Cuma günü dolar 2.78’i gördü Bu seviye Ağustos 2015'ten yana gördüğü en düşüş seviyeydi. Peki dolardaki düşüş sürecek mi, nasıl bir yön bekleniyor? Habertürk ekonomi yazarı Abdurrahman Yıldırım bugünkü köşesinde dolardaki yönü ve borsa beklentilerini kaleme aldı. İşte Yıldırım'ın o yazısı;
Dolar nihayet 2.80’in altına serildi. Cuma günü 2.78’i de gören dolar 2.7945’ten kapatarak Ağustos 2015 düzeyine indi. Dolar son bir yılda, yüksek dalgalı bir seyir izlemesine karşılık, indiği 2.7945’lik düzeyinde sadece yüzde 5 gibi makul bir artış yakaladı. Bu anlamda başlıktaki şarkı sözleri gibi, dolar dalgalanıp dalgalanıp duruldu ama ekonomik birimleri de peşinde koşturarak bir hayli yordu. Özellikle de yüksek döviz borçlusu özel sektöre soğuk terler döktürdü. Hatta şirketlerin iflas etmemesi için, dolar 3 TL’nin üzerindeyken 2.75 kurdan döviz satılması bile talep edildi.
-Bitişikteki grafikten de izlenebileceği gibi, dolara ne olduysa geçen yılın temmuz ortasında oldu. 2.63’ten başlayan çıkış eylül sonuna kadar sürdü ve 3.0744 ile son buldu. Kur 2 ay 10 gün gibi bir sürede yüzde 17 arttı. Hükümetin kurulamaması, Güneydoğu terör olaylarının patlak vermesi, arkasından yeni bir seçime gidilmesi gibi iç olaylar da destekledi bu yükselişi ama asıl sürükleyici olan dışarısıydı. Hatta temmuz ortasında patlak veren Çin Borsası’ndaki sert satışlardı.
-Ardından dışarısının durulması, içeride seçim sonrasının satın alınmaya başlanması ile dolar yüzde 8 geriledi. Ama aralık ayında Çin ve ABD faiz artırımı çifte olumsuzluk olarak ortaya çıktı. Bu durum ocak ayının son haftasına kadar da sürdü. Dolar TL karşısında 20 Ocak’ta 3.0620 ile ikinci en yüksek düzeyine çıktı. Merkez bankalarının koordinasyonunda yeni bir parasal gevşemenin yürürlüğe konulması, ABD’nin faiz artırımından çark etmesi, küresel ve Türkiye piyasalarında (U) dönüşüne yol açtı.
-Şubat ayının ortasından mayıs başına kadar da bu durum sürdü. Küresel risk alma iştahı yeniden canlandı. Gelişmekte olan piyasalara sermaye akışı hızlandı. Borsalar prim yaptı, faizler düştü, negatif faizle işlem gören Hazine kağıtlarının toplamı 8 trilyon doları geçti. Emtia fiyatları toparlanmaya başladı. Petrol fiyatları 27 dolara kadar düşmüşken geçen hatayı 48 dolardan kapadı.
-Dolardaki son düşüş Yen’in değer kazanmasından ve bizzat doların kendi kaybından kaynaklandı. Dolar Endeksi nisan ayında yüzde 1.6, yılın ilk dört ayında yüzde 5.6 değer kaybetti. Gelişmekte olan ülkeler kurlarına karşı da dolar yüzde 5.9 değer yitirdi. Halbuki TL’ye karşı değer kaybı yüzde 4.2 ile bu ortalamanın altında. Yani doların TL karşısında 2.80 uzanmasının gerisinde iç nedenlerden daha çok dış nedenler rol oynuyor.
-Ocak-nisan döneminde ülkeye giren net sermaye 4 milyar dolara vardı. Dolar için 2.80’in aşağısının olup olmayacağı da, içeriden daha çok sermaye akımlarının sürüp sürmeyeceğine bağlı. Sermaye girişleri sürürse sorun yok. Sürmezse, hatta tersine çıkışı olursa dolar düştüğü hızla yükselebilir de.
-Dış piyasalara bağımlılık bu kadar yüksek. Küresel risk alma iştahının sürmesi Türkiye piyasaları için de kritik rol oynamaya devam edecek. Tahminim risk alma iştahının azalarak da olsa süreceği yönünde. Çünkü havayı keskin bir şekilde bozacak gelişmeler henüz yok. Belki ay ortasındaki enflasyon açıklamalarını da beklemek gerekebilir.
-Haziran ayında İngiltere’nin AB’de kalıp kalmayacağına yönelik Bretix referandumu var. İngiltere’nin AB’den ayrılacağına pek ihtimal vermem. Çünkü ekonomik olarak ciddi kayıplara uğrayacak. Bunu göze alacak bir durum yok ortada. Ama az ama çok 23 Haziran’da oylaması yapılacak Bretix yaklaştıkça piyasalar üzerinde belli bir etkisi de beklenebilir.
-Avrupa Merkez Bankası’nın toplantısı 2 Haziran’da. Yeni bir durum yok. Ama Euro’nun değerlenmesini durdurmak için Mario Draghi şapkadan tavşan çıkarmayı deneyebilir. Asıl ay ortasında toplanacak FED’in kararı daha önemli olacak. Faiz artırım ihtimali şimdilik düşük. O zamana kadar açıklanacak verilerin çok iyi gelmesi durumunda ancak gündeme gelebilir. Ama yapacağı açıklama veya açıklamalarla faizin geleceğinin ne olacağını de belirleyebilir.
-Piyasaları daha derinden etkileyebilecek gelişmeler hazirana yoğunlaşmış gibi. Bu yoğunlaşma bize geçmiş yıllarda mayıs ayı için söz konusu olan “sat ve tatile git” yaklaşımının, bu yıl hazirana doğru kayabileceğini düşündürüyor.