Yıldırım Holding İcra Kurulu Başkanı ve CEO'su Robert Yüksel Yıldırım'ın masasında yüzlerce kartvizitten oluşan bir yığın var. "Konuşmacı olarak katıldığım toplantılarda yanıma yüzlerce kişi geliyor" diyor. Yanma yaklaşması zor, ulaşılmaz biri değil ve merak eden herkese hikayesini anlatmayı seviyor. Samsun Balık Pazar'ında inşaat malzemeleri satışı yapan Garip Yıldırım'ın ortanca oğlu olarak başlayan bir hikaye bu... Yıldırım Holding şu anda dünyanın en büyük dördüncü krom üreticisi; yüzde 8,9 pazar payıyla dünyanın en büyük konteynır taşıma şirketi Fransız CMA CGM Group'da yüzde 24 oranında hissedar... Yüksel Yıldırım bu şirkette Rus Alfa'nın Turkcell'de Karamehmet karşısındaki konumuna benzer bir pozisyonda. CMA CGM, 2011'de 5 milyar doların üzerindeki borçlarım ödemekte zorlanıp Yıldırım Holding'den yüzde 20 hisseye çevrilebilir bono karşılığında 500 milyon dolar aldığında (2013'te yüzde 4 hisseye karşılık 100 milyon dolar daha yatırım yaptı) Robert Yüksel Yıldırım adını dünya denizcilik camiasında duymayan kimse kalmamıştı. Yıldırım Holding hisse devri sürecinde anlaşıldığı gibi CMA CGM'den iki sene sonra hisseleri şirketin kurucusu Saade Ailesi'ne geri satıp çıkmadı -çıkamadı demek daha doğru- ama yine de bu durumdan şikayetçi değiller. CMA CGM'den ilk yedi yıl için yüzde 12'den 72 milyon dolarlık temettü gelirleri var. Ayrıca şirketteki hisselerin bugünkü pazar değerinin 2 milyar dolardan aşağı olmadığı tahmin ediliyor. Yıldırım ise 2-2,5 milyar dolar aralığında olduğunu düşünüyor.
Ayrıca böyle bir varlık elde varken kredi finansmanı konusunda zorlanmıyorlar. Yüksel Yıldırım'ın şu anda üzerinde çalıştığı satın alma gerçekleşirse dünyanın en büyük 10 liman işletmecisinden biri olacaklar. ABD'de içinde Miami ve New York limanlarının da bulunduğu 80 kadar varlıktan oluşan bir portföyü satın almak üzere görüşmeler yapan Yıldırım, "Orada Kanadalılarla çarpışıyorum" diyor. Diğer taraftan Kazakistan'da dünyanın en büyük krom üreticilerinden birinin varlıklarım satın almaya çalışıyor. Nisan ayı içinde İstanbul'da yapılan İslam Konferansı sırasında Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbeyev ile görüşeceğini söyleyen Yıldırım'ın zaten bir ayağı üç yıldır Kazakistan'da. 2013'de Mechel'in krom varlıklarını 425 milyon dolara satın alıp (Mechel, Rusya ve Kazakistan'daki bu varlıkları 2008'de 1,5 milyar dolara satın alıp üzerine 300 milyon dolar da yatırım yapmıştı) Kazakistan'a adım atmışlardı ve bu ülkede vergi şampiyonu durumundalar.
ABD'deki liman ihalesi ve Kazakistan'daki yeni maden ve gübre yatırımları için toplamda 5 milyar dolar yatırım yapmaya hazırlanıyorlar Üzerine Çanakkale'de ilk etapta 4 milyar dolar yatırımla, 2017'de yapımına başlanacak dört adet 800 MW kapasiteli santrali inşa etmeyi planlıyorlar. "Enerjide 2025 yılına kadar toplam 7 milyar dolar kadar yatırımla 5 bin WW kurulu güce ulaşmayı hedefliyoruz" diyor Yıldırım.
