ABD doları, dünya ekonomisini domine etmeye devam ediyor. Avrupa Merkez Bankası’nın parasal genişlemeye devam edeceğini açıklaması sonrası, ABD Merkez Bankası (Fed) da parasal sıkılığı azaltınca dolar, beklenenin aksine euro karşısında biraz değer kaybetti. Bu yeni durum, Fed’in yaz aylarında yapmasını beklediğimiz faiz artırımını geciktiriyor.
Gelişmekte olan ülkeler (GOÜ), euro’daki belirsizlik ve Fed’in yarattığı parasal genişleme nedeniyle, dış borçlanmalarının önemli bölümünü dolar ile yaptılar. IMF, IIF ve Akbank verilerinden alınan aşağıdaki grafik, GOÜ’lerin ABD doları cinsi borçlanmalarının, ülkelerin Gayri Safi Milli Hasılası’na (GSMH) oranını gösteriyor.
ABD dolarının güçlenmesi, GOÜ’lerin risk seviyelerini artırıyor. Öte yandan, GOÜ’lerin yavaş büyümeleri, özellikle de Çin gibi para birimini dolara endekslemiş ülkelerde, deflasyonist baskı yaratıyor. GOÜ’lerin beklentilerin altında büyüyor olması, onları gelişmiş ülkeler karşısında daha da kırılgan hale getiriyor.
Finans sektörü borçlanması
GSMH’ya oran olarak, Çin, Rusya ve Türkiye’de borçlanma, gittikçe daha artan oranda, finansal sektör (çoğunlukla bankalar) aracılığı ile yapılıyor. Yukarıda belirtilen kaynaklardan alınan aşağıdaki grafik, 2008 ve 2015 yıllarında, finansal sektörün artan borçlanmasını gösteriyor. Finansal sektör üzerinden borçlanmalarda, genellikle Devlet Garantisi olmadığı için, bu borçlanmaları yapabilen ülkelerin daha kaliteli borçlandığını kabul edebiliriz.
Ancak, maalesef ülkemizde, kamu bankalarının borçlanmalarının bir bölümüne Hazine (Devlet) Garantisi veriliyor. Bu durum da, hem risklilik durumumuzu artırıyor; hem de bankalar arası rekabeti bozuyor.