Geçtiğimiz Şubat ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açılışını yaptığı Vakıf Katılım, hedeflerini açıkladı. Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, sektörün yeni oyuncusu olarak
uluslararası fonları Türkiye’ye getirmek ve pastayı büyütmek istediklerini söyledi.
Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş ise, katılım bankacılığı sektörünün global büyüklüğünün 2 trilyon dolara ulaştığını ifade ederek, “Çalışma modeli ‘İslami Finans’ olmasına rağmen sektörün
merkezi Londra. Katılım bankacılığı, İstanbul Finans Merkezi projesinin en önemli ayaklarından biri. Biz de İstanbul’u katılım bankacılığının merkezi yapmak için çalışacağız” dedi.
Katılım bankacılığına vakıfların paylaşım kültürünü katarak sektörde yeni bir açılıma öncülük yapma hedefiyle giren Vakıf Katılım, İstanbul’u, 2 trilyon dolarlık İslami finans sektörünün merkezi
yapmayı hedefleri arasına koydu. Geçtiğimiz Şubat ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açılışı yapılan Vakıf Katılım’ın Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran ve Genel Müdürü İkram Göktaş, gazetecilerle bir araya gelerek, hedeflerini ve sektörün potansiyelini değerlendirdi.
Öztürk Oran: “Vizyoner değişikliklerle, İslami finansın en önemli oyuncularından oluruz”
Vakıf Katılım Yönetim Kurulu Başkanı Öztürk Oran, Türkiye’de ilk olarak 1984’te finansal yaşamın parçası haline gelen katılım bankacılığının aradan geçen süre içerisinde bankacılık sektöründe
yaklaşık yüzde 5 paya sahip olduğunu anımsatarak, sektörün önünde ciddi bir büyüme potansiyeli bulunduğuna işaret etti. Oran, “Bugün dünya katılım bankacılığı sektöründen yalnızca yüzde 6 pay alan
Türkiye, katılım bankacılığının yaygın olarak faaliyette bulunduğu ülkeler arasında henüz olması gereken sıralamada değil. Bizim hedefimiz sektördeki pastayı bölüşmek değil, sektörü büyütmek. Sektörü
birlikte büyütürsek, pasta büyür ve bu pastadan herkese daha çok düşer” diye konuştu.
Bugün sektörün gelişmesi için koşulların çok daha elverişli olduğunu söyleyen Oran, “Her şeyden önce ikinci kamu katılım bankasının açıldığını ve üçüncüsünün yolda olduğunu düşündüğümüzde siyasi irade bu sektöre tam destek veriyor. 13 yılı aşkın süredir sağlanan siyasi ve ekonomik istikrar faiz hassasiyeti taşıyan fonlara sahip Körfez ülkelerinin Amerika ve Avrupa’da yaşanan İslamofobiden duyduğu rahatsızlık ve Türkiye’nin bu ülkelerle sıcak ilişkileri ülkemizde katılım bankacılığının güçlü potansiyelinin diğer ipuçlarını oluşturuyor. Bu süreçte katılım bankalarının yapacağı vizyoner stratejik değişiklikler sayesinde ülkemizin İslami finans alanında en önemli oyuncular arasında yerini alacağına inanıyoruz” dedi.
“Katılım bankacılığının özüne döneceğiz”
Öztürk Oran, sektörün gelişmesi ve hedeflenen büyüklüğe ulaşmasında Vakıf Katılım olarak öncü rol oynamaya talip olduklarını belirterek, şunları kaydetti:
“Vakıf Katılım olarak bu yola çıkarken kamu desteğini ve gücünü, yüzyıllara dayanan adalet ve sosyal paylaşım esaslı vakıf kültürü ile aynı potada eritmeyi ve bu sayede katılım bankacılığı sektöründe bir
dönüşüme önayak olmayı amaçladık. Katılım bankacılığını geleneksel bankacılıktan ayıran unsurların başında, bankalara uygun iş yapmak yerine müşterilerin fikirlerine uygun iş yapmak geliyor. Biz de reel
sektörün içerisinde aktif olarak yer alarak ve kar-zarar ortaklığı prensibiyle hareket ederek katılım bankacılığını uygulamada özüne uygun işler yapmak için çalışacağız. Ticari hayatın içerisinde aktif
rol alarak gerçek bir alternatif oluşturacak başlangıç sermayesi olmayanların önünü açacak Türkiye’ye iş adamı yetiştirmek için çalışacağız. Katılım Bankacılığında referans kurum olma vizyonuyla çıktığımız bu yolda, katılım bankacılığı sektörünün en yeni ve en dinamik oyuncusu olarak, Vakıf kültürü ile katılım bankacılığı prensiplerini sentezleyeceğiz. Artık vakıf eserlerimiz daha fazla ihya edilecek ecdadın ruhu şâd olacak. Fakir, fukaranın yüzü gülecek.”
“Katılım bankacılığına duyulan güveni artıracağız”
Bu süreçte hem müşteriler hem de yurtdışı fonlar nezdinde Türkiye’deki katılım bankacılığına duyulan güveni artırmak için çalışacaklarını ifade eden Öztürk Oran, “Çabalarımızın odak noktası
mevcut katılım bankalarından farklı ve daha avantajlı ürünler sunmak suretiyle finansmana erişimi artırmak ve Türkiye’nin gelişmesine katkıda bulunacak sağlıklı bir rekabet ortamı tesis edilmesini
sağlamak olacak” dedi.