Büyük bir yatırım olmasına rağmen enerji Yıldırım'ı liman ve maden işi kadar heyecanlandırmıyor. Zaten "global bir oyuncu hedefiyle" hareket ettiği liman ve krom işi mesaisinin daha büyük bir bölümünü oluşturuyor. Bulundukları tüm sektörler için belirlediği hedefler var ve her birini zamanı geldiğinde büyük yatırımcıları cezbedecek birer varlık paketi gibi düşünüp tasarlıyor. Bundan 10 yıl kadar sonrasını hayal ederek... Londra'da kendi aile ofisini yönetip yatırım yapmayı düşünüyor. Bugünkü yatırımları halka açarak ya da daha büyük yatırımcılara satarak elde edeceği milyarlarca dolarlık bir varlıktan söz ediyor. Kaç milyar dolar? Yıldırım o zamana kadar sadece kendisine kabaca 3-5 milyar dolar düşeceğini hesaplıyor. "Limancılıkta 5-10 milyar dolarlık bir varlık değerine ulaşmak istiyorum. Sonuçta geleceğim yer 20-30 milyar dolarlık bir grup oluşturmak olur. Bunun da yarısının ortakların olacağını düşünürsek... Kardeşlerimle bana 10-15 milyar dolarlık varlık kalır. Tabii herşey yolunda giderse... Yanlış bir adımda herşey gider..."
Ama sık sık söylediği gibi Yıldırım hedeflerle yaşayan biri. Zaman zaman sinirler gerildiğinde ayrılığı dahi konuşsalar da Yıldırım Holding, Ağabey Ali Rıza Yıldırım'ın yönetim kurulu olacağını hiç düşünemeyeceği zamanlarda makine mühendisi olarak limanlarda kullanılan vinçleri tasarlıyordu.
Yıldırım'ın gerçekten ilginç bir hikayesi var... İTÜ'de makine mühendisliği eğitimi aldıktan sonra dil öğrenmek ve mastır yapmak için gittiği ABD'de doktoraya başlayıp yapay zeka üzerine çalışmış. Kolay iş bulabilmek için Robert ismini alan Yüksel Yıldırım'ın, vinçleri tasarladığı yıllardan kalma bir patenti dahi var. "Orada duvarda bir yerde asılı olacaktı" diyor. Ailesinin de ısrarıyla 1993'te Türkiye'ye geldiğinde daha önce telefonla kömür ticareti yapmaya çalıştığı Rusya'ya bizzat gidip Sibirya'da Ruslarla el sıkıştığını anlatıyor. Bu ilk ithal kömür ticaretinden 15 günde 50 bin dolar kazanınca Türkiye'ye dönme kararı vermesi zor olmamış: "O sırada ABD'de yıllık brüt maaşım 40 bin dolardı. Bir yıl çalış yüzde 30 vergi öde..." Haliyle Türkiye'de kalmış.
Hikayenin geri kalan kısmı artık iş dünyasında hemen herkesin malumu. Yüksel Yıldırım'ın öncülüğünde aile, Türkiye'nin ithal kömür ticaretine yön verdi. Önce Rusya'dan ardından Rusya fiyatları artırınca Çin'den kömür ithal ettiler ve o dönem bu işten çok para kazandılar. "3,5 milyon tonluk iç pazarda arz 6 milyon tona çıkınca bu işten çıkma zamanı gelmişti artık" diyor. 2001'de başlayan finansal kriz dönemine 100 milyon dolar gibi bir nakit varlığıyla giren aile böylece alım fırsatlarını değerlendirmeye başlamış. "2003'te AK Parti iktidarı ile yeni bir döneme giriliyordu.
Özelleştirmeleri takip etmeye başladık" diyor. Yıldırım Ailesi böylece 2004'te 58 milyon dolara Eti Krom'u, 83 milyon dolara Gemlik Gübre Fabrikası'nı satın aldı. Aynı yıl özelleştirmeden Beykoz Kundura Fabrikası'nın arazisi 29,7 milyon dolara alındı. Bugün en iştahlı büyüdüğü alan olan liman işine ise Sedef Port'u satın alarak adım attılar.
