Yazdır

Hakan Ateş: Kur karşısında ekonomi daha kırılgan

Tarih: 13 Nisan 2016 - 08:52

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, İtalya’daki basın toplantısında bankacılık sektörü ve Türk ekonomisi hakkında çarpıcı açıkmalalar yaptı

KAYHAN ÖZTÜRK – FINANSGUNDEM.COM / İTALYA

Denizbank Genel Müdürü Hakan Ateş, “Bankacılıkta karlılık azalıyor. Para kazanılmayan yere de para yatırılmaz”dedi. Ateş,  kur karşısında ekonominin kırılganlığının daha fazla olduğunu söyledi. Ateş en iddialı konuşmasını ise, “Benim alanıma giriyor” dediği FED konusunda yaptı: “Faiz artışı başka bahara kaldı…”

Hakan Ateş, İtalya'da düzenlenen CEV Denizbank Kadınlar Şampiyonlar Ligi Dörtlü Final organizasyonunda Türk gazetecilerle basın toplantısında buluştu. Ateş, Denizbank’tan Türk bankacılık sektörüne, faizden kura, karlılıktan enflasyona, spor kulüplerine verilen krediden çalınan kimlik bilgilerine, turizmden iflas ertelemelere gündemi ilgilendiren önemli konularda çarpıcı açıklamalar yaptı, kritik soruları yanıtladı.

Beklentilerimiz doğrultusunda çift haneli artış göstereceğiz

Denizbank'ın finansal sonuçlarının bu yılın ilk çeyreğinde geçen yılın aynı çeyreğine kıyasla beklentileri doğrultusunda çift haneli artış göstereceğini belirten ve bankacılık sektöründe ilk çeyreğin beklentilerinden daha iyi geçtiğini ifade eden Ateş, "Mart sonu itibarıyla kredi talebi çok düşük değil. Makro ihtiyati tedbirler sonrasında karlılık düştü. Perakende krediler yüzde 30-40 büyürken şimdi yüzde 10'lu rakamlara düştü. Olumlu gelişmeler de oldu. Sene başından bu yana faiz oranları biraz geriledi. Mevduat oranları inişe geçti. Kredi talebi de geçen yıla göre biraz iyi" diye konuştu.

Bankacılıkta karlılık azaldı

"Moody's, Türk bankacılık sektörü değerlendirmesinde karlılığın azaldığına ve sorunlu kredilerin arttığına işaret etti. Sektörün karlılığını artırmak için regülatörlerden beklentiniz nedir?" sorusu üzerine Ateş, bankacılıkta karlılığın azaldığını ve bunun defter fiyat çarpanlarını etkilediğini söyledi. Dünyada bankaların defter fiyat çarpanlarının düşük olduğunu ve Türkiye'de de bu oranların çok yüksek olmadığını dile getiren Ateş şöyle konuştu: “Para kazanılmayan yere de para yatırılmaz. Bankanın içindeki paraya, mevcut bilançosuna fiyat veriliyor. Geleceğine para verilmiyor.”.

2008 yılı krizinden bu yana dünyada bankacılığa çok rağbet olmadığını söyleyen Ateş, "Bunun bir sürü nedeni var. Krizden sonra çok fazla makro ihtiyati tedbirler alındı. Regülasyon ve uyum önlemleri uygulandı" dedi. Ateş, bunların bankacılık üzerine ekstra yükler getirdiğini ve Türkiye'nin de bundan büyük ölçüde nasibini aldığını aktardı.

Türkiye'de neredeyse bütün bankaların yıllık karlarının üzerine piyasalardan ya da hissedarlarından sermaye aldığına işaret eden Ateş, şöyle devam etti:

"Herhangi bir sektörde hissedardan sermaye almak demek; 'yıllık karınız büyümenizi desteklemiyor' anlamına gelir. Bu durum hissedarları mutlu etmez. Gelinen nokta itibarıyla bankacılık sektöründe yüzde 10 civarında karlılıktan söz ediyoruz. Enflasyon yüzde 8-9 seviyesinde. Sizin büyümenizi finanse edecek artı bir değer kalmıyor ve onun için hissedardan kaynak almak gerekiyor. Türkiye Bankalar Birliği (TBB), çeşitli platformlarda isteklerimizi dile getiriyor. Hükümet yetkilileri ve ilgili bürokratlara dileklerimizi aktarıyoruz.

