Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) mart ayından bu yana üst üste dört toplantıda faiz indirerek, marjinal fonlama oranını yüzde 10,75'ten yüzde 9'a çekti. Bugün gerçekleştirilen TCMB ParaPolitikası Kurulu (PPK) toplantısı sonrasında marjinal fonlama oranının (faiz koridoru) 50 baz puan indirilmesiyle koridor genişliği 175 baz puan düşerek, tarihinin en dar faiz koridoru görülmüş oldu.
Analistler, bu faiz indirimiyle sadeleşmenin sonuna yaklaşıldığını, gelecek dönemde enflasyona ilişkin beklentilerin atılacak adımlar konusunda belirleyici olacağını ifade ediyor.
Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz, sadeleşmenin sonuna yaklaşıldığını belirterek, özellikle haziran ayı içerisinde Açık Piyasa İşlemlerinde bankalara sağlanan haftalık repo stokunun haftanın günlerine eşit şekilde yayılmasıyla operasyonel anlamda altyapının hazırlanmış olduğunu söyledi.
Bundan sonra sadeleşmenin tamamlanmasının ardından fiyat istikrarındaki gelişmelere göre sıranın faiz indirimlerine gelip gelmediğini görme şansının olacağını ifade eden Yılmaz, "Ancak ilk aşamada sadeleşmenin tamamlanmasını takip etmemiz gerekiyor. Bunun için de yarınki ekonomistler toplantısında soruların sadeleşmenin sonuna gelinip gelinmediği üzerine yoğunlaşması beklenebilir." dedi.
Yılmaz, yeni bir gelişme olarak Merkez Bankasının hizmet enflasyonuna ve birim iş gücü maliyetlerine dikkati çektiğini gördüklerini dile getirdi.
Faiz koridorunda 2010'dan bu yana bir ilk!
Hizmet enflasyonundaki katılığın önemli bir konu olduğunu vurgulayan Yılmaz, yaklaşık iki senedir TÜFE enflasyonuna her ay yüzde 2,7 katkı verdiğini, bunun da yıllık karşılığının yüzde 8,5 ila yüzde 9 olduğunu belirtti.
Ekonomist Yılmaz, şu anda hizmet enflasyonundaki katılığın gıda enflasyonundan daha önemli hale geldiğine işaret etti.
Sadeleşmenin ardından hizmet enflasyonunda yumuşama görmeden faiz indirimlerine geçilmeyebileceğini kaydeden Yılmaz, şu tespitlerde bulundu:
"Diğer taraftan birim iş gücü maliyetleri TÜİK'in açıkladığı güncel verilerde önemli bir artışa işaret ediyor. Henüz birim iş gücü maliyetleri ÜFE'ye düşük ithal mal fiyatları nedeniyle yansımadılar. Ancak son ay ÜFE beklentilerden fazla geldiği gibi nisan ayına göre de artış kaydetti. Nisan ayında yıllık %2,87 oranındaki ÜFE mayıs ayında yüzde 1,5 artınca yıllık ÜFE yüzde 3,25'e yükseldi.
Kredi faizleri konusunda artmakta olan takipteki kredi oranı bankaların varlık kalitelerine özenli davranmalarına neden oluyor. Bu nedenle kredi riski nedeniyle politika faizlerindeki düşüşün kredi faizine bire bir yansımadığını gözlemliyoruz. Temmuz ayında hükümetin Meclis gündemine getirmeyi planladığı KOBİ'lere yönelik teminat ve benzer kanun tasarılarının kredi faizlerinde düşüşü kolaylaştırabileceğini söyleyebiliriz. Bu nedenle kredi faizlerindeki düşüşün pekişebilmesi için Merkez Bankasının parapolitikası ötesinde mevzuat bazlı düzenlemeler de gerekebileceği görüşündeyiz."
Faiz indirimi konut sektörünü hareketlendirdi!
"TCMB faiz koridorundan tek faiz politikasına geçmeye yakın"
Turkey Macro View (TMV) Consulting Yönetici Direktörü İnanç Sözer?, enflasyon görünümü iyileşir ya da TL'de görece sakin seyir devam ederse, temmuz ayında da benzer bir faiz indirimi yapılacağını belirtti.
Faiz indirimlerinin kredi faizlerine yansımasının ise, mevduat faizlerindeki görece yüksek seyrin sürmesi nedeniyle, sınırlı olacağını ifade eden Sözer, "Dolayısıyla ekonomide arzu edilen teşvik mekanizması için TCMB'nin faiz indirimlerinden öte maliye ve TCMB ile BDDK nezdindeki makro ihtiyati politikaları araçları ile desteğin biran önce hayata geçirilmesi gerektiğine inanıyoruz." dedi.
Sözer, TCMB'nin bu faiz indirimiyle faiz koridorundan tek faiz politikasına geçmeye daha yakın göründüğünü dile getirerek "Zamanlamadan öte küresel finansal piyasalarda kırılganlıklar ve jeopolitik riskler devam ederken söz konusu sadeleştirmeden sonra risklerin nasıl kontrol altına alınabileceğinin tartışılması daha yararlı olacaktır." diye konuştu.
"Faiz indiriminin kredilere yansıması sınırlı olacak"
Finansinvest Başekonomisti Burak Kanlı ise faiz indiriminin kredi faizlerine yansıyacağını ancak son dönemde olduğu gibi yansımasının yine sınırlı olacağını ifade etti.
Bankaların kredi verme iştahının düşük ve kredi piyasasındaki asıl sorun bu olduğunu dile getiren Kanlı, "Gerek yurt dışı fonlama üzerindeki maliyetlerin (TMCB'nin uyguladığı zorunlu karşılık oranları) yükseliği gerekse kredi alan şirketlerin varlık ve kurumsal kalitesine dair şüpheler bankaları temkinli olmaya yöneltiyor. Bu da ek makro ihtiyati tedbirler gevşetilmeden çözülecek gibi durmuyor." diye konuştu.
"Küresel düşük faiz ortamı ve risk algılaması belirleyici olacak"
Halk Yatırım Yatırım Danışmanlığı ve Araştırma Direktörü Banu Kıvcı Tokalı, TCMB'nin sıkı likidite duruşunun devam edeceğini belirterek, "Son dönemde Brexit endişelerin azalmasına ek olarak; TCMB'nin geçen yılın ağustos ayından itibaren uyguladığı politika araçlarının etkinliğine yönelik oluşan güven, genel sıkı para politikası duruşu ve temkinli makro ihtiyati politika çerçevesinin sadeleşme yönünde atılan ölçülü adımların devamını desteklediğini izliyoruz." dedi.
TCMB'nin, üst bandın indirilmesi yoluyla faiz koridorunu daraltma adımlarına devam ettiğini aktaran Tokalı, "Bu adımların sonuna gelindiğine dair net bir sinyal de bulunmuyor. Bu noktada, küresel düşük faiz ortamı ve risk algılamasının nasıl bir görünüm sunacağı belirleyici olacak." değerlendirmesinde bulundu.