Bu satın almalar tüccarlıktan sanayiciliğe geçmeleri bakımından bir milat Yıldırım Holding için. "40'h yaşlarımda sanayici oldum. Sürekli pozisyon alıp alım satım yaparken tüm iş yapış mantığınız değişiyor. Birden üretici olduk. Bu düşünce tarzımı, geleceğe bakışımı her şeyimi değiştirdi. Nasıl bir sorumluluğun altına girdiğimizi sonradan fark ettik" diye anlatıyor.
Yıldırım Holding bugün yüksek karbonlu ferrokrom üretiminde Kazakistanlı ERG'nin ardından ikinci sırada yer alıyor. Ama o dönem yatırımları şüpheyle karşılandı... Eti Krom'u alıp kömürcü mantığıyla işletecekleri, Gemlik Gübreye fazla fiyat verdikleri ve sadece limanının peşinde oldukları, Gebze'de bir iskele alarak liman işinde büyüyemeyecekleri söylendi. Yıldırım tüm bu olumsuz düşünceleri boşa çıkarmaktan çok memnun. Gerçi Gemlik Gübre'yi alırken limanına da değer biçtikleri bir gerçek. "Bir koyundan üç- dört post çıkarmanın hesabını yaptık" diyor. Aynı şey tüm yatırımları için geçerli. Grubun 1,5 milyar dolarlık cirosuna karşılık 300 milyon dolar gibi bir FAVÖK'ü var ve bu oransal olarak çok yüksek. Yıldırım ciroları sorulduğunda (muhtemelen biraz da rakamı küçük bularak) "Bizim için daha önemlisi FAVÖK diyerek" yanıt veriyor hep ve bu oranla gerçekten ne kadar gurur duysa az... Özellikle madencilikte karlılık oranları çok yüksek. 500 milyon dolar ciro üreten Yılmaden Holding CEO'su Alp Malazgirt, "Bizim için karlılık en önemli şey" diyor ve ekliyor: "Madencilikte FAVÖK oranımız sektör ortalamasının çok üzerinde." Örneğin üretimini Rusya'daki yine kendileri ait Tikhvin Ferroalloy'a gönderdikleri Kazakistan'daki Voskhod tesislerinde yüzde 80'lere varan bir FAVÖK söz konusu.
Yıldırım Ailesi limancılıkta da en az madencilikte olduğu kadar tanınıyor artık. Yıldırım Holding Türkiye'de 800 bin TEU elleçleme yapıyor. İki limanındaki yıllık toplam kapasitesi ise 2,5 milyon TEU. Yıldırım Holding'in Tertir, Oslo, Malta Limanı gibi varlıklarının hepsi alt alta toplandığında 10 milyon TEU elleçleme kapasitesi var. Ekvador anlaşması tamamlandığında buna ilk etapta 500 bin TEU daha eklenecek. 2025 yılı hedefi dünyadaki ilk 10 terminal işletmecisi arasına girmek. 2025'te 35 milyon TEU konteynır, 40 milyon ton kuru yük, 5 milyon metreküp sıvı yük ve 5 milyon CEU araç elleçleme kapasitesine ulaşmak hedefleniyor. Türkiye'nin en büyük konteynır limanı olma özelliğine sahip Arkas Holding'e ait Marport'unun kapasitesi ise 2 milyon TEU. Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, Yıldırım için "Yüksel çok zeki ve çalışkan biri. Türkiye'ye değer kattığını düşünüyorum" diyor. Yıldırım'ın hem CMA CGA hamlesini hem de geçen yıl Portekiz, İspanya ve Peru'da toplam 10 limandan oluşan Tertir portföyünü 335 milyon dolara almasını değerlendirirken de "Limancılık zor bir dönemden geçiyor. Yüksel Bey doğru bir zamanda yatırım yaptı. Şimdi sabredip yatırımlarının değer kazanmasını beklemesi gerekiyor. Bu zamanlar geçecek ve limanlar tekrar dolmaya başlayacak" diyor.
