İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 64 sayfalık kararında, basın özgürlüğüne ulusal ve uluslararası normlarla birtakım sınırlandırmalar getirildiğini savunarak, gerekçesinde şu görüşlere yer verdi:
"Devlet ve güvenlik politikaları tabiatı gereği sürekli değişkenlik gösterir. Devlet sırları kamu gücünü kullanan kişilerin tercihleriyle şekillenir. Devlet sırlarına ilişkin bilgilere erişimin engellenmesi ve basına kapalı tutulmaları doğrudur. Ülkenin iç ve dış güvenliği ile ilgili konular ortaya konularak tartışılabilir, hatta hesap sorulabilir. Ancak devlet sırrı niteliğindeki bilgi, belge ve görüntülerin ele geçirilerek başkalarıyla paylaşılmaması gerekir. Devletin Anayasal düzenini, dış ilişkilerini tehlikeye düşürebilecek, milli savunmasına ve milli güvenliğine zarar verebilecek bilgilerin ele geçirilerek açıklanması basın özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Sınırlandırmaların basın özgürlüğü ileri sürülerek ortadan kaldırılması hukuki dayanaktan yoksundur. Aksi halde bu eylemleri cezalandıran kanun maddeleri hükümsüz hale getirecektir."
NEDEN DEVLET SIRRI?
Gerekçede, MİT TIR’larına ilişkin belge ve bilgilerin devlet sırrı kabul edilmesinin gerekçeleri de şöyle açıklandı:
"MİT Müsteşarlığı yazı içeriğinin devlet sırrının varlığı yönünden önem arzetmesi, kamu görevlilerinin suça konu bilgi ve belgelerin devlet sırrı olduğu yönündeki açıklamaları, Türkiye Cumhuriyeti devletinin en uzun kara sınırı olan Suriye ülkesindeki iç savaşın halen devam ediyor olması, bu ülkenin ülkemiz ile komşu kuzey sınırında çok sayıda silahlı terör örgütünün halen daha faaliyet gösteriyor olmaları, bu örgütlerin Suriye ülkesi içinde olduğu gibi ülkemizde de canlı bomba eylemleri gibi çok sayıda ölüm ve yaralamalı terör eylemlerini gerçekleştirmeleri karşısında milli güvenlik açısından sakıncaların ve hassasiyetlerin suç tarihleri öncesi ve sonrasında halen devam ediyor olması, MİT TIR’ları olayıyla ilgili getirilen yayın yasakları, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın basın duyurusu, sanıkların eylemlerine esas teşkil eden MİT TIR’larının durdurulmasıyla ilgili çok sayıda yargı mensubu ve kolluk görevlisinin tutuklu olarak yargılanmaları ve tüm bu hususların sanıklar tarafından biliniyor olması, somut olayın özellikleri ve dosya kapsamı karşısında sanıklar tarafından MİT TIR’larıyla taşınan malzemelere ilişkin yayınlanan görüntülerin ve bu malzemelere ilişkin alınan raporun daha önce hiçbir yerde yayınlanmayarak aleniyet kazanmamış olmaları, ilk kez yayınlanıyor olmaları dikkate alındığında, bu bilgi, belge ve görüntülerin devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken devlet sırrı niteliğinde oldukları sonuç ve kanaatine varılmıştır."