Türkiye'de makroihtiyati tedbirler yerinde ve zamanında kullanılmıştır. Misyonunu dolduran tedbirlerin giderek genişlemeye ve gevşemeye doğru yerini bırakması gerekiyor. Türkiye'nin makro ekonomik göstergeleri yerinde olduğu için Moody's kredi notumuza dokunamadı. Not görünümünü pozitife çevirecek kadar da cesur olamadı. Kamu borcu tek hanede, bütçe açığı yüzde 2'nin altında, cari açığın milli gelire oranı yüzde 4 civarında. Böyle kaç tane ülke var diye sıralasanız Türkiye çok az ülkeden birisi konumundadır. Moody's çeşitli risklere binaen notumuzu ve not görünümümüzü korudu."

Fed'in faiz artışı başka bahara kaldı

Türkiye'nin sığınmacı sorunu ve sınırında hala çözülememiş problemler olduğunu anımsatan Ateş, bütün bunları üst üste koyduğunuzda iş yaratma hadisesinin ön plana çıktığını belirtti. Ateş, bütün iktidarların en önemli amacının ekonomiyi büyütmek ve ekonomik istikrarı sağlamak olduğunu, bunu sağlamak için de enflasyonla mücadeleyi elden bırakmadan büyüme politikalarına yer vermek gerektiğini vurguladı.

Dünyada negatif faiz trendinin bulunduğunu belirten Ateş, "ABD Merkez Bankası (Fed) kolay kolay faiz artıramaz. Faiz artışı başka bir bahara kaldı. Önce bunun tespitini yapalım. ABD'de sağlıklı büyüme olsaydı Fed Başkanı Janet Yellen kimsenin gözünün yaşına bakmaz, faizi artırırdı. Biraz iddialı söylüyorum çünkü bu konu benim alanıma giriyor" dedi.

Kur karşısında ekonomi daha kırılgan

"Türkiye'de faiz oranlarının yüksek olduğu ve düşürülmesi gerektiği belirtiliyor. Bunun yöntemi nasıl olmalı?" sorusu üzerine Ateş, Türkiye'ye bakıldığında, manşet enflasyonun her ne kadar düşse de çekirdek enflasyonun yüksek düzeyde bulunduğunu söyledi.

Faizi çekirdek enflasyonun çok altında ayarlamanın farklı sonuçlar getirebileceğini ve bunun 1993 yılında sonuçlarıyla birlikte görüldüğünü hatırlatan Ateş, şunları kaydetti:

"En ideal olan paranın reel değerini göz önüne alarak reel faize karar vermek. Örneğin ülkede yüzde 8 enflayon varsa, mudi 100 lirasını bankaya yatırdığında bir yıl sonra mevduatını en az 108 lira olarak çekmeli ki parası aşınmasın. Bir de bunun üzerine diğer maliyetleri eklediğinizde kredi faizi yüzde 12'den aşağı olmaz ve faiz seviyesi yukarıda kalır. Kredi faiz oranlarının düşmesi enflasyonun gerilemesi ile bire bir bağlantılıdır. Enflasyonun aşağıya inmesi sağlanabildiği ölçüde faizler düşürülebilir. Faizlerin ineceği kanaatindeyim. Asıl soru şu: Yeterince hızlı inecek mi inmeyecek mi? Faizin indirilmesi ya da artırılması yönünde müdahil olunması durumunda toplumda farklı beklentiler oluyor. Bu durum bazı olabilecek şeylerin bile önünü kesebiliyor. Bu çok teknik bir konu…"

Hakan Ateş, enflasyonun ne olduğundan ziyade ne olacağının önemli olduğunu ifade etti. Enflasyonun bir çeşit beklenti yönetimi olduğunu ve Merkez Bankası'nın zaten enflasyonun düşeceğini öngördüğü zaman faizi indireceğini dile getiren Ateş, "Varsayalım, TCMB faiz indiriminde ipin ucunu biraz kaçırsın ve dolar/TL kuru yükselsin. Kur karşısında ekonominin kırılganlığının daha fazla olduğunu düşünüyorum. Bu ülke ithal ettiğinin üçte ikisi kadar ihracat yapabiliyor. Dünyada merkez bankaları faizi yükseltmeleri gerektiği zaman çabuk, faizleri düşürmeleri gerektiği zaman yavaş davranıyor."dedi.