Denizcilikte kriz zamanları, kendi filosuyla taşımacılık da yapan dev liman işletmecisi şirketlerin içlerine kapandığı zamanlar... Yani herkes kendi yükünü mümkün mertebe kendi limanlarına indirmeyi tercih ediyor. Böyle zamanlarda kendi yükün olmadan liman işletmecisi olmak fırtınayı atlatmaya yetecek finansal güce sahip olmayı gerektiriyor. Yüksel Yıldırım, 2011'de Malta Limanı'nı 200 milyon euroya alırken CMA 'den de burada 11 yıl kalma ve en az 2,5 milyon TEU konteyner getirme garantisi aldı. "Yük sahipleri ile sıkı dostluklarım var" diyor Yıldırım. Tek başına bu Türkiye'de rekabet içinde yeterli olmayabilir belki ama tek bir limanı olan rakiplerine göre elinde daha büyük bir menüden indirim ve fırsatlardan yararlandırmak gibi avantajlara sahip gene de.
56 yaşındaki Yüksel Yıldırım'ın tüm bu yatırım ve büyüme planları gerçekleşmeyebilir. Buna da hazırlıklı. Her yıl 200'den fazla fırsatı inceleyip yatırım için iyi bir menü hazırlayan 40 kişilik bir ekibi var. ABD ve Kazakistan olmazsa başka yerlere uçabilir. Ama bir de bu yatırımlar hayata geçerse kardeşleriyle birlikte şu anda 550 milyon dolarlık servetleriyle yer aldıkları FORBES 100'e kısa zamanda bireysel olarak milyarderler girebilirler ve muhtemelen de hep orada kalırlar.
Entegre işler
Yüksel Yıldırım kar marjlarının yüksekliği ile gurur duyuyor. Bunu kurdukları entegre yapıya ve ulaştıkları büyüklüğe borçlular. Türkiye'de ürettikleri kromu, 2008'de İsveç'te satın aldıkları (22 milyon euroya satın aldılar ancak üzerine 100 milyon dolar yenileme yatırımı yapıldı) Vargön Alloys'a gönderiyorlar. Türkiye'nin tek ferrokrom üreticisi olan Eti Krom, Yıldırım satın aldığında üretim maliyeti satış fiyatlarını karşılamadığı için zarar ediyordu. Yıldırım İsveç'teki 100 yıllık şirketi satın aldıktan sonra krom ve ferrokrom fiyatları büyük bir düşüş yaşadı. Kromun tonu 750 dolardan 150 dolarlara indi. Yıldırım, Eti Krom'u satın aldıklarındaki durumu şöyle anlatıyor: "Fiyatları büyük üreticiler belirliyor. Spot piyasada ucuza mal satarak yapılabilecek bir iş değil. Çelik üreticileri uzun yıllara dayanan kontratlarla çalışıyor dolayısıyla sizi içeri almıyorlar. Örneğin ArcelorMittal ile masaya oturmak için kapıdan içeri giremiyorsunuz." Kendi ifadesiyle "gerilla taktiği" uygulamış: "Malı üretip biriktirecek finansal gücüm vardı. Stokladık, fiyatlar belli bir yere çıkınca sattık. Düşükte kaçıp yüksekte satıyordum ama bu beni hiçbir yere götürmüyordu." Vargön Alloys satın alması işte bu tabloyu değiştirdi. Şirketle birlikte uzun vadeli kontratlarını da alıp daha önce açamadıkları kapılardan girebilmişler. Türkiye'nin en önemli krom madeni üreticilerinden Kurmel Holding'in üst düzey yöneticisi ve krom madenciliği konusunda uzman simlerden Atilla Alptekin, düşük fiyatlar nedeniyle kendilerinin madenlerde üretimi durdurduğunu söylüyor. Yüksel Yıldırım'dan ise hayranlıkla söz ediyor: "Çok iyi zamanda çok iyi oynadı. Global bir oyuncu oldu. Takdirle izliyorum kendisini..."
(Nilgün Balcı Çavdar/Forbes Dergisi)