat. “Türkiye’nin ve dünya sanatının önemli isimleriyle koleksiyonumu zenginleştiriyorum. Sanat danışmanım Sabiha Kurtulmuş’dan destek alıyorum. Önümüzdeki günlerde sanatla ilgili farklı projelerim olacak” diyen Şen’le hem iş hem de yaşam felsefesini konuştuk.
- Rusya ile aramızda karşılıklı yumuşama sinyalleri var sanki. Siz nasıl görüyorsunuz?
Ortağımız Gazprom tarihinde hiçbir zaman kontratlarındaki yükümlülüklerini yerine getirmemezlik yapmamış. Aksine kışın çok soğuk olduğu dönemlerde, hiçbir sorumluluğu olmamasına karşın, kontrattan da daha fazla gaz vererek Türkiye’yi her zaman desteklemiştir. Bundan sonra da öyle olacağına inanıyorum. Yumuşamaya gelince, ben çok ümitliyim.
Rusya ile uzun yıllara varan bir dostluğumuz var. Sıkıntı yaşandı ama ben iki liderin bunu çözeceğine inanıyorum.
- Yılı nasıl geçiriyorsunuz?
Sonuçta biz dolarla alıp lirayla piyasaya satıyoruz. Bu yıl Allah’a çok şükür fena bir yılımız değil. Kurlarda bir zıplama oldu ama şu anda gördüğüm kadarıyla ani yükselişler olmadığı sürece yıl sonuna kadar da böyle devam edebiliriz.
İş otellerinde büyüyecek
- Doğalgazda fiyat düşmesi anlamında tüketiciye bir müjde olabilir mi?
Şöyle bir müjde verebilirim, yakın zamanda bir zam görünmüyor. En azından yıl sonuna kadar ham petrol fiyatlarında ani çıkışlar veya kurda ani bir zıplama olmadığı müddetçe bir zam görmüyorum. Ama zammın kararını biz vermiyoruz, Enerji Bakanlığı veriyor.
Fakat görünen o ki, ham petrolün 50 doların, kurun da 3 liranın altında kalması durumunda bir zam görünmüyor. İnşallah da yılbaşına kadar böyle devam ederiz.
- Gaz şirketi dışında işleriniz var mı?
Turizme şehir otelciliği ile adım attık. İzmir’de, Smart Otel’i kurduk. Açılışının 7. ayında ödül aldık. Otelin başında kayınbiraderim Hakan Tanık var. İzmir hak ettiği yeri bulamamış bir şehir.
Tarihte kaç defa oldu bilmiyorum ama hem Başbakanımız hem ana muhalefet lideri aynı şehrin milletvekili. Bunun İzmir’e katkısı olacağına inanıyorum. “Bed and breakfast” denilen şehir otelciliği bir iş modeli, bunun eksikliğini gördüğümüz için bu işe girdik. 4 yıldıza karar verdik. Bundan sonra pek çok şehirde açma planımız var. Bir de Los Angeles’ta işlerim var. Uzun yıllardır orada belli bir kesime lüks villa yapıyoruz.
- Oğlunuz Alp’in vefatının ardından Los Angeles’a yerleşeceğiniz söyleniyor.
Küçük oğlum Can liseyi orada okuyacak. Biz de gayet tabii ki onu yalnız bırakmayacağız. Eşim daha çok orada olacak, ben de aralarda gidip geleceğim. Bayram tatilinde orada olacağım mesela. Üniversiteyi de orada okumasını planlıyoruz. Allah izin verirse, 8 sene git gel yapacağız.
Kardeşimle doğrularımız farklıydı
- Kardeşiniz Metin Şen’in başında olduğu restoranlar grup yatırımı mı, oradaki gelişim nasıl?
Hayır değil. Biz iki yıl önce Metin ile ticari olarak işlerimizi ayırdık. Gruptaki bütün hisselerini ben satın aldım, Metin gıda sektörüne girmeye tercih etti. Gayet tabii ki bizim kardeşliğimiz ömür boyu devam edecek. Ama doğrularımız farklıydı, konulara yaklaşımımız farklıydı.