Ateş, merkez bankalarının birinci amacının fiyat istikrarını sağlamak olduğunu ancak bunun birinci öncelik olmakla birlikte büyümeyi de hükümetle birlikte öncelikleri arasına kattığını söyledi.

Fed'in "güvercin" politikalar uygulamasının gelişmekte olan ülkelerin enflasyonu düşürebilmesi için iyi bir fırsat olduğunu vurgulayan Ateş, "Bizim faizi düşürmemiz için hem dünyada azalan bir faiz trendi olmalı hem de enflasyonu düşürmemiz lazım." dedi.

Bu olay güvenlik açısından bir tehdit unsurudur

Denizbank Genel Müdürü Ateş, "Kimlik verilerinin sızdırıldığı ortaya çıktı, bu açıdan bakıldığında müşterilerin banka hesapları güvende mi?" sorusu üzerine, "Bu olay büyük bir talihsizlik ve güvenlik açısından bir tehdit unsurudur. Ancak günümüz dünyasında buna önlem alınması imkansız değildir. Bu konuda bir takım çözümleri düşünüyor ve bir kısmını hayata geçiriyoruz. Yeni kimliklerin devreye girmesi de işimizi biraz daha kolaylaştırır. Kimlik bilgilerinin sızdırılması öncesinde de kriminal bazı olaylar yaşanmıştı. Kendilerini kamu personeli ya da güvenlik personeli diye tanıtıp dolandırıcılık yapanlara karşı toplumumuzu bilinçlendirmek gerekiyor. Ellerine geçirecekleri bilgilerle insanları ikna etmeleri daha kolay olabilir" değerlendirmesini yaptı.

Ateş, dolardırıcıların bazı bankaların çağrı merkezi numaraları üzerinden insanları arayarak, kendilerini banka personeli gibi tanıtabildiğini ve kredi kartı bilgilerini öğrenmeye çalıştıklarını anlattı.

DenizBank ile voleybol fırtınası İtalya’da esti

Mısır, İtalya, İspanya Türkiye’nin rakibi olamaz ama turizmde zor bir yıl geçecek

Denizcilik ve turizm sektörlerindeki kredilerin yapılandırılmasının sektöre etkisinin nasıl olacağına ilişkin soruya da Ateş, "Turizm bu yıl zor bir yıl geçirecek. Önümüzdeki sene de zor olabilir. Toplam bankacılık sektörünün 17 milyar dolarlık turizm kredisi bulunuyor. Bu yıl için turizm sektörü bankalara 2,5 milyar dolar anapara ve 800 milyon dolar faiz ödemesi yapacak. Ayrıca 800 milyon dolarlık bir işletme sermayesi ihtiyacı daha var. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (BDDK) karşılık ayrılmasına ilişkin düzenlemesi önemli. Bu sadece Turizm Bakanlığı sertifikalı olan yerler için değil aynı zamanda belediye sertifikalı turizm tesisleri için de geçerli. Bu doğru bir karar. Gerekli ama yeterli değil." diye cevap verdi.

Hakan Ateş, turizmde ne Mısır'ın ne İtalya'nın ne de İspanya'nın Türkiye'nin rakibi olmayacağını söyledi. Bu yıl kıyı şeridinde olmayan ve ağırlıklı Rus turistleri ağırlayan otellerin faaliyete geçmemesinin, faaliyete geçmesinden daha iyi olabileceğini ifade eden Ateş, hatta bu durumda olan otellerin yüzde 15-20'sinin kapatılmasının sabit maliyetleri düşürebileceğini dile getirdi.

İflas ertelemeler bankacılık sektörünü doğrudan etkiliyor

Hakan Ateş asgari ücret artışının, kredi talebine olumlu yansıdığını belirterek özellikle alt ve orta gelirdeki müşterilerin kredi geri ödemesine pozitif katkı sağladığını vurguladı.

Son dönemde iflas ertelemelerin sektöre yansımasına ilişkin soruya Ateş, iflas ertelemenin bankacılık sektörünü doğrudan etkilediği gibi tüm ticaret erbabını da etkilediğini ifade etti.

