Daire tarafından Ankara 12. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilen gerekçede, başvuruya yönelik mevzuata yer verildi.
2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunu'nun 14. maddesinin 6. fıkrasında delegelerin beşte birine, olağanüstü büyük kongre talebinde bulunma hakkı tanındığı belirtilen gerekçede, bu düzenlemenin parti içi iradenin serbestçe tezahürünü ameli olarak teminat altına alınmasını amaçladığı anlatıldı. Gerekçede, bu nedenle yeter sayıda üyenin yönetim kuruluna karşı açığa vurduğu irade beyanının, hem üyelerin her birini ayrı ayrı, hem de yönetim kurulunu bağlayıcı nitelikte olduğu vurgulandı.
"TIKANIKLIK DELEGELERİN YASAL HAKLARINI KULLANMALARIYLA GİDERİLEBİLİR'"
Siyasi partiye, Siyasi Partiler Kanunu'nun emredici hükümlerine aykırılık halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının başvurusu üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından ihtarda bulunulabileceği ifade edilen gerekçede, şu tespitlere yer verildi: "Yeter sayıda üyenin, kanun ve tüzük hükümlerine uygun olağanüstü kongre çağrısının, parti yönetimince yerine getirilmemesinin yol açtığı tıkanıklık, ancak delegelerin üyelik sıfatlarından kaynaklanan yasal haklarını kullanmalarıyla giderilebilir."
Gerekçede ayrıca, Genel Merkez tarafından mahkemeye sunulan Anayasa Mahkemesi kararlarının da bir siyasi partinin kendiliğinden dağılma halinin ve buna bağlı olarak hukuki varlığının sona erdiğinin tespitine ilişkin olduğu, kongrelerle ilgisinin bulunmadığı kaydedildi.
"İRADE ORTAYA ÇIKMIŞSA SÜRE BEKLENMEYEBİLİR'
Olağanüstü kongre talebinin yerine getirileceği süreye ilişkin Siyasi Partiler Kanunu, Dernekler Kanunu ve Türk Medeni Kanunu'nda düzenleme olmadığı belirtilen gerekçede, ancak bu hususun kanun seviyesinde bir düzenleyici işleme konu olmasının gerekmediği bildirildi.
Dernekler Yönetmeliği'nin 13. maddesinin (b) bendinde yer alan "genel kurul, dernek üyelerinden beşte birinin yazılı isteği üzerine otuz gün içinde olağanüstü toplanır" şeklindeki düzenlemenin, siyasi partilerin, her kademedeki olağanüstü kongreleri için de uyulması gereken norm niteliği taşıdığı vurgulandı.
Gerekçede, parti yönetiminin, olağanüstü büyük kongreyi toplamayacağı yönünde bir iradenin önceden ortaya çıkması halinde bu süre beklenmeksizin de hakimden görevlendirme talebinde bulunulabileceğinin altı çizildi.
TARTIŞILAN 'ÇAĞRILABİLİR' İFADESİ
Olağanüstü kongre çağrısının, muhatabına ulaştığında hukuki sonuçlarını da doğuracağı aktarılan gerekçede, şu değerlendirmelere yer verildi: "Parti tüzüğünün 63/3. maddesindeki 'Çağrılabilir' ifadesi, beşte bir delegenin olağanüstü kongre talebinin genel başkan ve merkez yönetim kurulunun takdirine bırakıldığı anlamına gelmez. Buradaki ifade, genel başkan ve merkez yönetim kurulunun lüzum görmesi halinde olağanüstü kongre toplantısıyla sınırlıdır. Tüzükte yer alan bu ifadeden, beşte bir delegenin büyük kongre talebinin de genel başkanın takdirine bağlı tutulduğu anlamının çıkarılması, yeter sayıdaki delegeye tanınan olağanüstü kongre talebinde bulunma hakkını işlevsiz hale getirir."
'PARTİ YÖNETİMİ KURULTAY TOPLANMAYACAĞI YÖNÜNDE İRADE ORTAYA KOYDU'
Parti delegelerinden 531'inin usulüne uygun şekilde olağanüstü kongre çağrısında bulunduğu belirtilen gerekçede, sayının delegelerin beşte birini aştığı, bu çerçevede parti yönetiminin, büyük kongreyi olağanüstü toplantıya çağırması gerektiği ifade edildi. Parti yönetiminin, yeter sayıda üyenin çağrı taleplerini işleme almadığı, merkez yönetim kurulu üyelerinin yaptıkları basına yansıyan açıklamalarla olağanüstü büyük kurultayın toplanmayacağı yönünde açık bir irade ortaya koyduğu aktarılan gerekçede, "Bu tutum, olağanüstü kongre talebinin reddolunduğunu göstermektedir. Bu halde, istekte bulunan üyelerden her birinin sulh hukuk hakiminden çağrı kurulu teşkil edilmesini istemelerinde ve yerel mahkemece de üç kişinin büyük kongreyi toplantıya çağırmakla görevlendirilmesinde kanuna aykırılık görülmemiştir" denildi.
Yeter sayıda üyenin, olağanüstü kongre talebine ilişkin toplu irade beyanının iyi niyetli olup olmadığına ilişkin bir değerlendirme de yapılamayacağı vurgulanan gerekçede, "Çünkü, kanun, beşte bir oranına ulaşan üyeye, olağanüstü kongre talep etme hakkı vermiştir. Bu hakkın, Türk Medeni Kanunu'nun 2'nci maddesinde düzenlenen 'dürüstlük' ilkesine uygun kullanıp kullanmadığının değerlendirmesi 'yerindelikle' ilgili olup, şekli inceleme yapan sulh hukuk hakiminin yetkisi dışındadır. Bu sebeple bu yöne ilişkin itirazlar yerinde görülmemiştir" ifadesine yer verildi.
Büyük kongreyi olağanüstü toplantıya çağırmakla görevlendirilen üç üyenin, "tarafsız" olmadıklarına ilişkin itirazın da yerinde görülmediği belirtilen gerekçede, görevlendirilenlerin parti üyesi olduğunun altı çizildi.