Böyle bir karar aldık. Keyifle ve gururla da restoran işindeki başarılarını izliyorum, gayet güzel işler yapıyor. Herkes sevdiği, keyif aldığı işi yapmalı.
İlk bakışta aşka inanmam
- Eleman alırken CV’de neye bakarsınız?
Sadece okuduğu okullara, benden önce çalıştığı havalı kurumlara bakmam. Eskiler derler ya, “Gözünden tanırım” diye. Yok öyle bir şey, herkes kendini farklı satabiliyor. Deneyip, görmek gerektiğine inanıyorum. İlk bakışta aşka inanmam.
Bu nedenle bizde mutlaka bir 2 - 3 ay deneme periyodu olur, ondan sonra değerlendirir.
- Eşiniz Begüm Hanım’a kaçıncı görüşte aşık olduğunuzu anladınız?
İkinci! Aralıkta 20. yılımızı dolduruyoruz. Uyumlu, huzurlu bir ev hayatı iş hayatı için çok önemli. Bu anlamda minnettarım Begüm’e.
Adnan Şen, babası Ali Şen’den aldığı felsefeyi geliştirerek hayatına yön vermiş. Ebeveynlere, “Çocuklarımızın üretmenin hazzına varmasını sağlamalıyız. Yoksa ömür boyu hiçbir şeyden tatmin olmazlar” diye sesleniyor. Kendi payına da, “Oğlum diye Can’ı şirketin başına geçirmem. Bir süreç olacak, bir talep, bir istek, bir mücadele olacak” diyor.
İlk kazancı Milli Piyango’dan
- İkinci kuşaktan üçüncü kuşağa geçebilen aile şirketi sayısı son derece az. Sizin formülünüz ne?
Babamın öğretilerini iyi aldığıma inanıyorum. Ne oldum değil, ne olacağım demek lazım. İşin başında durmak, değerini bilmek lazım. Sorumluluk sahibi olduğunuzda ister istemez hayatınızda farklı oluyor.
Bizlerin işadamları olarak çocuklarımıza sorumluluk bilincini erken yaşta vermemiz lazım. Bakıyorsunuz çocuk en iyi okullarda okumuş ama yatağını toplamayı, kendine bakmayı bilmiyor. Öyle olmaz, bu şirketler onlara emanet edilecek günü geldiğinde. Babam da beni iş hayatına erken soktu.
- İlk paranızı ne zaman kazandınız?
1976’da aldığı milli piyango biletlerini bana verip satmamı istedi. Daha 10 yaşındaydım. “Sattıkların da cebinde kalsın, para kazanmanın keyfine var” dedi. O zaman fark ettim, kazandığın parayı harcamak güzel bir duyguydu.
- Benzeri bir yöntemi Alp için uyguladınız mı?
Alp çalışmayı severdi. 13 yaşında yaz tatillerinde şirkette ofisboyluk yapıyordu evladım.
Alp, Okan Bayülgen’in programından sonra Ceyda hocası ile lösemili çocuklar için bağış yapmamı istedi. İş hayatını da tanıması için bir taşla iki kuş vurmak istedim, “Oğlum ben yardım edeyim ama daha geniş düşün. Başka işadamlarına da gidip bağış topla” dedim.
Hakikaten her pazartesi ve cuma arkadaşlarıyla birlikte ziyaretler yapmaya başladı. Reddedilmeyi, yılmayıp ısrar etmeyi öğrendi bu süreçte. Onun girişimiyle başlayan projeyi devam ettirmek istedik. Alp Şen Vakfı’nı kurduk, arkasından ‘İstanbul Tıp Fakültesi Alp Şen Doku Tipleme ve Genetik Araştırma Laboratuvarı’nı kurduk. Bu ilik nakli bekleyen hastalar için büyük bir umuda dönüştü.
Genetik analizi yapacak teçhizatınız yoksa, alınan kanlar da incelenmeyi bekleyip duruyor ve o arada pek çok can kaybediliyor. Bu laboratuvar sayesinde yıllık 30 bin kanın incelenmesi mümkün hale geldi. Şimdi üniversiteden başarılı haberleri bekliyorum artık.