İkram Göktaş: “2 trilyon dolarlık İslami finansın merkezi Türkiye olmalı”
Vakıf Katılım Genel Müdürü İkram Göktaş ise, katılım bankacılığının İstanbul Finans Merkezi projesinin en önemli ayaklarından biri olduğunu vurgulayarak, dünya çapında 2 trilyon doları aşan büyüklüğe sahip İslami finans modelinin merkezini şu anda İngiltere’nin oluşturduğunu,Türkiye’nin coğrafi konumunun avantajını da kullanarak faizsiz bankacılık için cazibe merkezi olma potansiyeli taşıdığını anlattı.
“Mayıs sonunda 10 yeni şube hizmete giriyor”
İkram Göktaş, Vakıf Katılım’ın hedeflerine değindiği konuşmasında şu bilgileri paylaştı:
“Şubat ayında Merkez Şube / 120 çalışanla kapılarımızı açtık ve bu süre zarfında alt yapı çalışmalarımızı tamamladık. Artık hızlı bir şubeleşme ve büyüme sürecine giriyoruz. Bu çerçevede yılsonuna kadar 30 şube açarak yaklaşık 500 çalışan sayısına ulaşmayı hedefliyoruz.
İlk şubelerimizi bu ay sonunda İstanbul İkitelli ve Ümraniye’nin yanı sıra Ankara, Konya, Gaziantep, Kahramanmaraş, Şanlıurfa, Denizli ve Sakarya’da açacağız. Sonrasında da kısa sürede Türkiye geneline yayılmayı hedefliyoruz. Bu kapsamda 3 yılın sonunda müşterilerimize 100 şube ve 1.200 çalışanla hizmet vermeyi öngörüyoruz. Vakıf Katılım olarak öncelikli amacımız sektörü büyütmek hem yurtiçi hem de yurtdışında daha fazla fonu sisteme dahil etmek ve daha fazla kişiye ulaşmak. Böylece katılım bankacılığı sektöründeki pazar payımızın 2018 yılında yüzde 10’a çıkmasını ve 2023’te sektör liderliğini bize getirecek seviyeye ulaşmasını bekliyoruz.”
“KOBİ’lere odaklanacağız, bireyseli de unutmayacağız”
Vakıf Katılım’ın odaklanacağı sektörlere ilişkin de bilgi veren Göktaş, “Katılım bankacılığının ruhu ve ülke kalkınması hedefi gereği istihdam, büyüme, üretim ve ihracat getirecek alanlara yoğunlaşacağız.
Dolayısıyla KOBİ segmentinde aktif olacağız. KOBİ’lere standart ürünler sağlamanın ötesine geçerek ihtiyaçlarına uygun yeni ürün ve hizmetler geliştireceğiz. Yatırım ve proje finansmanı konusunda
kar-zarar ortaklıkları ve sermaye araçları ihraçları ile etkin bir rol alacağız. Ayrıca katılım bankacılığının bireysel kullanıcılara ulaşma konusunda henüz yeterli noktada bulunmadığını görüyoruz. Bu alanda da
müşterilerimize kaliteli bir hizmet sunmak ve daha fazla kişiyi bu sisteme dahil etmek için çalışmalarımıza başladık. Bireysel emeklilik alanında Vakıf Emeklilik, sigortacılık alanında ise Güneş Sigorta ve Neova Sigorta ile acentelik anlaşmalarına imza atarak, bireysel müşterilerimizin tüm finansal ihtiyaçlarını karşılayacak kapsamlı bir hizmet sunma yönünde adımlarımızı attık” diye konuştu.
"2 sukuk şirketi kurmak için BDDK'ya başvurduk"
Bir gazetecinin "Sendikasyon ve sukuk ihracı gibi araçları kullanacak mısınız?" şeklindeki sorusu üzerine Göktaş, "Mutlaka. Biliyorsunuz sukuk için şirket kurmanız gerekiyor. Biz kuruluş için BDDK'ya başvurumuzu yaptık. İki tane şirket kuracağız. Biri kendi bankamızın sukukları, diğeri müşterilerimizin çıkartacağı sukuklar için için. Bu ihtiyaca binaen" dedi.
Göktaş, projeleri desteklerken İslam Kalkınma Bankası'nı kaynak olarak kullanacaklarını dile getirerek, bu projelerde köprü görevi göreceklerini, finansör ile yatırım yapacak taraflar arasında köprü olacaklarını anlattı.
Körfezdeki fonları çekmek için yurt dışında neler yaptığına ilişkin bir soru üzerine Göktaş, şimdilik önceliklerinin yurt içi olduğunu, fon ihtiyaçları bulunmadığı için hali hazırda böyle bir arayış içinde olmadıklarını bildirdi.
Göktaş, bireysel emeklilik çalışmaları hakkındaki bir soruya karşılık, "Bireysel emeklilik alanında Vakıf Emeklilik, sigortacılık alanında ise Güneş Sigorta ve Neova Sigorta ile acentelik anlaşmalarına imza atarak, bireysel müşterilerimizin tüm finansal ihtiyaçlarını karşılayacak kapsamlı bir hizmet sunma yönünde adımlarımızı attık" ifadelerini kullandı.
Şu anki sermayelerinin mevduatları toplandığında 1 milyar 160 milyon lira olduğu bilgisini veren Göktaş, bu büyüklüğü çok farklı yerlere gidebileceğini, şimdilik hedeflere ilişkin bir rakam vermek istemediklerini aktardı.
Göktaş, Bank Asya'nın tasfiyesi halinde banka ve şubeleriyle ilgilenip ilgilenmeyecekleri konusundaki soruya karşılık, böyle bir düşünceleri olmadığını söyledi.