"Örneğin, şirketin merkezi İstanbul'un göbeğinde, gidip Merzifon'dan iflas erteleme kararı alıyor" diyen Ateş, bu tarz durumların engellenmesi ve ihtisas mahkemeleri tarafından incelenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Sberbank, Denizbank'ın başarılarından memnun

"Bütün banka sahibi hissedarlar karsızlıktan yakınıyor. Sizin hissedarınız da bundan yakınıyor olmalı. İki ülke arasındaki durum ortada. Bankayı satalım demiyor mu?" sorusu üzerine Hakan Ateş, şöyle cevap verdi:

"Sberbank Üst Yöneticisi (CEO) Herman Gref, Denizbank'ın hem finansal sonuçları hem de teknolojik başarılarından çok memnun. Bunu sürekli bize iletiyor. Bana intikal eden bir şey yok. Kaldı ki, satma niyetlerinin olmadığını düşünüyorum. Hissiyatım şu ki; iki ülke arasındaki ilişki durumu konusunda ne Türk ve ne de Rus halkları gönülleri itibarıyla memnun. Bunu gözlem olarak söyleyebilirim."

Kulüpler finansal açıdan daha iyi yönetilebilir

Hakan Ateş, "DenizBank'ın Türk sporuna hem sponsorluk hem de finansman desteği anlamında katkısı nedir? Futbol kulüplerimiz neden finansal fair play konusunda başarılı değil?" sorusu üzerine ise, "Galatasaray,  Fenerbahçe,  Beşiktaş ve Trabzonspor'un yanı sıra diğer Anadolu takımlarına finansman desteği sağlıyoruz. 1 milyar liranın üzerinde kredimiz var. Hiçbir takıma forma reklamı vermiyoruz. Stat yapımlarında finansman veriyoruz. Örneğin Beşiktaş'ın yeni stadının yapımı için kredi verdik. Ayrıca stadın deniz tarafındaki tribününe 5 yıllık sponsor olduk. Bütün Türk sporunu destekliyoruz." diye cevap verdi.

İstanbul'un 3 büyük takımının her yıl yaklaşık 150 milyon dolarlık girdisi olduğununu söyleyen Ateş, şöyle devam etti:

"Bir finansçı olarak düşünün; her yıl kasasına 150 milyon dolar giren herhangi bir şirket var? Bence finansal açıdan çok daha iyi olmaları lazım. FIFA ve UEFA ile borçlara ilişkin bir sıkıntının olması bana abesle iştigal geliyor. Kulüpler finansal açıdan daha iyi yönetilebilir. İstanbul'daki statların yıllık geliri 40-50 milyon dolar. O kadar da yayın geliri var. Ayrıca 20-25 milyon civarında sponsorluk gelirleri bulunuyor. Bir de forma satışlarını eklerseniz toplam gelirleri 120-130 milyon doların altına düşmez. Böyle bir gelir varken zarar edilmesi nasıl olabiliyor? Şöyle ki; bütçenizi aşan yatırımlar yaparak olur. Örneğin Avrupa'da 400 bin-500 bin euroya oynayan oyuncular bize 4-5 katına transfer oluyor. Piyasayı biz yükseltiyoruz. Neden bu kadar büyük paralar veriliyor, anlayamıyorum."

“Kulüplerin yönetimine müdahale etme hakkımız yok, haddimizi biliriz” diyen Ateş, Denizbank'ın spor kulüplerine sağladığı 430 milyon dolarlık kredi hacmi ile sektör lideri konumunda bulunduğu, TFF ve TV gelirlerini teminat olarak aldıkları bilgisini verdi.

Spor kulüplerinin kullandıkları banka finansmanının yüzde 70-75'inin Denizbank tarafından verildiğini söyleyen Ateş, futbola kendileri dışında pek ilgi gösteren banka bulunmadığını ifade etti. “Bizim krediler uzun vadeli. Döviz gelirlerine döviz, TL gelirlerini TL olarak kredilendiriyoruz. Kulüp gelirleri gözetilerek yapılıyor” diyen Ateş, DenizBank'ın 15 yıldır spor kulüpleri finansmanı yaptığını ayrıca yalnızca kredi değil, sermaye piyasası işlemlerinin tamamına yakınının da Deniz Yatırım tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.

"Kamu bankaları futbol takımlarını finanse edecek şeklinde haberler var. Bilginiz var mı?" şeklindeki soruya da Ateş, "Bana intikal eden böyle bir şey olmadı. Ben de basından okuyorum" diye cevap verdi.

Ateş son olarak, “Denizbank olarak dünya veleyboluna verdiğimiz desteğin geri dönüşünden memnunuz” şeklinde konuştu.

Site adresi: https://www.finansingundemi.com/haber/hakan-ates-kur-karsisinda-ekonomi-daha-kirilgan/1008546