"HABER YAPILMASININ YASAKLANMASI TOPLUMSAL BİR İHTİYAÇ"
IŞİD’in İstanbul ve Şanlıurfa’da gerçekleştirdiği canlı bomba saldırılarına ve PKK’nın Ankara’da gerçekleştirdiği terör saldırılarına da gerekçede değinildi. Gerekçede şu ifadeler yer aldı:
"Avrupa ülkelerinde meydana gelen terör saldırıları ve terörün tırmandırıldığı bir ortam olması karşısında ülkemizin dış politika mücadele ortamı da dikkate alınarak Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından milli güvenlik ile ilgili hassasiyet ve sakıncaların had safhada olduğu bir süreçte söz konusu haberlerin yapılmasının yasaklanmasının zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaçtan kaynaklandığı aşikardır. Hatta buradaki zorlayıcılık meydana gelen ciddi gelişmeler karşısında inandırıcıdır. Bu durum aynı zamanda milli güvenliğin korunması bakımından söz konusu haberlerin yapılmasının yasaklanmasının demokratik toplum düzeninde gerekli olduğu, meşru amaca uygun olup, orantılı olduğu sonucunu da ortaya koymaktadır. Hatta sanıklar yayın yasaklarına rağmen bu haberleri yaparak basın ve ifade özgürlüğünün sınırlandırma sebeplerinden olan yargı gücünün otoritesinin ve tarafsızlığının sağlanmasına engel olmuşlardır. Bu sebeplerle MİT TIR’larına ve taşıdığı malzemelere ilişkin haber ve bilgilerin milli güvenlik olgusu bağlamında ele alınması gerektiği açıktır. Bu açıdan bakıldığında sanıkların basın ve ifade özgürlüklerinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmak mümkün değildir. Sanıklar tarafından yapılan suça konu haberlerle ilgili olarak bu haberlerin yapılmasının ülke içerisindeki toplumsal tartışmalara katkı sağlamayacağı, aksine haberin konusunun eskimesinin önüne geçilecek devletin dış politika alanındaki tercihlerinin zora sokulabileceği, böylece milli güvenlik aleyhine yönlendirme olabileceği anlaşılmaktadır.Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; kamuoyunda MİT TIR’ları soruşturması olarak bilinen yargılama süreci, olayların başlangıç noktası, ülkemizin dış politika dengesi, ülkenin en uzun kara sınırı olan Suriye sınırında yaşanan gelişmeler, mahkemelerce konulan yayın yasakları, erişimin engellenmesi kararları, bu yasaklardan sanıkların haberdar olduklarının anlaşılması karşısında sanıkların suça konu haberleri yayınladıkları zaman ve haberlerin içeriklerindeki ifadeler dikkate alındığında ’milli güvenlik’ sınırlama ölçütü karşısında, sanıkların eylemlerinin ifade ve basın özgürlüğü kapsamında korunması gereken bir ifade biçimi olduğu sonucuna varılamayacağı yönünde mahkememizde kanaat oluşmuştur."
"JANDARMA RAPORU DA DEVLET SIRRI KAPSAMINDA"
Gerekçeli kararda, Erdem Gül tarafından yayınlanan suça konu Jandarma kriminal raporunun TIR’larda ele geçen malzemelere dair düzenlendiği ifade edilerek, "Taşınan malzemelerin devlet sırrı niteliğinde olması karşısında bunlara ilişkin düzenlenen raporun da devlet sırrı olarak kabulü gerekir. Sanığın tüm bu gelişmeler karşısında daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış ve açıklanmamış olması sebebiyle aleniyet kazanmadığı için, devlet sırrı olma niteliğini kaybetmemiş belge niteliğinde olan jandarma kriminal raporunu yayınlayarak üzerine atılı devletin güvenliğine ve siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak suçunu işlediği yönünde mahkememizde tam bir vicdani kanaat oluşmuştur" denildi.
"CASUSLUK SUÇUNA DAİR DELİL BULUNAMADI"
Gerekçede, casusluk suçunun "Türkiye Cumhuriyet Devleti zararına olarak, yabancı bir devlet yahut herhangi bir terör örgütü yararına işlenen bir suç" olduğu vurgulanarak, Dündar ve Gül’ün, "MİT yazılarından anlaşıldığı üzere devlet sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeleri casusluk amacıyla elde ederek yabancı bir devlet yahut herhangi bir terör örgütüyle aralarında anlaşma yaptıklarına dair dosya içerisinde hukuka uygun kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı, bu sebeple sanıklar haklarında devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri temin edip yayınlamak suçundan cezalandırılmalarına karar verildiği" kaydedildi.
MAHKEME MASRAFLARI 1.926 TL TUTTU
Öte yandan, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yargılama giderleri de gerekçeli kararda belirtildi. Gerekçeli kararda Can Dündar ve Erdem Gül’ün teblligat, müzekkere ve bilirkişi gibi yargılama masrafları toplam 1.926 TL tuttuğu ifade edildi.